Muharrem Yellice’den Hindistan Ve Hatırlattıkları
Ali Yıldız
Dostumuz Muharrem Yellice son birkaç senede önemli eserlere imza atıyor. Önce tebriklerimizi sunalım sonra sitemimizi.
Bir şarkı vardı Zeki Müren söylerdi:
Daha önceleri neredeydiniz?
Şimdi Hindistan kitabı üzerine değil de Sn.Yelllice’nin kitabının bize hatırlattıkları üzerinde yazacağım.
Çünkü kitap çok muhtevalı onu derin okumalara bıraktım. Sonra hellederiz.
Esasen onun yazdıklarını burada tekrara gerek yok. O kısmı okuyucuya bırakmamız gerek.
Kitap bizde hangi algıları yarattı biz ona bakacağız.
Kitap bir başka Türk Tarihi olmuş.
Bunun içinde ünlü Türk soyları, hakan ve komutanları var.
Şuradan başlayalım ve Sakalarla bitirelim.
Baburname’de SAKA
Hindistan’da Türk egemenliğinin son halkası olan Babürşahlar’ın 1765’te İngilizlerin Hindistan’a saldırması ve geçirmesi ile hâkimiyetleri sonlandı. Ancak bu hâkimiyet merkezde sonlansa da bazı bölge ve vilayetlerde Raca, Vali vs adı altında 1850 yıllarına kadar devam etti.
Babürşahlardan önce Hindistan hiçbir zaman Türk saldırı ve hâkimiyetinden kurtulmadı.
Önce Sakalar
Sonra Ak Hunlar
Sonra Gazneliler
Delhi Türk Sultanları
Timurlular
Babürşahlar
Kuzey Hindistan Tarihi (Afganistan, Pakistan, Keşmir) bir bakıma bir başka Türk Tarihidir.
Gördüğümüz kadarı ile Muharrem Yellice de böyle bir eksende yszmış. Tabii içinde din kültür ve coğrafya var.
Babür İmparatorluğu’nın Ünlü Türk Hakanı Babürşah hatıralarında Hindistan’ın kendisinden önceki devletlerinden bahsederken bu coğrafyaya hâkim olan sülaleleri anlatır. Hindistan memleketi Behra’dan Behar’a kadar Afgan tasarrufunda idi. Hindistan memleketi mahsulü ve ahalisi çok olan bir memlekettir. Şimali dağlık olup Hindukuş, Kafiristan ve Keşmir dağları ile kapalıdır. Burada Kabil, Gazne ve Kandehar şehirleri bulunur.
Bütün Hindistan memleketinin payitahtı Delhi imiş. Sultan Şahabettin Guri’den sonra Sultan Firuz Şah’ın son günlerine kadar Hindistan’ın büyük kısmı Delhi Türk Sultanlığı hâkimiyetinde imiş.(Demek ki Delhi Türk Sultanlığının yerini Afganlar almış) Ben Hindistan’ı fethettiğim zaman beş Müslüman, iki de kâfir(Budist veya Brahman) devlet başkanı Hindistan’da saltanat sürüyordu.
Bunlardan biri Afganlar olup Delhi payitahtı onlarda idi. Bihre’den Behar’a kadar olan yerler onların idaresindeydi. Afganlardan önce Cünpur, Sultan Hüseyin Şarki’nin idaresindeydi. Bu sülaleye Pürabi derler. Bunların babaları, Sultan Firuz Şah ve oğulların yanında SAKA imiş. Firuz şah’tan sonra bu Sakalar Cünpur memleketini ele geçirmişler. Delhi idaresini tamamen elde etmişler. Delhi Sultan Alaattin’in (Sultan İltutmuş’un oğludur)elinde idi. Bu sülale seyyidlerdendir.
Timur Bey Hindistan’ı fethedip Delhi’yi ele geçirdiğinde idaresini bunların babalarına vermiş. (Bknz. Babürname. C.3.S.440-441 /A.Ahmed.Delhi Türk İmparatorluğu.S.203)
Osman Turan anlattığı tarihlere çok yakın zamanlarda Delhi Türk Sultanlığı’nda Saka izlerine rastlıyoruz. Üstelik Delhi’yi ele geçirip yönetiyorlar. Bu tarihlerden bin yıl önce buraları fetheden Sakalar, zaman içinde eriyip gitseler de Sultan İltutmuş’un ve soyunun idaresinde bir müddet Pürabi sülalesi olarak yaşıyorlar ve bunlar Saka.
Ve Sultan İltutmuş’un dünya güzeli bir kızı vardır. Adı Raziye Sultan. Babası onu erkek evlatlarından daha yetenekli olduğu için veliaht tayin etmek ister. Ancak hurafeler ve irtica pusudadır. Vay efendim erkek evlatlar varken nasıl olur da bir kız veliaht tayin edilirmiş. Böyle bir gelenek mi varmış?
Vardı elbette ancak mürtecilerin ondan haberi yoktu.
Tomris Hatunu nerden bilecekler. İstemediği bir erkekle evlendirilen Raziye Hatun evliği falan bırakıp kendini devlet işlerine vir. Orduyu, maliyeyi ve siyaseti düzene sokar. Ama çekemezler. Babasının ölümünden sonra erkeklerin ve dincilerin zulmünden ancak 4 yıl sultanlık yapabiliyor ve dayanamayıp inzivaya çekilip kendini unutturarak münzevi bir şekilde can veriyor. Bu Raziye Sultan bir Saka Sultanıdır.
Tıpkı kendisinden 2000 yıl önce yaşayıp Pers Kisrası Kuruş’un kellesini koparan Tomris Hatun gibi bir Saka kızı.
Kitabı başka bir yazıda tanıtacağız anlaşılan.
Yeniden dostumuz Yellice’nin kalemine kuvvet diliyor, devamını bekliyoruz.