loader

Kaos’un Yeni Aşaması Ve Ankara Barosu…

Av. Sedat ÇETİNKAYA
Yazar:Av. Sedat ÇETİNKAYA
Bu yazı

Kaos’un Yeni Aşaması Ve Ankara Barosu…
 
Kadim Tarihin Bilgeliğine Sahip Kutlu Devletimiz Ve Asil Milletimiz, Haddini Bilmemekte Israr Edenlere Bu Haddi Bildirme Kapasitesine De Yeterliliğine De Sahiptir.
 
İktidara ulaşma gücünü kaybeden CHP zihniyetinin temsilcileri, tıpkı 1980 öncesinde olduğu gibi toplumun sinir uçlarına dokunarak, toplumsal karşıtlık oluşturma ve bu karşıtlıktan da kaos devşirme politikasını, özel bir gündem haline getirdiklerini ortaya koymaya başlamışlardır.
 
CHP’li belediyelerin paralel devlet yapılanmasını anımsatan siyasi yaklaşımları, Tabipler Odası – Mimarlar Odası gibi yapıların faaliyet tarzı, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nın kaos çizgisini teşvik edici mahiyette ortaya koymakta olduğu icraatlar ve en son olarak da Ankara Barosu’nun Diyanet İşleri Başkanı’mız nezdinde ortaya koymuş olduğu tavır ve uygulamalar, CHP zihniyetinin ve arkasındaki küresel güç odaklarının özel bir gündemle hareket ettiği fikrini güçlendirmektedir. Zira bu kadar tesadüfün peş peşe oluşmasının, hayatın doğal akışıyla açıklanabilecek bir durum olarak nitelendirilebilmesi mümkün değildir.
 
Ancak bu yazımda bu tür siyasi meselelere girmeyeceğim. Bu yazımda vurgulamak istediğim nokta ; bir ülkenin hukuk sistemini temsil eden bir yapının, insan doğası dikkate alındığında olmaması gereken cinsel tercihlerin savunuculuğuna soyunarak, ülkenin Diyanet İşleri Başkanı’nın nezdinde İslam dinine yönelik bir saldırganlık içine girerek, adeta dine , müslümanlara ve dolaylı olarak da hükümete ayar vermeye çalışmasıdır...
 
Normal hiçbir toplumda bireyin sadece kendisini ilgilendiren durumlar anlamında bilinçli bir tercih olarak ;
 
Uyuşturucu kullanması, alkol içerek ölmeyi veya intihar etmeyi tercih etmesi, çıplak gezmesi, dışkısını istediği yere yapması, devletin verdiği cezayı yeterli bulmayıp kendi cezalandırma tercihlerini hayata geçirmesi gibi durumlar kabullenilemeyeceği gibi insan formu için olması gereken şeklin dışındaki cinsel tercihlerin savunulup , hukuken korunabilmesi de mümkün olmamalıdır. Bu cinsel tercih kelimesi de , şeytani güçlerin literatüre soktuğu tamamen hatalı bir kelime olup, bu durumun gerçek nitelemesi ; cinsel sapkınlık veya en iyi tabiriyle hastalıktır. 
 
Kimse ben uyuşturucu kullanmayı tercih ediyorum bu benim en doğal hakkımdır diyemiyorsa ;
 
insan medeniyetinin düzeninin, şerefinin, asaletinin ve kimliğinin korunması için kimsenin ben; ibne, gay, lezbiyen, biseksüel ya da transeksüel’im diyerek bu unsurlar açısından hukuki koruma talep etme hakkı da bulunmamalıdır. Bu durum hukuk felsefesine hakim olan en temel yaklaşım biçimi olan doğal hukuk algısına da tamamen uzak bir anlayış biçimine tekabül etmektedir. 
 
Kaos’un Yeni Aşaması Ve Ankara Barosu…Aynı mantıksızlıkla hareket edecek olursak;
içimizden birilerinin, yaşamda doğal seleksiyon diye bir şey vardır ve zayıf olanların yaşama hakkı yoktur, dolayısıyla güçlü olan yaşar, hukuk zayıfları korumak için uydurulmuş bir sistemdir diyerek öldürmeye başlaması da gayet anlaşılabilir ve normal kabul edilmesi gereken bir durum olarak savunulabilir olacaktır. Zira onun tercihi de bu durumda öldürmek şeklinde tezahür etmektedir.
 
Ancak birileri için meselenin ;
Hak , hukuk, özgürlük, demokrasi falan olmadığı da tartışma götürmez bir netlik dahilinde ortadadır. Onların meselesi, içlerinde biriktirdikleri kinden beslenen bir enerjiyle, İslam dinine, Müslümanlara ve onların temsilcisi olarak gördükleri hükümete saldırmaktır.
 
Adeta “Gökten indiği sanılan kitapların doğmaları” söyleminin günümüz versiyonu dillendirilmekte, Türk toplumunun ahlaki yapısı erozyona uğratılmaya çalışılmakta, ahlaki yapının korunması noktasında faaliyet gösteren kişiler baskı altına alınıp hizaya çekilmeye çalışılırken, toplumun hassasiyetleri en üst düzeye çıkarılmaya, intikam ve tepki hisleri uyandırılmaya ve yönlendirilmeye çalışılmaktadır.
 
Şimdi bu noktada birisinin Şeytanın avukatlığını yaptığını varsaydığımızda;
 
Bu işin arkasından dini hassasiyeti yüksek bir kişi kullanılarak örneğin İmamoğlu’na yapılacak bir silahlı saldırı durumunda veya ilk LGBT yürüyüşünün provoke edilmesi ve ciddi neticeleri olan olayların yaşanması durumunda, toplumun kaosa sürüklenmeyeceğini söyleyecek olan kimse var mıdır ? Bu soruya kolay kolay kimsenin evet diyebileceğini düşünmediğimi şimdiden ve önemle ifade etmek isterim.
 
İşte toplumsal düzenin mihenk taşlarını kolayca ayak altına alan sorumsuz kişilerin neden olabileceği bir sorunun boyutunu ve bu sorundan kaynaklanacak vahim gelişmelerin nerede durdurulabileceğini söyleyebilmenin mümkün olmadığını da belirtmek isterim. İnsanların en temel ve en önemli hassasiyeti, inanç hassasiyetidir ve hiç kimse kişileri Allah ile kendisi arasında tercihe zorladığında, kendisinin kazanacağını düşünme gafletine düşmemelidir.
 
Türkiye Cumhuriyeti Devleti Başkanı Sayın Erdoğan’ın söylediği gibi herkes, kendi işini yapmalı ve haddini bilmelidir…
 
Aksini düşünmek bile istemediğimi belirtirken, Sayın Ali Erbaş’a hiçbir zaman yalnız olmadığını, büyük bir ümmetin yanında olduğunu da belirtmek isterim…





Gazipaşa Haberler Not:
Eğer sizde mesleki haberinizin yada tarifinizin web sitemizde yayınlanmasını istiyorsanız; "Haberini Yada Tarifini Paylaş" sayfamızdaki kriterlere uygun bir şekilde uygun içeriklerinizi bize gönderebilirsiniz. Gazipaşa Haberleri internet sitesinde yayınlanan yazı, haber, röportaj, fotoğraf, resim, sesli veya görüntülü şair içeriklerle ilgili telif hakları www.gazipasahaberler.com 'a aittir. Bu içeriklerin iktibas hakkı saklıdır. İzinsiz ve "kaynak gösterilse" dahi iktibas olunamaz; hiçbir surette kopyalanamaz ve başka bir yerde yeniden yayıma konulamaz.