Siyasette Son Dakika: Ruhsar Pekcan Yargılanacak'mı?
AK Parti'den "Ruhsar Pekcan yargılanacak mı?" sorusuna cevap: Yanlış yapan kim olursa olsun gereğini yaparız.
Geçtiğimiz günlerde, Eski Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan'ın, eşine ait şirketinin bakanlığa el dezenfektanı sattığı ortaya çıkmış ve bu durum büyük tepkiyle karşılanmıştı. "Ruhsar Pekcan'ın yargılanmasına dönük bir adım atacak mısınız?" sorusu yöneltilen AK Parti Grup Başkanvekili Bülent Turan, "Biz milletimize yanlış yapan kim olursa olsun gereğini yaparak şimdiye kadar gelen bir ekibiz" şeklinde yanıt verdi.
AK Parti Grup Başkanvekili Bülent Turan, dün Meclis'te düzenlediği basın toplantısında, eski Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan ile ilgili tartışmalara ilişkin açıklamada bulundu."BİZİM DURUŞUMUZ BELLİ"Bir gazetecinin, "Eski Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan'ın yargılanmasına dönük bir adım atacak mısınız?" sorusuna Turan şu yanıtı verdi:
"Bizim duruşumuz bellidir. AK Parti'yi kıymetli kılan, 18 yıllık iktidarında yanlış yapan kim varsa gereğini yapmasıdır, milletiyle olan bağını koparmamasıdır. Biz milletimize yanlış yapan kim olursa olsun gereğini yaparak şimdiye kadar gelen bir ekibiz. Yanlış yapanın yanına kar kalmamasını isteyen, önemseyen bir ekibiz. Buna ilişkin Pekcan açıklamalarını yaptı.
Gerekli kurumlar değerlendirecektir. O karar kendilerinin"NE OLMUŞTU?Eski Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan'ın, eşine ait şirket bakanlığa el dezenfektanı sattığı medyaya yansımıştı. Bakanlık'tan yapılan açıklamada ise satışın, piyasa fiyatı altında olan bir satış olduğunu savunuldu. 21 Nisan'da Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle Pekcan görevden alınmış ve yerine Mehmet Muş getirilmişti. Muhalefet partileri ise; Pekcan'ın yüce divanda yargılanması yönünde çağrıda bulunmuştu.
Ruhsar Pekcan skandalı 17-25 yolsuzluk dosyalarından daha yaralayıcı olacak...
AK Parti sözcüsü Ömer Çelik, Ruhsar Pekcan hakkındaki taleplere karşılık “muhalefetin dediğiyle iş yapmıyoruz” derken hiç kuşkusuz kendi seçmenlerinin görünüşteki sessizliğinden, aldırmazlığından güç alarak konuşuyor. Fakat unutmamak lazım: Kaç iktidar böyle çığlık çığlığa susan fakat önüne sandık konulduğunda o iktidara dünyanın kaç bucak olduğunu gösteren kitlelerin “sessizliğine, aldırmazlığına” aldandı ve bunun cezasını ödedi.
Geçtiğimiz günlerde bir gazeteci, AK Parti sözcüsü Ömer Çelik’e, muhalefetin eski ticaret bakanı Ruhsar Pekcan’ın Yüce Divan’da yargılanması talebine dair değerlendirmesini sordu. Gazeteci, dört kelimeden ibaret bir cevap aldı sorusunun karşılığında: “Muhalefetin dediğiyle iş yapmıyoruz.”
İşte bu kadar. Kestirip attı Ömer Çelik, başka da bir şey demedi.
Dört kelimeden ibaret kısacık bir cevap ama çok şey söylüyor; en başta da AK Parti’nin, kendisine yönelik yolsuzluk suçlamaları karşısında eski inkârcı cevapları veremediğini…
AK Parti bu son olaya kadar yolsuzluk iddiaları karşısında muhalefeti yalan söylemekle suçlar, öne sürülen iddiaların gerçek olmadığı üzerinden bir savunma çizgisi izlerdi. Aslında savunmadan çok saldırıya benzerdi bunlar.
Bu ‘format’a
Türkiye gündeminde göre gazetecinin sorusuna karşı Ömer Çelik’in cevabı “Muhalefetin dediğiyle iş yapmıyoruz” değil, “Muhalefetin yalanlarıyla ilgilenmiyoruz” olmalıydı; Ömer Çelik, verdiği cevapla suçlamanın gerçek olduğunu bir kez daha teyit etmiş oluyordu.
Zaten bu defaki yolsuzluk iddiasını öncekilerden ayıran da buydu: Bu defa her şey ayan beyandı.
Belki mesela 17-25 Aralık’ın (2013) yolsuzluk ayağı kadar büyük değildi ama, Ruhsar Pekcan skandalını ondan da etkili yapan şey, olayın inkâr edilemez yönüydü. AK Parti, 17-25 Aralık’taki yolsuzluk ve rüşvet iddialarının “yalan” olduğunu, 17-25’in öbür ayağı olan yargıyı ve bürokrasiyi kullanarak hükümet devirme girişimini vurgulamak suretiyle öne sürebilmişti. Sahneye hükümeti devirme girişimini koyarak yolsuzluk dosyalarını perdeleyebilmişti. AK Parti tabanı olayın yolsuzluk boyutuna inansa da, işte bu nedenle “17-25 yolsuzluğu”nu görmedi, gözlerini kapadı.
Burada ise çapı daha küçük de olsa varlığı reddedilmeyen, reddedilemeyen bir yolsuzluk olayı vardı. AK Parti seçmeni daha önce tecrübe etmediği bir olayla karşı karşıyaydı: Partisi, bir bakanın utanç verici bir yolsuzluk olayına karıştığını kabul etmekte fakat onun gerektirdiği adımı, adımları atmamaktadır (hatta onu uğurlarken teşekkür etmektedir).
Ruhsar Pekcan olayında ortaya çıkan yeni gelişmeler, ileride AK Parti’de “keşke Yüce Divan’a gönderseydik” pişmanlığına yol açabilir. Gazeteci İsmail Saymaz önceki gün (29 Nisan) bu gelişmelerden birini daha belgeledi. Serbestiyet’te Saymaz’ın yazısını şöyle özetlemiştik:
“Sözcü Gazetesi yazarı İsmail Saymaz, ‘Konu: Ruhsar Pekcan’ başlıklı yazısında, görevden alınan eski Ticaret Bakanı hakkında bakan olmadan önce gümrüklere uyarı yazısı gittiğini yazdı. Pekcan için gönderilen uyarı yazısında ‘Emine Erdoğan’ın yakınıyım diyerek gümrüklerden vergisiz mal geçirmek isteyeceğini, bu konuda müteyakkız olmaları’ istendi.”
Antalya Gazipaşa Haberler Olarak Tavsiye Linkimiz;