S 400 Hava Savunma Sistemi’ni Satın Aldığımız İçin, Bize Karşı Uyguladığı Ambargoyu Belirgin Hale Getiren Amerika Birleşik Devletlerine, Bedel Ödeten Bir Misilleme Yapmalıyız…
Av. Sedat Çetinkaya
Amerika Birleşik Devletleri, yapmış olduğu uzun vadeli planlarda, Türkiye’nin günümüzdeki askeri- siyasi ve ekonomik kapasiteye ulaşacağını öngörememiş bulunmaktadır.
ABD’nin, askeri strateji açısından Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni sınırlayabilmesi için en önemli husus ise, Türkiye’nin etkili bir Hava Savunma Sistemi’ne sahip olmamasıdır. Çünkü Amerika Birleşik Devletleri Ordusu’nun kurmay kadrosu, kara ve deniz gücü ne kadar yüksek olursa olsun, hava operasyonlarına ardına kadar açık bir ülkenin, bir savaşı kazanamayacağını çok iyi bilmektedir.
Çünkü ABD’nin askeri hegemonyası dahi hava hakimiyeti teorisi üzerine kuruludur ve ABD, bir savaşı kesin bir biçimde kazanamasa da hava hakimiyetini kullanarak gerçekleştireceği bombalama programıyla, o ülkeyi birkaç ay içinde neredeyse taş devrini yaşatacağı bir ülke seviyesine kadar düşürebilir...
İşte Amerika Birleşik Devletleri, yakın bir gelecekte Türkiye’yi askeri açıdan karşısına alma ihtimalini yüksek gördüğü için, Türkiye’ye ne hava savunma sistemi satmış ne de Türkiye’nin dünya piyasalarından bu sistemi almasına olumlu bakmıştır. Hatta ABD, Türk Hava Kuvvetleri'nin "görüş içi ve görüş ötesi hava-hava füzelerine" dahi adı konulmamış bir sayı kısıtlaması getirmiştir. Benzer uygulamalar, saldırı helikopterleri ve silahlı insansız hava araçlarının satışı konusunda da yaşanmıştır.
ABD’nin F 35 savaş uçakları konusunda Türkiye’yi üretim programına kabul etmesinin nedeni, ( birileri hala bu uçakları çok iyi bir uçak gibi lanse etse de) uçan bir tenekeden ibaret olan bu uçaklarla Türkiye’yi, hava kuvvetleri açısından tamamen kontrol altına alma düşüncesine sahip olmasıdır.
Zira bu uçaklar, yazılımları değiştirilmediği müddetçe, tamamen ABD kontrolünde harekat icra edebilecek, ABD istemediğinde ise savaşmak bir tarafa hangardan bile çıkamayacak ve her yönüyle de ABD’ye istihbarat sağlayacak olan uçaklardır. F 35 uçakları kendisini kullanan pilottan, silah yüküne, görevine, yakıtına, icra ettiği göreve kadar herşeyi, ABD ile paylaşan bir platformdur. Hala saf salak bir tutumla, bu uçakları satın almaktan bahseden yetkililerin iyiniyetinden şüphe etmek gerektiğini önemle belirtmek ve dikkatinize sunmak isterim.
Muhtemelen bunlar, devşirme ABD ajanlarının içimizdeki son mohikanlarıdır… Bir dönem Türkiye’de iki günde bir düşen//düşürülen F-4 uçaklarının düşme//düşürülme nedeninin bile, F 35 uçaklarının alımına yönlendirecek psikolojik altyapıyı oluşturmak , F 16’ların yazılımlarını millileştirmek üzere çalışan mühendislerinizin öldürülmesinin nedeninin de Türkiye’yi hava kuvvetleri açısından ABD kontrolünde tutmaya yönelik bir uygulama olduğunu idrak etmek gerekmektedir.
ABD, mahallenin sınır tanımaz bıçkın delikanlısı gibi hareket ederken, bizim iyiniyetli efendi genci oynamamız, ABD yanlısı açıklama yapanları da bu vatanın evladı gibi görmemiz abesle iştigalden ibarettir.
Herkes şunu iyi bilmelidir ki ABD, Türkiye- İsrail ilişkileri kötüleştiği andan itibaren F 35 savaş uçaklarını Türkiye’ye vermemeyi planlamış bulunmaktadır. Çünkü İsrail, bu uçakların Türkiye’ye verilmesini kendi güvenliği için bir tehlike ve bu durumu gelişen Doğu Akdeniz ve Suriye perspektifi doğrultusunda stratejik bir mesele olarak değerlendirmiş bulunmaktadır.
ABD ise savunma sanayi alanında Türkiye’ye yönelik olarak adı konulmamış bir ambargoyu zaten uzun süredir uygulamaktadır. Almış olduğu yaptırım kararlarının, bazı odaklarca abartıldığı gibi bizi etkileyecek bir yönü olmadığı gibi savunma sanayimizin çok daha verimli biçimde gelişmesini sağlayacak ve gelişim hızının yükselmesi için bizi gayrete getirecek bir etkisi de bulunmaktadır.
Ancak Mesele Bu Durumdan İbaret Değildir.
Amerika Birleşik Devletleri, siyasi- askeri ve ekonomik bağları içeren KÜRESEL GÜÇ DENGELERİYLE ilgili olarak verilen mücadelede, tarihi bir hata yaparak, Türkiye’yi zorlamak suretiyle sonuç alabileceğini düşünme yanlışına düşmüş gibi görünmektedir. Ancak bu durum ; Amerika Birleşik Devletleri , Avrupa Birliği, İsrail ve küreselcilerin Türkiye’ye karşı bedel ödemelerini de beraberinde getirecektir.
KANAATİMCE ŞİMDİ SIRA BİZDEDİR.Bu bağlamda ;
• F 35 savaş uçağı için parça üreten şirketlerin bu faaliyetlerine derhal son vermelerini sağlayarak, bu uçağın üretim programını akamete uğratmalı,
• F 35 programı için ödediğimiz parayı geri talep etmeli,
• Her ne kadar ABD, alternatifler konusunda gizlice hazırlıklar yapmış olsa da ABD’nin Türkiye’deki tüm askeri üslerini kapatmalı,
• İhtiyacımız olmakla birlikte sırf ABD’yi dünyaya rezil etmek için Rusya’ya yeni bir S 400 siparişi vermeli,
• Rusya’nın ürettiği 5.Nesil Su 57 Savaş uçaklarına talip gibi davranarak ABD’ye ve NATO ittifakına gözdağı ile karışık korku salmalı ancak
işi uygun şartlar dahilinde Su 57’nin yeni Satürn İzdeliye 30 motorlarını birlikte üretme konusunda GÖRÜŞMELER yapmaya çevirmeliyiz…
Türkiye’ye karşı yaptırım kartını sahaya süren ABD’nin diğer hamlelerini, Irak- Suriye hattında, Doğu Akdeniz ve Libya konularında atacağını ve bu adımlarını Türkiye’ye yönelik ekonomik saldırılar ve iç siyasette dozu arttırılmaya çalışılacak baskılarla desteklemeyi hedefleyeceğini de görmek gerekmektedir. Zira bazı zillet partilerinin, ABD beslemesi ajan kadrolarına sızan ve zaman zaman dillendirdikleri erken seçim söyleminin temelinde de işte bu siyasi gerçeklik bulunmaktadır.
ABD, tarih açısından bakıldığında genç bir devlettir ve henüz Türk Milleti ile karşı saflarda mücadele etmek nedir bilmemektedir. Kore Savaşındaki 5000 Mehmet’in gösterdiği kahramanlıkla Çin ordusu karşısında hezimetten kurtulduğunu da çoktan unutmuş görünmektedir.
Bizler ;
Savaşmaktan kaçınır kim varsa alnı kara,
Kan dökmeyi bilenler hükmeder topraklara diyerek ileriye atılanların ve cihana yansıyan simalarıyla ölümü korkutanların torunlarıyız…
Şimdiden, ALTTA KALANIN CANI ÇIKSIN DİYORUZ…