İsrail Ve İran’ın, Vahim Sonuçlara Kapı Açacak Yanlış Oyunu…
Av. Sedat ÇETİNKAYA
Türk Milleti’nin şerefli bir temsilcisi olan şanlı Azerbaycan ordusunun, işgal altındaki topraklarını Ermeni işgalinden kurtarmasını müteakiben, Ahameniş’in devamı ve Kiros soyunun temsilcisi İran, İslam dünyasına şia ekolüyle soktuğu ve milyonlarca müslümanın kanıyla suladığı fitne yetmemiş gibi bir de can kardeşimiz Azerbaycan’a gözdağı vermeye niyetlenmiş bulunmaktadır…
Müslüman Azerbaycan toprakları işgal altındayken, bölgede hiçbir askeri tatbikat düzenlemeyen İran , ikiyüzlü politikasının bir sonucu olarak , Azerbaycan’a yönelik askeri bir tatbikata girişmiş ve sınır hattına önemli ölçüde askeri araç – gereç ve birlik sevketmiş bulunmaktadır. Bu noktadan sonra bazı provokasyonları görmenin mümkün hale gelebileceği hususunun, ilgili birimlerce değerlendirmesi gereğinin oluştuğunu da ayrıca belirtmek isterim.
Sayın R.Tayyip Erdoğan ve V. Putin arasında Soçi kentinde baş başa gerçekleşen görüşmeler neticesinde Türkiye ile Rusya’nın ; geleceğe yönelik olarak, dengeli bir yaklaşımla ve ortak bir perspektifte hareket etme iradesi üzerinde hemfikir olmaları, sözde İslam ancak gerçekte bir fitne cumhuriyeti olan İran’ın ipini elinde tutan efendilerini endişe içinde bırakmış bulunmaktadır.
Nahçıvan ile Azerbaycan arasındaki Zengezur koridorunun açılma olasılığı, İran’ın Ermenistan ile yürüttüğü her türlü gizli ilişkiyi engelleyecek bir mahiyet arzettiği gibi Türkiye’nin bölgedeki etkisini güçlendirmekte ve bölgesel ticaret hususunda İran’ın güzergah hakimiyetini de Türkiye lehine bertaraf etmektedir. Ayrıca Türkiye- Rusya yakınlaşması da İran’ın, bölgeye yayılan siyasi ve stratejik çıkarları açısından büyük bir tehlikenin doğmasına sebebiyet verecek bir zemin oluşturmaktadır.
Türkiye’nin ; Afganistan yönetimi üzerinde, Pakistan ile birlikte sağlayacağı dönüşümün de etkisiyle Türk Cumhuriyetleri, Afganistan ve Pakistan ile birlikte İran’ı kuşatmakta oluşu, gerek İran yönetimi ve gerekse işbirliği içinde olduğu küreselciler açısından endişe ve korkuyla izlenmektedir… Bu durum, onların 50 yıllık planlarının çöp haline gelmesi ve Büyük Selçuklu Devleti’nin 1000 yıl sonra bölgede tüm ihtişamıyla yeşermesi anlamını taşımaktadır. Zaten okumasını bilenler için Büyük Selçuklu Devleti haritasının çok büyük anlamlarının olduğunu da önemle belirtmek isterim.
Bu bağlamda gerek Türkiye- Rusya ilişkilerinin gelişimini kesintiye uğratmak ve gerekse Türkiye’nin yükselen gücünü kırmak için İran yavaş yavaş devreye sokulmaktadır. Ancak bu planı yapanların ya bu işin neticesini iyi hesap edememiş olduklarını ya da Türkiye’yi Ortadoğu’dan uzaklaştırmak için İran’ı yem etmek gibi farklı bir amacın peşinde bulunduklarını söyleyebilmek mümkün bulunmaktadır.
Ancak bu durumda Türkiye’nin, İran’ın parçalanmasını ve yıkılmasını sağlayarak daha büyük bir güce dönüşme ihtimali düşünüldüğünde, küresel güçlerin İran üzerinden blöf yaptıklarını ve Türkiye’nin siyasi konsantrasyonunu bozmaya çalıştıklarını söyleyebilmek daha akılcıl bir tanımlama olarak ortaya çıkmaktadır.
Zaten bu uygulama, zaman zaman Yunanistan- Kıbrıs Rum Kesimi- Irak Kürt Bölgesel Yönetimi- Pkk//Pyd//Ypg//Sdg yapılanması, Avrupa Birliği – Fransa- BAE ve NATO yapılanması kullanılarak sahaya sürülmekte ancak gerilimin zirve noktasından gerçekleşen bir düşüşle de küresel güçlere hem Türkiye’yi test imkanı vermekte hem de planlarını uygulayabilmek için zaman kazandırmaktadır.
Yani daha da açık ifade edecek olursam, İran bilinçli ve göstermelik bir şekilde hareket etmekte ve muhtemelen Ortadoğu coğrafyasında meydana gelecek başka gelişmeleri gölgelemek için Türkiye’nin dikkatini, bilinçli//kasıtlı ve kontrollü olarak oluşturdukları Azerbaycan- İran gerilimine çekmektedir.
İran’ın, sözde İsrail’i ve İsrail’in güdümünde olduğunu iddia ettiği Azerbaycan’ı hedef alarak gerçekleştirdiği bu sahte bayrak gösterisi ile yapmaya çalıştığı şey ise İsrail’e , siyonizme ve küreselci paganlara hizmetten başka bir anlam taşımamaktadır. Azerbaycan’ı hedef alırken ve sinsice Ermenistan’a destek verirken, İsrail’e karşı savaştan bahseden İran’ın bu sahtekar tutumu karşısında, aksini iddia eden Persli ve yandaşı varsa ; İsrail’in de ABD’nin de yeri bellidir, hodri meydan ! “Halep ordaysa, arşın burada”, buyrun savaşa diyoruz…
Ancak ABD ve İsrail ile sadece lafla savaşan İran’ın, İdlib’de gariban Müslüman kanı dökmek söz konusu olduğunda, hemen ve koşarak geleceğini de çok iyi biliyoruz. Ancak ilk saldırılarında, kahraman Türk ordusu karşısında yaşadıkları hezimeti de unutmamaya davet ediyoruz. Zira bu yaşadıkları, son hezimetleri olmayacağı gibi yaşayacaklarının da teminatı vasfını taşımaktadır.
Bence herkes bilmelidir ki bu İran, önümüzdeki süreçte ve batının siyonizmin hizmetindeki emperyalist güçlerinin bizi yok etmek için karşımıza dikildikleri gün, İslam dünyası için büyük bir sorun olarak ortaya çıkacak ve bu sorun, Türkiye’nin İran’a yönelik ezici ve yıkıcı etkisinde, Pakistan- Afganistan- Türk Cumhuriyetleri- Azerbaycan ve Katar’ın oluşturacağı ortak mücadele cephesinin faaliyetleriyle bertaraf edilecektir…
Bölgemizde şekillenen siyasi, askeri ve stratejik gerçeklik karşısında İran’ın bir bütün halinde varlığını devam ettirebilme olasılığı hızla azalmaktadır. Zira İran, yaşanan değişime uyum sağlayabilecek bir esnekliğe sahip olmadığı gibi kendisini ileriye taşıyabilecek bir siyasi perspektife de sahip değildir.
Sahip olduğu tek şey, köhnemiş bir rejim, ilk darbede dağılmaya hazır bir ordu ve algı yönetimiyle yaşayan bir siyasi birlikten ibarettir. Güney Azerbaycan Devleti’nin temelleri hızla yükselirken, Türkiye’nin bayraktarlığında büyüyen Türk-İslam dünyası’nın oyun kuran etkisi, İran’ın da ONUN ARKASINDA DURANLARIN DA sonunu getirecektir.
Tek sorun, İran’ın ne zaman ve kimin için harekete geçirileceğini bilmek noktasında yatmaktadır. Bunu belirleyecek olan ise olayların akış şeması ve Türkiye’nin bu şema üzerindeki etkisi olacaktır.
Amerika Birleşik Devletleri’nin J.Biden liderliğindeki köhnemiş yönetimine ve Türkiye üzerinde etkinlik kurmaya çalışan küresel güçlere yönelik olarak, alternatifsiz bir konumda bulunmadığını Türk Devletler Birliği stratejisi ve Rusya başta olmak üzere oluşturduğu çeşitli ikili ilişkiler ile ortaya koyan Türkiye, tüm bölgesel ve küresel güçleri dumura uğratmış, kendisini öngörülemez ve önlenemez kılmıştır.
Bu nedenle Türkiye, ABD yönetimiyle top gibi oynamaya başlamıştır. Bu durum ise onları çok önemli stratejik hatalara sürükleyecek, bu hatalar ise daha büyük bir Türkiye’nin varlık kazanması için bize muhteşem olanaklar bahşedecektir.
Şimdilik herkesi, İran’ın oynadığı ve yakında fos diye sönecek dayılanma rolünü izlerken ; J. Biden’ın Sayın Erdoğan karşısında düşeceği acziyeti görmeye davet ettiğimi de neticeten belirtmek isterim…