Suriye Ve Ukrayna Coğrafyasında Sahaya Sürülen Yeni Hamleler
Av. Sedat Çetinkaya
TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ CUMHURBAŞKANI SAYIN RECEP TAYYİP ERDOĞAN’IN, SURİYE VE UKRAYNA COĞRAFYASINA İLİŞKİN OLARAK SAHAYA SÜRDÜĞÜ YENİ HAMLELER VE BU HAMLELERİN GÖRÜNMEYEN BOYUTU…
Bilindiği üzere Sayın Erdoğan ile Rusya Federasyonu Başkanı V.Putin, 5 Ağustos 2022 tarihinde SOÇİ’de görüşmüş ve bu görüşmenin çeşitli alt görüşme başlıklarıyla gölgelenen GERÇEK GÜNDEMİ ise hiçbir zaman açıklanmamıştı. ABD istihbarat elemanlarının, bu görüşmenin içeriğini ortaya çıkarmaya matuf kışkırtmalarından herhangi bir sonuç alamadıklarını ve adeta teslim bayrağı çektiklerini de söyleyebilirim.
ABD yönetimine hakim olan küreselciler ;
Soçi görüşmesi bağlamında V.Putin’in, Avrupa’nın kesintisiz doğalgaz akışı hususunda Türkiye’ye teşekkür etmesi gerektiğini belirten GİZLİ TEHDİDİNİ , Türkiye’nin Suriye’de Esed rejimi ile oluşturulacak bir mutabakat üzerinden Suriye topraklarında bulunan teröristlerin temizlenebileceği SİNYALİNİ ve Türkiye’nin Şanghay İşbirliği Örgütü ile yakın ilişki içine girme RİSKİNİ gördükten sonra stratejik hamle üstünlüğünü kaybetmişler ve kanaatimce yeni bir hamle alanı geliştirinceye değin geri çekilmişlerdir.
Böylece Türkiye ve Rusya’ya yönelik olarak oluşturulmaya çalışılan tüm blokaj ve kışkırtmalar , stratejik ve taktik olarak BİR SÜRELİĞİNE etkisiz hale gelmiş bulunmaktadır.
Bu bağlamda Sayın Erdoğan, içinde bulunduğu zor durumdan bir çıkış arayan V. Putin’in AÇIKLANMAYAN TALEBİ üzerine ve küreselcilerden YETKİ ALMIŞ Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres’in de katılımıyla Ukrayna Devlet Başkanı V. Zelenski ile 18.08.2022 tarihinde Lviv’de bir görüşme yapmayı kabul etmiş bulunmaktadır. Görüşme gündemi olarak gösterilen tahıl anlaşması meselesi ise TAM BİR GÖLGELEMEDEN ibarettir. Konuşulacak konu, Rusya- Ukrayna barışı için tarafların hangi zeminde ateşkese hazır oldukları hususunun belirlenmesidir.
Herkes bilmelidir ki Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri de Ukrayna Devlet Başkanı V. Zelenski de aslında Amerika Birleşik Devletleri’nin ve dolayısıyla KÜRESELCİLERİN MASADAKİ TEMSİLCİLERİDİR. Küreselciler de Rusya da yeni bir hazırlık oluşturuncaya kadar, ateşkesle zaman kazanmaya çalışmayı hedeflerken, Türkiye ; tüm taraflar üzerinde etkinlik kurmayı, kısa vadeli isteklerini almayı, baskı ortamından uzaklaşmayı ve tarafların yeni bir zeminde kapışacağı döneme KENDİ KONUMUNU DA DİKKATE ALARAK hazırlık yapmayı hedeflemektedir.
AVRUPA , Ukrayna- Rusya savaşı nedeniyle ABD baskısıyla dahil olduğu ambargonun karşılığı olarak ortaya çıkan ENERJİ İHTİYACINI kısa süre içinde karşılayacak bir zemine ulaşamadığı gibi Avrupa’yı Rusya tehdidiyle korkutarak kendi güdümünde tutmaya çalışan Amerika Birleşik Devletleri yönetimi de Avrupa’nın enerji ihtiyacını giderecek bir ÇÖZÜM BULABİLMİŞ DEĞİLDİR. Oysa kış ayları yaklaşmaktadır ve enerji ihtiyacının devam etmesi,
Avrupa ile ABD ilişkilerini ciddi biçimde bozabilme riskini de bünyesinde barındırmaktadır. Ayrıca oluşan bu sıkıntının, Avrupa ekonomisini zora sokması ve kitlesel isyanlarla Avrupa’da radikal değişikliklerin gündeme gelebilmesi de ihtimal dahilindedir. Dolayısıyla fazla zaman da kalmamıştır. Ayrıca V.Putin’in GİZLİ //ÜSTÜ KAPALI TEHDİDİNE KONU OLDUĞU ŞEKLİYLE, Türkiye’den Avrupa’ya giden Rus gazı açısından da bir sıkıntının yaşanması durumunda, Avrupa açısından çok daha büyük bir sorun kapıda demektir.
Bu hususta V. Putin üzerinde etki oluşturabilecek tek lider olan Sayın Erdoğan’ın devreye girmesine olumlu bakmak küreselciler açısından büyük bir risk oluşturuyor olsa da Sayın Erdoğan’ın varlığını ve devreye girmesini KABULLENMEK DURUMUNDA kalmışlardır. Bu noktada küreselciler açısından var olan risk, Sayın Erdoğan’ın, eline geçirdiği bu KESKİN KILIÇ ile ABD’ye ve batı ittifakına kısa vadede de olsa her dediğini yaptıracak bir kabiliyete ulaşacak olmasıdır.
Bu güç, Sayın Erdoğan üzerindeki baskıyı ve negatif propagandayı hafifleteceği gibi 2023 seçimleri açısından da elini kuvvetlendirecek bir mahiyet arzetmektedir. Bu çerçevede Türkiye açısından oluşacak geniş hareket alanı, ABD ve Avrupa açısından büyük bir handikap olduğu gibi Türkiye- Rusya ilişkilerinin gelişmesinin ortaya çıkardığı risk ise dünya siyasetini temelinden sarsacak nitelikte bir faktör olarak , batı ittifakı ve küreselciler açısından büyük bir korku oluşturmaktadır.
Zira küreselcilerin, İpek yolu- Büyük İsrail- küreselleşen ve köleleşen dünya- tek Dünya devleti gibi temel projeleri ; Asya’nın merkezinden yükselen oluşumlar, şekillenen güç merkezleri, ittifaklar ve bu gelişmelerin etkilediği devletlerin varlığı ile büyük bir darbe almakta ve ABD hegemonyasını sallamaktadır.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin, Amerika Birleşik Devletleri’ni Suriye’den çıkarmak ve Pyd//Ypg//Sdg yapılanmasını yok etmek için Suriye rejimi ile uzlaşma sinyali vermesi de kanaatimce Rusya ile Türkiye arasında oluşan mutabakatın bir yansıması olarak ortaya çıkmış bulunmaktadır. Zaten Türkiye’nin kıvam noktasına gelmiş olan ASKERİ OPERASYONU ERTELEMESİNİN ARDINDA da ileri boyutlarını görmek istediği bu gerçeklik yatmaktadır.
RUSYA, Ukrayna savaşı bağlamında ABD tarafından ortaya konan açık düşmanlık nedeniyle, Suriye toprakları açısından ABD ile oluşturduğu MUTABAKATI BOZMUŞ ; yeni bir mutabakatın , Suriye rejimi ile Türkiye arasında oluşacak bir anlaşmaya istinaden, Türkiye lehine şekillenmesine MECBUREN onay veren bir siyasete yönelmiş gibi durmaktadır. Bu siyasi yaklaşımın görünürlük kazanması durumunda, bizzat Suriye rejiminin varlığının tehlikeye gireceğini ve CIA ve Mossad’ın, Esed’i ve Suriye rejimini hedef almaya başlayacağını da ÖNEMLE VE ŞİMDİDEN ifade etmek isterim.
Türkiye’nin, Suriye’nin paylaşımı ve batılı güçlerin Suriye’den çıkarılıp Pkk//Pyd//Ypg yapılanmasının dağıtılması temelinde Esed rejimi ile görüşmesinin ve bunun karşılığında, Rusya ile batı dünyası//küresel güç merkezleri arasında dengeyi kuran bir ülke olarak konumlanmasının, Türkiye’nin kendi hedeflerinin de önünü açan ve ihtiyacı olduğu zamanı kazanmasına hizmet eden AKILCIL VE FAYDACI bir strateji olduğunu söyleyebilirim.
Ancak Rusya’nın yönlendirmesine rağmen, Esed rejiminin bu stratejinin arkasında durup duramayacağı , tercihini ABD//İran// İsrail//Pkk-Pyd-Ypg yapılanmasından tarafa kullanıp kullanmayacağı belirsizdir ve bu noktadaki gelişmeleri çok iyi takip etmek lazımdır… Herkes bilmelidir ki TÜRKİYE'NİN SURİYE'YE YÖNELİK ASKERİ MÜDAHALESİNİ TETİKLEYECEK ŞEY, Esed rejiminin Türkiye'ye yönelik tavrı olacaktır... Suriye açısından durum tek cümleyle özetlenebilecek olursa ; “Kimin eli kimin cebinde belli değildir” diye ifade edilebilir...
Ancak küresel güç merkezlerinin kendi hedeflerini gerçekleştirme noktasında HİÇBİR ZAMAN DURMAYACAKLARINI bilmek ve karşımıza yeni cepheler ve sorunlar açarak geleceklerini şimdiden görme gereği de bulunmaktadır. Bu cümleden olarak , Kıbrıs- Doğu Akdeniz- Libya- Balkanlar- İran- Irak- Adalar Denizi- Yunanistan- Ermenistan- Kafkaslar gibi onlarca mücadele cephesinin bizi beklediğini söyleyebilmek mümkündür. CHP zihniyeti gibi teslimiyetçi bir yaklaşıma sahip olmadığımız için işimiz kolay değildir. Ancak karşımızdakilerin pozisyonunu sarsacak ve onları yenilgiye uğratacak imkanlara da sahip bulunmaktayız…
Cihan hakimiyetine uzanacak yolda kural tanımaz ve hadsiz düşmanlarımızla girişeceğimiz mücadelede sahip olmamız ve güçlendirmemiz gereken şeyler ise ; inancımız , bilincimiz, birliğimiz ve kararlılığımızdır… Gerisi ise ulaşabileceğimiz teferruatlardan ibarettir.
Görelim mevlam neyler, neylerse güzel eyler…