Savaş Kazandıracak Silahlar…
Av. Sedat Çetinkaya
Kıymetli Dostlarım,
KONVANSİYONEL bir savaş durumunda, bazı silahlara sahip olmak, savaş alanına ilişkin olarak kağıt üzerinde belirlenen tüm stratejileri etkisiz kılacak sonuçlar üretebilmektedir. Bu bağlamda fazla savaş aracına sahip olan güçlerin değil, STRATEJİK ETKİ ÜRETEN SİLAHLARA sahip olan güçlerin savaşı kazanabilme imkanının olduğunu söylemek daha gerçekçi bir yaklaşıma tekabül etmektedir. Ülke olarak bizim de böyle etki üreten silahlara ve araçlara sahip olmamız gerektiği izahtan varestedir.
Bu bakış açısıyla ve hava kuvvetlerine ilişkin bir değerlendirme yaptığımızda ; jet motorlu, uzun menzilli radarlara , kısa mesafe ve dikey iniş- kalkış imkanına sahip, çok yönlü elektronik savaş kabiliyeti ile donatılmış, geliştirilmiş en iyi görüş içi ve görüş ötesi hava-hava füzelerini taşıyabilen, hava muharebesi yapabilme kabiliyetini haiz, sürü halinde hareket edebilen, yapay zeka destekli savaş algoritmaları ile donatılmış, uydu üzerinden yönetilebilen, uydu haberleşmesine sahip, bağımsız uçuş kabiliyeti bulunan, seyir füzesi kullanabilen, hava ve kara hedeflerine saldırı yapabilmesine olanak sağlayan makineli topu bulunan, sahadaki tüm savaş unsurlarının aydınlattığı hedeflere angaje olabilen bir SİHA platformuna ihtiyacımız bulunmaktadır.
Böyle bir savaş aracına erken sahip olmak, ülkemize ; düşman hava unsurlarını yok etme ve hava hakimiyetini tesis etme noktasında EMSALSİZ BİR KABİLİYET KAZANDIRACAKTIR.
Ayrıca merkezi savaş yönetim sistemine bağlı olarak harekat icra edecek, silahlı veya patlayıcı yüklü, uzun bir menzile ulaşma imkanına kavuşturulmuş SÜRÜ DRONE’lardan kurulu bir saldırı sistemi de savaş sahasının hakimiyetini ve psikolojisini değiştirecek bir etkiye sahip bulunmaktadır. Üzerine, patlayıcı yüklü ya da makineli tüfek kurulmuş binlerce drone gelen bir birliğin, normal şartlar altında bozguna uğramaması ve paniğe kapılmaması mümkün değildir. Bu tür drone'lardan oluşan birliklerin, BÜYÜK SAVAŞ GEMİLERİNİ ETKİSİZ KILMASI ve geniş deniz alanlarını kontrol altına alması da olanaklıdır ki bu durum bir deniz savaşı esnasında da gidişatı değiştirecek düzeyde bir öneme sahip bulunmaktadır.
Kara birlikleri açısından bir değerlendirme yaptığımızda ise tanklara, zırhlı muharebe araçlarına (ZMA) ve askeri personel taşıyan zırhlı araçların (ZPT) tamamına , BEKA KABİLİYETİNİ arttırmak için Aselsan’ın “Pulat” ve “Akkor” sistemleri örneğinde olduğu gibi gelişmiş ve etkili AKTİF KORUMA SİSTEMLERİ ENTEGRESİ büyük önem taşımaktadır. Böylece savaş araçlarımız, bir roketle savaş dışı kalmak yerine uzun süre savaş alanında kalabilecek, düşman birliklerini yok etmeye devam edebilecek ve askeri nakilleri güvenle yapabilecektir.
Diğer taraftan, topçu destek sistemlerindeki füzelere, LAZER ARAYICI BAŞLIK TAKILMASI, lazerle işaretlenen tüm hedeflerin SİHA saldırısına bile gerek kalmadan TRLG 230 topçu destek sistemi örneğinde olduğu gibi 20-70 km aralığında ve SİHA’ların taşıdığı düşük patlayıcı yüküne sahip mühimmatlar yerine 50 kg savaş başlığı ile yok edilmesi imkanını bahşetmektedir ki bunun DİĞER FÜZE PLATFORMLARINA da dahil edilmesiyle elde edilecek sonuç ; istediğimiz füzeyi , nokta atışıyla istediğimiz hedefe ulaştırmak olacaktır.
Bu kabiliyetin ordumuza sağlayacağı güç ise çok büyüktür. Böylece örneğin İHA’larca güvenli mesafelerden işaretlenen yüzlerce hedef, birkaç dakika içinde etkili biçimde ve TAM İSABETLE yok edilebilecek, insansız hava araçları dahil hiçbir kuvvetimiz de risk altına girmeyecektir.
Bu bağlamda lazer arayıcı başlığa sahip topçu destek sistemlerinin ATIŞ MENZİLİNİ ARTTIRMAK VE SAYISINI ÇOĞALTMAK ilk hedeflerimiz arasında yer almalıdır. Aynı sistemin yaklaşık 500 KG SAVAŞ BAŞLIĞI TAŞIYAN Yıldırım ve Bora gibi füzelere entegre edilmesiyle ; uçak gemisi – muhrip gibi çok büyük deniz hedeflerine karşı kullanılabilmesinin dahi mümkün hale geleceğini görmek gerekir diye düşündüğümü ilgililer nezdinde ifade etmek isterim.
Bu arada tanklarda kullanılan mühimmatları, muadillerine göre geliştirmek ve DAHA UZUN MENZİLLERE ULAŞMASINI SAĞLAMAK da büyük önem taşımaktadır. Gelişmiş, daha etkili ve daha uzun menzilli bir tank mühimmatına sahip olunması, bir tankın belirsiz sayıdaki tankı ve zırhlı aracı, düşmana ait tankların-tanksavar silahlarının ve helikopterlerin atış menziline girmeden imha etmesini sağlayacaktır ki bu gücün bir savaşın kazanılmasında büyük bir etki oluşturacağını söyleyebilmek de mümkündür.
Yine kara birliklerinde uzun menzilli tanksavar silahlarını, cephe hattında piyade tüfeği gibi kullanacak ÖZEL BİRLİKLER oluşturulmasının büyük önem taşıdığını da tecrübeler ışığında görmek ve bu gerçeklik doğrultusunda teşkilatlanmak gerekmektedir.
Ayrıca birçok askeri harekat alanında, yakın mesafeli çatışmaya yönelik ilk saldırıda ; ateş üstünlüğünü sağlamak, zayiatı azaltmak ve tuzak bölgelerini sorunsuz geçmek için , İNSANSIZ KARA ARAÇLARINDAN KURULU SALDIRI BİRLİKLERİ oluşturulması da çatışmaların hızlı ve olumlu biçimde neticelendirilmesi açısından yadsınamaz bir öneme sahip bulunmaktadır.
Savaş gemileriyle denizlerde bulunmak da önemlidir. Ancak çevre denizlerdeki bir deniz savaşında, hiçbir savaş gemimizi riske atmadan, düşmana ait deniz hedeflerinin vurulması için ; KARA KONUŞLU, uzun menzilli, etkili bir tespit ve atış kontrol radarına bağlı olarak çalışan GÜDÜMLÜ MERMİ PLATFORMLARININ (Gemisavar Füzesi) oluşturulması, düşmanın büyük ölçüde yok edilmesini sağlayacak, caydırıcı bir etki oluşturacak ve ülkemize saldırmaya çalışanları perişan edecek bir yaklaşım olacaktır.
Diğer taraftan hareketli, uzaktan aktif edilebilen, tespiti mümkün olmayan DENİZ MAYINLARI geliştirmek, bir veya iki adet torpido atabilecek KÜÇÜK VE İNSANSIZ DENİZALTILAR, güdümlü mermi atabilecek küçük ve hızlı insansız deniz araçları üretmek gibi faaliyetler de bir savaşın kazanılmasında belirleyici olabilecek hususlardır.
Bu arada nükleer silah, ramjet ya da scramjet motor teknolojisine sahip hipersonik füze, kıtalararası balistik füze, uzun menzilli seyir füzesi, lazer silahı teknolojisi, manyetik ateşlemeye sahip silah teknolojisi, düşman uydularını etkisiz kılacak sistemler, elektronik harp ve hava savunma sistemleri gibi faaliyet alanlarındaki çalışmaları da ihmal etmememiz gerekmektedir.
Özellikle önemli düzeyde HAVA VE FÜZE GÜCÜNE SAHİP BİR DÜŞMANI etkisiz kılmak için sahip olunması gereken en önemli savaş kabiliyeti ; tüm kademelerde etkili, uzun menzilli ve NOKTA HAVA SAVUNMASI YAPABİLECEK KADAR YÜKSEK TEKNOLOJİYE SAHİP bir hava savunma sistemine sahip olmaktan geçmektedir. Bu kabiliyete sahip olmayan bir ordunun, elinde hangi silah bulunursa bulunsun bir savaşı kazanabilmesi mümkün değildir.
Çünkü hava savunmasını yapamayan bir ülke, elindeki tüm silahların ve imkanların, düşman savaş uçakları ve füzeleri tarafından yok edilmesinden kurtulamayacaktır. Bu durumun ise SAVAŞAMADAN SAVAŞI KAYBETMEK demek olduğu önemle ve özellikle dikkate alınmalıdır.
HAVA ETKİNLİĞİNE GÜVENEN GÜÇLÜ BİR DÜŞMANLA YÜZLEŞEBİLMEK İÇİN ONU HAVADAN KARAYA İNDİRMEK , ORDU DÜZEYİNDE UYGULANACAK ASİMETRİK BİR MÜCADELEYE VE KARŞI HAZIRLIK YAPILABİLMESİ ÇOK ZOR OLAN KARMA BİR SAVAŞA MECBUR BIRAKMAK GEREKMEKTEDİR…
Ey KILIÇDAROĞLU ve Pkk sevici ve sözde milliyetçi yandaşları ! ABD boşuna mı S 400 diye "dediğim dedik, çaldığım düdük" türküsünü söyleyerek ortada gezmektedir ! Bizler ürettiğiniz fitne politikası çerçevesinde sizin amacınızı da çok iyi biliyoruz. Siz hala sözde müttefiklerimizin türküsüne nakarat yaparak, S 400’ler kutusunda duruyor ya da Saray’ı koruyor safsatasına devam mı ediyorsunuz ? Zavallılıkta, fitne politikasında ve işbirlikçilikte büyük bir çığır açtınız…
Tarih sizi, zillet çukuruna düşmüş işbirlikçiler diye mürekkebi çirkef yosunu olan ve yılan dilinden yapılmış bir kalemle, HATIRLANMAYACAKLAR ya da İĞRENİLEREK HATIRLANACAKLAR başlığı altında yazacaktır…
Ey bu dünyada zillete talip olanlar ! En sonunda da Yüce Allah’ın vaadi doğrultusunda, tabi olduklarınızla birlikte Cehennem’e sürüleceksiniz… Hazır mısınız ? Hala bir şansınız var…