loader
Stratejik Savaş Temelleri Üzere Sınırlı Bir Değerlendirme

Stratejik Savaş Temelleri Üzere Sınırlı Bir Değerlendirme

Tarihi sürecin benliğinde açtığı yaralar, yaşadığı kan//can kaybı ve katlanılması çok zor acılar nedeni ile, son bir gayretle düşmanlarını mağlup ettikten sonra yaralarını sarmak için dinlenmeye çekilen..

 
Türkiye – İran Ve Türkiye – Yunanistan Savaşı’nın Stratejik Temelleri Üzere Sınırlı Bir Değerlendirme… "Av. Sedat Çetinkaya"
 
İnsanların çok büyük bir bölümü, anlamamış ya da yeterince farkına varamamış olsa da küresel anlamda büyük bir etkiye sahip olan ve ezoterik anlamda Şeytan’a hizmet eden küresel güçler bulunmaktadır. Bu küresel güçleri, dünya yönetiminde etkin olan ülkelerin ; siyasi – askeri – ekonomik ve kültürel yaşamından ayrı düşünebilmek ise mümkün değildir. İşte bu Şeytani yapının, kendilerini ilah gibi gören temsilcileri için dünya, kendilerinin malıdır ve insanoğlu’nun da köle olarak ve onların istediği gibi yaşamını sürdürmek dışında hiçbir özelliği ve değeri bulunmamaktadır.
 
ONLARIN TEK KORKUSU ; din-i mübin-i islamın sancaktarı, korkusuz bir cengaver, hakkın kudret kılıcı, yüce Allah’ın yeryüzündeki ordusu olan müslüman- Türk milletinin, tıpkı tarihi süreçte olduğu gibi karşılarına dikilmesidir. 
 
ONLAR ; tarihi sürecin benliğinde açtığı yaralar, yaşadığı kan//can kaybı ve katlanılması çok zor acılar nedeniyle, son bir gayretle düşmanlarını mağlup ettikten sonra yaralarını sarmak için dinlenmeye çekilen müslüman- Türk milletini, içimize soktuğu işbirlikçiler vasıtasıyla dininden, kültüründen ve benliğinden uzaklaştırmaya çalışmış olsalar da Müslüman- Türk milleti, genetik kodlarıyla nesilden nesile aktarılan bir kuantum bilinç dahilinde yeniden şekillenmeye ve cihana yön vermeye başlamış bulunmaktadır. İçimizde, iğdiş edilmiş beyinler ve benlikler bulunsa da ;
 
Artık, Avrupa Birliği’ne katılmayı, tek hedef gibi gören bir ülke değiliz.
 
Artık Nato, bizim için olmazsa olmaz bir birlik de değildir.
 
Artık batılı devletler karşısında, aşağılık kompleksi ve öğretilmiş çaresizlik içinde boğulan bir millet de değiliz.
 
NE KADAR EKSİĞİMİZ, KUSURUMUZ VE HATAMIZ OLURSA OLSUN ARTIK ; 
 
• Büyük  Türk Birliği’nin, Kızılelma’nın, İlahi kudrete hizmet eden cihan hakimiyeti’nin ve ümmet-i İslam’ı yeniden diriltmenin peşinde koşan, 
• Dünya ticaret ve enerji yollarını kontrol etme noktasında adım adım ilerleyen,
• Dünyanın en büyük üretim ve lojistik üslerinden biri olarak kendini konumlandırmaya başlamış olan, 
• Silah üretimi ve savaş kapasitesi alanında, dünyanın en önemli gücü olma yolunda hızla ilerleyen,
• Önüne çıkarılan tüm engellemelere ve güncel meselelerle ufkumuza vurulan ketler nedeniyle birçok insan tarafından halen görülememesine rağmen, Türk dünyası ve TARİHİ HİNTERLANDIYLA BİRLİKTE birlikte, dünyanın en büyük ekonomik gücü olma yolunda yükselme sürecine girmiş bulunan,
• Tarihi misyonunu yerine getirmek üzere yeniden ayağa kalkan ve dünyanın kokuşmuş düzenine çomak sokarak şimdilik, “dünya beşten büyüktür” diyen yarın ise “dünyada sadece müslüman- Türk’ün hakimiyeti vardır” diyecek olan BİR ÜLKE KONUMUNA ULAŞMIŞ BULUNMAKTAYIZ.
 
Bizi bizden daha iyi bilen ve dünyayı, insanoğluna mezar ve insanı da şeytani düzene köle kılmak isteyen küreselci paganlar, Türkiye’nin ve müslüman – Türk milletinin, İslam alemiyle birlikte oluşturacağı YENİ BİR ALTIN ÇAĞI, şimdiden durdurmak gerektiğinin farkına varmış bulunmaktadırlar. 
 
İşte herkes bilmelidir ki şuan küresel düzeni şekillendirmek için yürütülen tüm Şeytani faaliyetlerin temelinde, Türkiye’yi pasifize etmeyi , yok etmeyi, dağıtmayı ve İsrail’in hizmetkarı kılmayı hedefleyen bir siyasi strateji bulunmaktadır.
 
Günümüz itibariyle, Dünya’yı mahvetme ya da yokoluşa sürükleme riskini göze almadan, Türkiye’ye diz çöktürecek bir siyasi// askeri zemini oluşturabilmek mümkün değildir. KÜRESEL GÜÇ MERKEZLERİNİN İSTEDİĞİ ŞEY ;
 
• Türkiye’nin yükselen enerjisini ortadan kaldırmak,  
• Türkiye’yi kendi sorunları içine hapsederek, küresel politikaların şekillenmesi sürecinden uzak tutmak, 
• Türkiye’nin askeri sanayi konseptine darbe vurarak, asgari 50 yıllık bir duraklama sürecine girmesini sağlamak,
• Türk Devletler Teşkilatı’nın yeni ve büyük bir güç merkezi olarak varlık kazanmasını, mutlak surette engellemek,
• Türkiye’nin ilerleyememesinin sigortası olan parlamenter sisteme geri dönmesini temin etmek, 
• Türkiye’nin üretim ve ticaret kapasitesinin sınırlı, borcunun ise dış kontrole imkan veren bir seviyede teşekkül etmesini sağlamak,
• Türkiye’nin siyasi etkisinin artmasını ve Türk- İslam dünyası’nın lider ülkesi olarak ortaya çıkmasını engellemek,
• Türkiye’nin, İran ve Yunanistan gibi ülkelerle savaşmasını sağlayarak, tükenmesini ve gerilemesini temin etmek,
• Ve Türkiye’yi yeni enerji kaynaklarına ulaşmaktan ve enerji kapasitesini kendi imkanlarıyla temin etmekten uzak tutmaktır.
 
İNGİLTERE, buzulların erimesi ve iklim değişikliği nedeniyle, varlığını devam ettirebilme imkanı gittikçe azalan küçük bir ada ülkesi olarak kalma riskiyle ve enerji kriziyle karşı karşıya olan bir ülke olmaya doğru hızla yaklaşmaktadır.
 
KITA AVRUPA'SI ise Rusya ile ABD arasında yaşanan gerilime bağlı olarak taraf seçmek zorunda bırakıldığı için, ciddi bir enerji ve hatta gıda kriziyle karşı karşıya bulunmaktadır. ABD’nin yaptığı LNG satışı dışında Avrupa’nın tek gerçek alternatifi, Türkiye üzerinden gerçekleştirilecek doğalgaz aktarımlarıdır. 
 
ABD, Irak ve Suriye hattında oraya çıkardığı karışıklık ile Katar- BAE ve Suudi Arabistan üzerinden Türkiye’ye ulaştırılabilmesi mümkün olan doğalgaz hatlarını engellemekte, İran – Türkiye ilişkilerini gererek ve İran’ı bir ambargonun muhatabı kılarak İran gazının bir alternatif oluşturmasını bloke etmekte, Ermenistan- Azerbaycan// Azerbaycan-Rusya ve Türkiye- Rusya ilişkilerinin doğalgaz konusuna ilişkin boyutundaki karşıtlığın üzerine oynayarak da Azerbaycan// Türkmenistan// Özbekistan// Kazakistan doğalgazının kendi kontrolü dışında bir alternatif teşkil etmesini istemediğini de ortaya koymaktadır. Zaten bu ülkelerin dahil oldukları savaş ya da ayaklanma ve karışıklıkların temelinde CIA’nın yönlendirme politikalarının olduğunu görmemek için kör olmak gerekmektedir. 
 
Bu sürece, Libya ve Doğu Akdeniz’de bulunan doğalgaz rezervlerinin kontrolünü ele geçirmek için sahaya sürülen ABD politikalarını dahil edebilmek de mümkündür. ABD’nin, EASMED projesine olan desteğini geri çekmesinin nedenlerinden biri Avrupa’yı, ABD’den gelen LNG’ye muhtaç kılmak, diğeri de Türkiye’yi bir süreliğine de olsa uyutabilmektir.
 
Herkes bilmelidir ki Türkiye’nin Karadeniz’de tespit ettiği doğalgaz rezervi, açıklanan ile kıyaslanamayacak kadar fazladır. Ancak projenin işletmeye alınmasıyla ilgili süreç hazır olmadan, ABD’nin bölgeye musallat olmaması için bir süre daha bu gerçeğin devletimizi tarafından resmi biçimde ortaya konulmaması , rezervin zaman içinde geliştirilmesi gereği bulunmaktadır.
 
Türkiye ise doğalgaz konusunda İsrail’i oyalarken, şimdi de Akdeniz’de doğalgaz arama sürecini başlatmaya hazırlanmaktadır. Elbette sahip olmayı arzuladığımız donanma gücümüz, tüm riskleri karşılamak için hazır değildir. Hazır olması için asgari 2030’lu yılların başına kadar bir süreye ihtiyacımız bulunmaktadır. Ancak bu durum, bir savaştan ve çatışmadan geri duracağımız anlamına da gelmemektedir.
 
Bu arada Türkiye, küreselcilerin gizli ve sinsi politikalarının süjesini teşkil eden Irak ve Suriye toprakları üzerinde de askeri harekatlara hazırlanmakta, bunun için uygun bir zamanlamayı ve bazı jeopolitik zeminlerin şekillenmesini kollamaktadır. Bu durum ise küresel güç merkezlerinin politikalarının üzerine asit dökmek gibi bir anlam ifade etmektedir.
 
İşte Türkiye’nin Irak ve Suriye politikaları, aslında FETÖ benzeri bir yapının liderliğinde, küreselcilerin güdümünde bir devlet olan İran ile Türkiye’yi karşı karşıya getirmek için büyük bir olanak sağlamaktadır. İran, tek amacı İslam dünyasına ikilik sokmak olan ve hiçbir şart altında güvenilemeyecek bir devlettir ve bunu bize karşı da çok yakında ortaya koyacakları konusunda hiçbir şüphem bulunmamaktadır.
 
Türkiye olarak İran’a karşı, Rusya ile oluşturacağımız politik ve stratejik ilişkileri kullanarak hem ABD’yi hem de İran’ı pasifize etmeli ve bu arada Suriye ve Irak bağlamında geliştirdiğimiz hedeflerimize ulaşmayı da başarmalıyız. ABD’nin, Yunanistan’ı feda etmeden önce Azerbaycan ve İran toprakları içindeki Türk nüfusun da dahil olacağı bir gerilimi ve bu gerilimle birlikte vekil yapılar üzerinden de olsa Irak ve Suriye üzerinde yaşanacak bir İran- Türkiye çatışmasını kullanmak isteyeceği muhtemeldir. 
 
Hatta bu çatışmayı ; Irak’ı resmi olarak parçalayabilmek, NATO’yu meseleye dahil edebilmek ve Türkiye – Rusya ilişkilerini yakınlaşma zemininden çıkarmak için değerlendirebilmesi de mümkün bulunmaktadır. Ancak aynı ABD’nin, ABD donanması ve hava gücüyle ki buna Fransa da dahil olabilir kısa süre içinde bitecek bir Türkiye- Yunanistan savaşını çıkarmak ve bu süreçte Yunanistan’ı desteklemek suretiyle Türkiye’ye gözdağı vermeyi hedefleyebilmesi de olasılıklar içinde yer almaktadır.  
 
İşte bu askeri ve siyasi gerçeklik karşısında, Sayın Erdoğan yönetiminin aksine, tam teslimiyeti esas alan batı işbirlikçisi, Yunan sevici ve vizyonsuz siyasetçileri desteklemenin nasıl bir sonuç doğuracağını ise düşünmek bile istemiyor, herkesi içinde bulunduğu saplantılı yaklaşımlardan uzaklaşarak Müslüman- Türk milleti’nin ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin açtığı birlik ve mücadele sancağı altında biraraya gelmeye davet ediyorum…
 
1 nci Dünya savaşı sonrasında olduğu gibi son pişmanlık fayda vermeyecektir. 
 
Düşmanlarımız, bize müttefik diye yutturulanlar ve bunu bize yutturanlardır…
 


Gazipaşa Haberler Not:
Eğer sizde mesleki haberinizin yada tarifinizin web sitemizde yayınlanmasını istiyorsanız; "Haberini Yada Tarifini Paylaş" sayfamızdaki kriterlere uygun bir şekilde uygun içeriklerinizi bize gönderebilirsiniz. Gazipaşa Haberleri internet sitesinde yayınlanan yazı, haber, röportaj, fotoğraf, resim, sesli veya görüntülü şair içeriklerle ilgili telif hakları www.gazipasahaberler.com 'a aittir. Bu içeriklerin iktibas hakkı saklıdır. İzinsiz ve "kaynak gösterilse" dahi iktibas olunamaz; hiçbir surette kopyalanamaz ve başka bir yerde yeniden yayıma konulamaz.


  • Facebook'ta paylaş

Bu Habere Yorum Yap

   
 
 

Benzer Haberler