2023 Seçimlerini Kazanmak, Bugünden Başlayan Ve Özel Bir Stratejiyle Yürütülmesi Gereken Bir Süreçtir…
"Av. Sedat Çetinkaya"
Bilindiği üzere Türkiye Cumhuriyeti Devleti, “başkanlık sistemi” olarak adlandırılabilecek ve kendine özgü olarak tanımlanabilecek bir yönetim sistemine geçiş yapmış bulunmaktadır.
Ülkemizin geçiş yapmış olduğu bu siyasi sistemde, iktidara gelmek için geçerli oyların yarısından fazlasını alma zorunluluğu bulunduğundan, bu sistemin orta ve uzun vadede ortaya çıkaracağı ve hatta zorunlu kılacağı durum ise, iki temel siyasi bloğun ya da partinin varlığından mütevellit bir siyasi sistemin şekillenmesi olacaktır. Bu bağlamda belirtmek gerekir ki içinde bulunduğumuz dönemde siyaset arenasında yaşadıklarımız, önümüzdeki süreçte şekillenecek iki partili siyasi gerçekliğin ön açılımlarından başka bir şey değildir.
Ülkemizde, milli ve manevi değerlerine karşı hassasiyet sahibi olan, kendisini Müslüman ve Türk olarak tanımlayan, tarihi kökleri ve kendi medeniyet değerleri üzerinden yükselmeyi ve Türkiye’yi, mutlak egemenlik ve bağımsızlık temelinde küresel güç haline getirmeyi hedefleyen bir seçmen kitlesi bulunmaktadır.
Bu seçmen kitlesinin karşısında ise ; kendisini vahşi, ahlaksız ve ilkesiz batının bir parçası olarak tanımlayan, dini ve milli hassasiyetleri ya hiç olmayan ya da içi boş bazı sloganlarla sınırlı olan, tarihi köklerinden habersiz, kendi medeniyeti ile çatışma içinde bulunan, yabancı devletlerin yönlendirmelerine ve işbirliklerine açık, NATO’nun uşaklığına ve Avrupa Birliği’nin yancılığına amade olan ve bu ülkede dikili ağacı bulunmayan laf ebesi, fitne yuvası bir zillet cephesi bulunmaktadır.
Geçmiş başkanlık seçimleri dikkate alındığında, bu zillet cephesinin ; 59.354.840 kişilik toplam seçmen üzerinden % 86,2 katılım oranı ve 50.059,249 geçerli oydan % 48,5 seviyesinde bir seçmen kitlesine hitap ettiği görülmektedir.
DİĞER TÜM FAKTÖRLER SABİT KALDIĞINDA, gerek kullanılmayan oyların ve gerekse geçersiz olarak kullanılan toplam 9.300.000 civarındaki oy miktarının, başkanı belirlemede büyük öneme sahip olduğu ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla bu oyları, Sayın Erdoğan lehine seçimlere kanalize edebilmenin büyük önem taşıdığını ve bu gerçeklikten hareketle bir çalışma yapılması gereğinin bulunduğunu önemle belirtmek isterim.
Yine 2023 seçimlerinde ilk kez oy kullanacak olanları kazanabilmek ve onları sandığa getirebilmek de büyük önem arzeden bir konu olarak karşımızda durmaktadır. Yeni nesil, Ak Parti hükümetlerinin iktidarda olduğu bir dönemin içinde doğmuş ve Türkiye’nin geçmişteki içler acısı halinden habersiz olsa da bu neslin büyük bölümünün, Sayın Erdoğan’ı destekleyen ailelerin bir ferdi ve devamı olduğunu da görmek gerekmektedir.
2023 seçimleri açısından önemli olan diğer bir husus ise, Milliyetçi Hareket Partisi’nin yönetim içinde bulunması gerekliğinin yadsınamayacak bir biçimde önem kazanması gerçeğidir. Zira Ak Parti ile MHP arasındaki ayrı duruş, zillet cephesinin fitne tohumları ekmesine ve bu tohumlardan yeşeren konjonktür üzerinden siyaseti etkileme stratejisini sahaya sürmesine sebebiyet vermektedir. Unutulmamalıdır ki birliği tam olarak sağlayamamak ; ileriye yeterince güçlü atılamamak, her zaman parçalanma ve ayrışma tehlikesi altında bulunmak demektir.
Yine unutulmamalıdır ki gönüllü olarak sağlanamayan birleşmeyi, milletimiz güçlüden yana bir kırılma ile eninde sonunda gerçekleştirecektir. Bu nedenle MHP, mutlaka taşın altına elini koymalı , Ak Parti ile koordinasyon içinde bir seçim çalışması yürütmeli ve temsilcileriyle birlikte iktidarın içinde bulunma düşüncesini ön plana almalıdır.
Benzer Durumlar, Cumhur İttifakı Şemsiyesi Altında Seçim Sürecine Girecek Ve Sayın Erdoğan’ı Destekleyecek Tüm Siyasi Partiler Açısından Da Gündeme Alınmalıdır…
Zillet İttifakı’nın Seçim Stratejisini Kabaca ;
• İktidarı erken seçime zorlayarak, psikolojik üstünlüğü ele geçirmek,
• Yapılan yatırımların sonuçlarından ve 2023 yılına kadar şekillenecek olumlu siyasi ortamdan iktidarın yararlanmasını engellemek,
• Mümkün olduğunca çok siyasi parti ile seçimlere girilmesini sağlayarak, Sayın Erdoğan’ın ilk turda seçilmesinin önüne geçmek,
• Seçimlerin ikinci tura kalması durumunda büyük bir algı operasyonu ve tıpkı İstanbul Büyükşehir Belediyesi seçimlerinde olduğu gibi oluşturulacak sahte bir rüzgar ile yönetimi ele geçirmeyi denemek,
• HDP üzerinden mağduriyet oluşturarak, HDP seçmenini Ak Parti karşıtlığı üzerinde kararlı kılmak,
• İyi Parti’yi, CHP ile HDP arasındaki yakınlaşmadan ve MHP ile Ak Parti arasındaki ittifaktan rahatsızlık duyarak kaçan seçmenler için bir merkez olarak tutmak ve başkanlık seçimlerinin ikinci turu açısından oluşturulacak rüzgarda zillet cephesine dahil etmek,
• Seçimlere kadar Sayın Erdoğan’ı yıpratacak her türlü yalan, fitne, algı operasyonu ve provokasyonu tertiplemek,
• Ak Parti ile MHP’nin arasını bozmak için siyasi ve stratejik yönlendirmelerde bulunmak,
• Ak Parti’nin genişleme ihtimali bulunan siyasi alanlara yönelik blokajlar uygulayarak ön almaya çalışmak,
• Sayın Erdoğan’ın çevresini boşaltarak ve Sayın Erdoğan’ı siyasi ikilemler içinde bırakarak zayıf göstermeye çalışmak,
• Son döneme kadar birleşmekten uzak bir izlenim ortaya koyarak, AK Parti’yi gafil avlamak ŞEKLİNDE TANIMLAYABİLMEK MÜMKÜNDÜR…
2023 yılında yapılacak başkanlık seçimlerini kazanmak isteyenler, seçim çalışmalarının bugün itibariyle başladığının farkına varmalı ve bu çalışmalarına ; zillet cephesinin politikalarını dikkate alarak, ülke ve il bazında oluşturulacak stratejik açılımlı faaliyetler ve sosyal medyayı en etkin şekilde kullanmayı esas alan yaklaşımlarla hız vermelidir. Gerisi Sayın Erdoğan’ın ortaya koyacağı genel strateji ile şekillenecek ve ülke gündeminin algıdan ziyade olguyla ve icraatla şekillenmesi sağlanacaktır...
Bu kutlu mücadele için samimiyetle ortaya koyacağımız gayret ; ülkemizin , Türk Dünyası’nın ve İslam aleminin önümüzdeki 150 yılını, bizlerin ise ahir hayatını şekillendirecek en önemli gerçeklik olacaktır…
Mekke’nin, İstanbul’un, Kahire’nin fethi gibi, Malazgirt’in- Miryakefalon’un – Mohaç’ın ufku gibi , Kürşad’ın, Kılıçarslan’ın, Kanuni’nin ruhu gibi emsalsiz fırsatların temaşa ettiği tarihi günlerden geçiyoruz…
Ne mutlu, bu feyzden nasiplenme talebinde bulunanlara… Ne yazık, bu feyzden yoksun kalan, batının uşağı olmuş, inanç ve hedef yoksunu, aşağılık kompleksinde boğulmuş, safsatalar içinde yaşayan zavallılara…
Yeşermesi ektiğimiz tohumun haktır,
İşte o gün ruhlarımız şad olacaktır…