Küresel Güç Merkezlerinin, Hdp Temelli Siyasi Stratejileri
Av. Sedat Çetinkaya
Küresel Güç Merkezlerinin, Hdp Temelli Mağduriyet Üzerinden Geliştirmeye Çalıştığı Yeni Siyasi Stratejinin Temelleri…
Cumhur İttifakı’nın hiçbir gerileme yaşamadan varlığını koruyor ve hatta geliştiriyor olması, Türkiye üzerinde etkili olmak isteyen ve bu bağlamda Türkiye’deki bazı muhalefet partileriyle dayanışma içinde iktidara yürümek isteyen küresel güç merkezlerini yeni arayışlara itmiş bulunmaktadır.
Bu bağlamda Millet İttifakı cephesinin durumunu dikkate aldığımızda ; CHP ile HDP’nin yakınlaşması durumunda, CHP içinde ulusalcı olarak kendilerini tanımlayan bir kesimin, İyi Parti ile HDP’nin aynı ittifak içinde olması durumunda ise İyi Parti içindeki sözde milliyetçi kesimin bundan çok rahatsız olduğunu söyleyebilmek mümkündür.
İşte yeni siyasi strateji ise tam da bu düğüm üzerinden şekillendirilmek , Millet ittifakı içinde bulunmak isteyecek hiçbir partinin rahatsız olmayacağı bir siyasi zemin oluşturulmak, Cumhur İttifakı'na yönelik oy kaymalarını önlemek ve oluşan bu siyasi zeminden doğacağı umulan sinerjiden ziyadesiyle istifade edilmek istenilmektedir.
Kanaatimce ortaya konacak en üst düzeyde tahrik edici faaliyetler neticesinde, hükümetin HDP üzerine iyice yüklenmesini öngören bir süreç yaşanması teşvik edilecek ve bu sürecin sonucunda da HDP ortadan kaldırılacak gibi durmaktadır. Millet İttifakı açısından bakıldığında, bu durumdan faydalanılması ve oluşan boşluğun da doldurulması gerekliliği ortaya çıkmaktadır.
İşte bu noktada Cumhuriyet Halk Partisi, HDP içinde bulunan ve doğrudan doğruya bünyesine adapte edebileceği sol oyları toplayacak ve böylece, kendisini milliyetçi bir parti gibi göstererek yolunu şaşırmış ülkücülerin oylarını toplamayı hedefleyen İyi Parti’nin ortaya koyduğu sahte ihtirazi kaydı, bir yönüyle ortadan kaldırılmış olacaktır.
Diğer taraftan HDP içinde bulunan ve eski tabirle kendisini merkezde tanımlayan ve din- milliyetçilik gibi kavramlara yönelik güçlü aidiyetleri bulunmayan Kürt vatandaşlarımızın oyları da tabiri yerindeyse “concon” bir tipleme olan Ali Babacan’ın partisi tarafından toplanmaya çalışılacaktır. Son dönemlerde Ali Babacan’ın Kürt vatandaşlarımızın oylarına yönelik olarak geliştirdiği söylemin, bu altyapıya hizmet için ortaya konulmuş bir stratejinin ürünü olduğunu gözden kaçırmadığımızda ve HDP’nin bir Türkiye partisi olamadığını betimleyen parti içi söylemleri de dikkate aldığımızda, büyük resmi okumak çok daha kolay bir hal almaktadır.
İşte böylece 2023 seçimleri geldiğinde, CHP- İyi Parti – Deva Partisi- Saadet Partisi ve kendisini Cumhur İttifakı içinde tanımlamayan diğer partilerin, içlerinde eritmiş oldukları HDP’yi dikkate dahi almaksızın, milletin gözünün içine baka baka bir aldatma politikasını sahaya sürerek ve gönül rahatlığıyla ittifak yapabilmeleri mümkün hale gelecektir. Ancak her gün yeni ve daha büyük bir ufka pencere açan , basiret ve feraseti devamlı bir şekilde gelişen milletimiz, bu seviyesiz ittifaka yönelik olarak da gereken cevabı layık olduğu şekilde verecektir.
Başarılı olup olmamaları bir tarafa, emin olunuz ki kurgu budur ve bunu gerçekleştirmek için de yeni bir tiyatro sahnesi, alttan alta peydahlanmaktadır. Bu tiyatronun senaryosundan da baskıcı bir hükümet ve diktatör bir Erdoğan algısı, HDP lehine gelişen bir mağduriyet, uluslararası baskı ve destek talebi ve birlik ruhundan doğan bir ivme geliştirmek isteyeceklerdir.
Kemal efendinin, pisliğinde boncuk bulmuş bir çocuğun tavrıyla erken seçim söylemi geliştirmesinin de bu senaryoyla bağlantısı kurulduğunda, saman altından su yürütülmek istendiği görülebilmektedir.
Bir süre sonra adı konulmadan, ortak adayın parlatılmaya başlandığı da dikkatli gözlerden kaçmayacaktır.
İhanet her yanımızı sarmış olsa da ihanet odaklarının ördüğü ağı tamamen parçalamak ve aleme nizam verecek kutlu sancağı, ufuklara dikmek bizlere nasip olacaktır…
El mi yaman yoksa bey mi yaman hep birlikte göreceğiz...