Muhtemel Bir Suriye Operasyonu’nun , Amerika Birleşik Devletleri- Chp Ve Hdp Arasındaki Siyasi İttifakın Bozulmasına Yönelik Stratejik Etkisi Ve İç Siyasete İlişkin Yansımaları…
"Av. Sedat Çetinkaya"
Türkiye Cumhuriyeti Devleti, İsrail ve Ortadoğu bölgesi ile arasına çekilmeye çalışılan kukla devlet planını, bölgeye yapmış olduğu operasyonlarla ve Irak Kürt Bölgesel Yönetimi üzerinde oluşturmuş olduğu kuşatma ile bozmuş olsa da bu planın sahiplerinin emellerini ve beklentilerini henüz ortadan kaldıramamış bulunmaktadır.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin, oluşturulan tüm iç ve dış baskılara rağmen pozisyonundan ve hedefinden geri adım atmaması ve hatta sahadaki pozisyonunu daha da ileri taşımayı öngören bir operasyon hazırlığı içine girmesi, karşımızdaki cepheyi iyice sıkıntıya sokmuş bulunmaktadır.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti yönetiminin, bu operasyon doğrultusunda hazırlamış olduğu yetki belgesi için CHP’nin kendini açıkça deşifre ederek ve risk alarak HAYIR OYU vermesi de nasıl bir korkunun hakim olduğunu göstermesi bakımından önemlidir. Şimdi çok açık bir şekilde gösterilmiyor olsa da bu yaklaşımın, CHP’ye önemli bir oy kaybettireceğini ve muhalif duruşları güçlendireceğini söyleyebilmek mümkündür...
Bu noktada İyi Parti’nin vermiş olduğu "Evet" oyunun ve arkasından sahnelenen atışmacanın , tam bir göz boyama tiyatrosundan ibaret olduğunu da ifade etmek isterim. Bu hususa itirazı bulunanları ; İyi Parti’nin, Millet İttifakı’na yönelik olarak farklı bir yaklaşım içine girip girmediğini sorgulamaya davet ettiğimi de belirtmek isterim. Zira atalarımızın ifade ettiği ; ”aynası iştir kişinin, lafa bakılmaz" sözü burada tam anlamıyla hükmünü icra etmektedir.
Ayrıca bu noktada, Ak Parti’nin ve Cumhur İttifakı’nın oy oranının, ciddi bir düşüş içinde olduğu izlenimini doğuran bir algı çalışmasının yürütülmeye başlandığına ve bu yaklaşımla, 2023 yılındaki seçimlere yatırım yapılmaya çalışıldığına da özellikle dikkat çekmek isterim…
Bu arada Amerika Birleşik Devletleri, Türkiye’ye yönelik olarak harekete geçmek için 2023 seçimleri sonrasını beklediğini ve içinde bulunduğumuz an itibariyle, tam anlamıyla açığa düşmüş halde olduğunu da iyice ortaya koymuş bulunmaktadır. Ancak ABD hemen hemen nötr bir çizgide bekleme sürecini devam ettirirken ;
1. Rusya ile Türkiye arasındaki gerilimi tetiklemeye çalışmakta,
2. Yunanistan ve Fransa üzerinden oluşturduğu başka bir gerilimle, Türkiye’nin konsantre olmasını engellemekte,
3. Dolar kuru üzerinden gerçekleştirdiği ataklarla ülke gündeminin iç siyasete ve ekonomik meseleler üzerine kaymasını sağlamaya çalışmakta,
4. Ülkemizin silah sanayisini, gizli ambargolarla bloke etmeye çalışmakta,
5. Ve özellikle hava kuvvetleri açısından ortaya koyduğu ambargo tehditleriyle aba altından sopa göstererek ve Türkiye’yi hareketsiz bırakmaya çalışmaktadır.
Rusya ise Türkiye ile çatışmaktan kaçınmakta, Türkiye’nin ABD ile karşı karşıya gelmesini ve böylece kendisi ile yakınlaşmasını zaruri kılacak ve Türkiye’ye karşı çeşitli ortamlarda koz olarak kullanılabilecek bir siyasi ortamın doğmasını arzulamaktadır. Ancak Rusya, gerek İsrail ile sahip olduğu ilişkiler ve gerekse ABD ile giriştiği gizli ikili ilişkiler nedeniyle güven vermemeyi de sürdürmektedir.
İran ise ABD ve İsrail’in gizli ortağı, Rusya’nın göstermelik (taktik) müttefiki, Nusayriliği esas alan Suriye rejiminin de ideolojik işbirlikçisi olarak, Türkiye’nin hem Rusya hem de ABD ile çatışmasını istemekte ve bunu sağlamak için de gerek bağımsız olarak ve gerekse Suriye rejimini kullanarak her türlü fitneyi üretmektedir.
İşte bu konjonktürel koşullar itibariyle Türkiye, Suriye’ye yönelik bir operasyon gerçekleştirdiğinde ; ABD’yi gafil avlayacak, Rusya ile çatışma içine girmeden arzuladığı ilerlemeyi sağlayacak, rejim güçlerini ve İran milislerini bertaraf ederek de zayıf direnişlerle ve ilkel yöntemlerle durdurulabilecek bir gücü temsil etmediğini ortaya koyacaktır…
Elbette bu durumun iç siyasetimize yönelik etkileri de büyük olacaktır. Harekete geçmek için 2023 seçimlerini bekleyen ABD ve işbirlikçileri büyük bir baskı altında kalacaklar ve adeta paniğe kapılacaklardır. Böylece Sayın Erdoğan, HDP’nin ve CHP’nin üzerine büyük bir siyasi etkinlik ve halk desteğiyle gitme gücüne sahip olacak ve Türkiye’deki muhalefetle işbirliği içinde 2023 seçimlerinde Sayın Erdoğan’ı başarısız kılma arzusu taşıyanların heveslerini, kursaklarında bırakacaktır.
Küresel düşmanlarımızın Suriye topraklarında yiyecekleri darbeden sonra baskı altına girecek ve organizasyon yetilerini kaybedecek olan içimizdeki işbirlikçiler için 2023 seçimleri büyük bir hezimetle sonuçlanacak ve Türk Milleti’nin önemli bir bölümü daha gerçekleri tüm çıplaklığıyla görecektir.
Vatanımızı korumak, milli çıkarlarımızı gerçekleştirmek ve geliştirmek için talep edilen yetkiye, Pkk//Pyd//Ypg//Sdg ve ABD eliyle peydahlanan Deaş yapılanmasını korumak ve bu örgütlerin arkasındaki güçlere hizmet etmek için HAYIR oyu verenlerin, EVET oyu verenleri vatana ihanetle suçlamasının, kendi benliklerinde ortaya çıkan bir ihaneti gölgelemeye matuf bir yaklaşım içinde oldukları da bu milletin aklı başında her ferdi tarafından alenen seyredilecektir…
Yine Türkiye’ye karşı, bir ayak bağı ve ikinci bir cephe olarak Yunanistan’ı hazırlamaya çalışanlar, Suriye topraklarında yaşadıkları hezimetin ardından, bu noktada da açığa düşecekler ve Türkiye, Akdeniz’de toplanan güruhu, tüm dünyanın gözü önünde sürklase ederek, düşmanı korku salan varlığını tüm haşmetiyle hissettirmeyi de başaracaktır.
İşte bu aşamadan sonra yeni bir sayfa açılacak ve 2023 yılı sonrası stratejilerini konuşmaya başlayabilir olacağız…
Görelim mevlam neyler, neylerse güzel eyler…