Zeyyat ŞAHİN; İtirazım VAR…
Gazipaşa, düş ülkem … Ve fakat başkalarının Gazipaşa düşüyle benimki pek aynı değil. Gazipaşa’nın hem mülki erkanı hem siyasetçisi ve zaman zaman ilçeyi ziyaret eden siyasi aktörler koro halinde şunu terennüm ediyorlar: Gazipaşa’yı turizm merkezi yapacağız. Ve bu sanırım herkesin çok hoşuna gidiyor. Üstelik bu söz daha benim ilk gençliğimden beri durmadan söylenen bir söz. Ben de gençliğimde bu sözü duyunca heyecanlanır ve hayaller kurardım.
Artık bu sözleri duyunca sadece acı duyuyorum. Acı duyuyorum çünkü memleketin turizm merkezi yapılan yerlerinin nerdeyse tamamını gördüm. Aslında artık oralarda görülecek hiçbir şey, yaşanacak bir hayat olmadığını gördüm. Ve ne zaman birileri “Gazipaşa’yı turizm merkezi yapacağız” dese ödüm beremime karışıyor. Çok uzağa gitmeye gerek yok hemen Alanya geliyor gözlerimin önüne. Aslında gözlerimin önüne gelmiyor, aklıma çocukluğumun Alanya’sı düşüyor ve o saat, Gazipaşa turizm merkezi olursa korkusu içime oturuyor.
Peki ben turizme karşı mıyım? O güzel ilçemin, düş ülkemin zengin bir hayat yaşamasını istemez miyim?
Sümme haşa! Ben kendimden başka hiçbir şeye ve hiç kimseye karşı değilim.
Değilim ama kaygılıyım ve korkularım var çünkü turizm merkezi yapıyoruz denilerek bu ülkenin cennet köşelerine neler yapıldığını çok iyi biliyorum. Bir yeri turizm merkezi yapmaya karar verenler önce kendi dünyalıklarını yapmak, yedi sülalelerinin banka hesaplarını kabartmak peşindeler. Otelleri yükseltenler dağların yok olan yeşiliyle değil doların yeşiliyle ilgilenirler daha çok.
Evet ben de her Gazipaşalı gibi turizmin nimetlerinde o güzel ilçemin, düş ülkemin pay almasını istiyorum. Ama bunu isterken payıma düşen Gazipaşa güzelliklerinden ödün vermek istemiyorum. Gazipaşa’yı bir oteller kenti yapmak isteyenler eşi benzeri olmayan bir Gazipaşa değil benzerlerinden farkı olmayan bir Gazipaşa düşlüyorlar. Buna razı olmam ve kimse de olmamalı. “SESSİZ CENNET”in sessiz insanları sesinizi yükseltin, itiraz edin çünkü asıl niyetleri cennetinizi cehenneme çevirmek. Bunu şimdi fark edip itiraz etmezseniz yarın çok geç olacak.
Eğer Galadran’ın gölevezi,
Seyfe’nin muzu, Gevenes’in narı, Bilos’un cevizi, Kinistine’nin bekmezi, Direvli’nin kirazı, Sugözü’nün fıstığı yok olacaksa ve
alicavuş üzümü, iğde, darı bulgurcası, gırmızı büberli tavık, yoğurtlu darı yarması unutulacaksa emin olun
Gazipaşa turizmin merkezi olsa da mutluluğun merkezi olmayacaktır Gazipaşa. Bakın daha şimdiden çok şeyi unuttuk bile.
Sorun bakalım gençlere: HELEŞ nedir, kaçı biliyor? Sahi en son ne zaman heleş yediniz?
Benim de hayalim Gazipaşa’yı turizmin gözdesi yapmak ama Gazipaşa’yı yok etmeden ve Gazipaşa’ya ait ne varsa onları koruyup misafirlerin hizmetine sunarak yapmak istiyorum bunu. Betona teslim olmadan; dağları, dereleri, denizi yok etmeden de turizm yapılabilir.
Düşünün: Gazipaşa’nın toprak evlerini modernize ederek yapsak otelleri ve otel bahçelerinde aliçsavuş üzümleri, gölevezler, fıstıklar, igdeler, cevizler yetiştirsek. Biz ne yiyorsak soframızda onu sunsak misafirlere yani Gazipaşa’ya gelenler gerçekten Gazipaşa’ya geldiklerini hissetseler nasıl olur? Bence harika olur. Emin olun dünyanın her yerinden en seçkin insanlar akın eder o zaman Gazipaşa’ya.
Unutmayın! Gazipaşa sadece “SESSİZ CENNET” değil aynı zamanda Akdeniz’deki “SON CENNET” Eğer bu cennete sahip çıkmazsanız öte dünyada cennet yüzü göremezsiniz çünkü çocuklarınızın geleceğini çalarak cennete gidemezsiniz. Bedeniniz dahil bu dünyadaki her şey size emanet. Ve Gazipaşa da emanetlerin en kutsalı. Emanete ihanet ederseniz hesaba çekilirsiniz. UMARIM HESAP VEREMEYENLERDEN OLMAZSINIZ...
Gazipaşa Haberleri Olarak Siz Takipçilerimiz İçin Hazırladık...