Bu ülke, daha iyisini hak ediyor.
Neyin mi?
Tabi ki her şeyin.
Bu ülke, daha iyi bir eğitimi hak ediyor. Dünya standartlarıyla bütünleşmiş, kendi coğrafi ve kültürel kodlarıyla şekillenmiş bir eğitim modeli neden inşa edilmesin? Ve neden eğitimde bireyin yetenekleri ve toplumun ihtiyaçları gözetilerek yeni bir yapılanmaya gidilmesin? Bu ülke eğitimde, ideolojik ve dinsel kaygılarla değil aklın ve bilimin rehberliğiyle yepyeni bir eğitim modelini hak ediyor.
Bu ülke daha iyi bir hukuku hak ediyor. Evrensel bir hukuk düzeni ve kişiye göre değil kitlenin ihtiyaçlarına göre bir hukuk sistemi neden inşa edilmesin? Bu ülke hukukta, hamasete değil hakikate dayanan evrensel hukuk ilkeleri ve insan hakları temelli bir hukuk sistemini hak ediyor.
Bu ülke daha iyi kentleri hak ediyor. Yaşamaya mecbur olduğumuz değil yaşamaktan keyif aldığımız kentler neden inşa edilmesin? Bunun için başka ülkelerin ne yaptığına değil, yerle bir ettiğimiz Anadolu şehirlerinin tarihsel dokusuna bakmamız yeterli. Bu ülke, içinde barınabildiğimiz ve içimize sinen kentleri hak ediyor.
Bu ülke insanı daha iyi bir hayatı hak ediyor. Ölümü değil yaşamı kutsayan ve bunun için çaba harcayan bir zihinsel yapı neden inşa edilmesin? İnsanımızın kendini özgür, hayatını değerli hissedeceği ve yaşamaktan zevk alacağı bir ülke hayali inşa etmek o kadar zor değil. Buna inanmak yeterli çünkü bu coğrafyanın her yerinde bunun filizlenmeyi bekleyen tohumları var.
Bu ülke ve bu ülkenin insanları dünyanın başka yerlerinde yaşayanlara bahşedilen mutluluğu hak ediyor.
Bu ülke her şeyin daha iyisini hak ediyor. Yapmamız gereken şey basit: Eğitimi, hukuku, kentleri yani her şeyi insan için ve insani kriterlerle yeniden inşa etmeliyiz ve inanın bu çok zor değil. Çok zor değil çünkü bunlar bizim tarihsel mirasımızın bir parçası.