Fırsat Kollayan Gizli Bir Hazırlık Ve Yansımaları…
Deniz Baykal’a düzenlenen itibar suikastinden kısa bir süre önce medya yoluyla parlatılmaya başlanan Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP’nin başına geçirilip, hiçbir zaman teslimiyetçi bir politika izlememiş olan ve inatçı bir karaktere sahip olduğu bilinen Deniz Baykal’ın adeta suskunluğa itilmesinden sonra Türkiye’de yaşanan olaylar ve bu olayların oluşumunda rol alanların kimliği, ülkemizin akıl-idrak ve feraset sahibi bireyleri nezdinde izahtan varestedir.
Bu süreçte CHP kadrolarındaki trajik değişim bir tarafa, CHP nezdinde ön plana çıkan kişileri şöyle bir incelediğimizde;
Ajanların, FETÖ mensuplarının, Pkk destekçilerinin, örgüt militanlarının cenazelerine katılıp ağlayacak kadar terörist sevicilerin, İran yanlılarının, Esed destekçilerinin, Gezi sempatizanlarının, MİT düşmanlarının, din karşıtlarının, ezandan rahatsız olup iğrenenlerin, teröristlere selam gönderenlerin, Siha düşmanlığı yapanların, IMF sevicilerin, FETÖ ağzıyla siyaset yapanların, Bank Asya ve Zaman gazetesi destekçilerinin, devlete seri katil diyenlerin, valiye it diye hitap edenlerin, düzmece haber yaptırıp bunun üzerinden siyaset yapmaya çalışanların, hükümeti kaos ile tehdit edenlerin ve her fırsatı Sayın Erdoğan’ı düşürmek için kullanma siyasetini benimseyenlerin vb. Cumhuriyet Halk Partisi’ni adeta işgal ettiğini tespit edebiliriz.
Diğer bir husus aynı uygulamanın geçmişte Milliyetçi Hareket Partisi’ne de yapılmak istenmesi gerçeğidir. Sayın Bahçeli’nin dirayetli duruşu bu oyunu bozmuş, ülkücü hareketin geçmişi ve temsil ettiği değerlerle uyum sağlayamamış kişiler, oluşturulan algıdan doğan rüzgarla birlikte savrularak, kuruluş felsefelerinin ve Sayın Bahçeli’ye yöneltmiş oldukları eleştirilerin tam tersine bir siyasi pozisyon alarak, Kemal Kılıçdaroğlu ile birlikte aynı yalaktan su içmeye başlamışlardır.
Benzer bir durum, rahmetli Erbakan’ın kemiklerine siyaseten sülfirik asit döken Saadet Partisi ile ideoloji, mefkure ve vizyon yoksunu ve ilk seçimlerin sonrasında hak ettikleri çöplükte yerlerini alacak olan malum siyasi partilerin kuruluşları noktasında da açıkça görülmektedir.
İşte Tam Da Bu Noktada, Bu Oluşumların Ve Ortaya Çıkan Figürlerin Hiçbirinin, Bir İç Siyasi Dinamiğin Ürünü Olmadığını Önemle Ve Özellikle Belirtmek Ve İlgili Herkesin Dikkatine Sunmak İsterim…
Covid-19 salgını çerçevesinde İstanbul Büyükşehir Belediyesi nezdinde yaşanan olayları ve son olarak 23 Nisan nedeniyle, çocuklar için dağıtılan kolilerdeki kitapçıkta;
Aleviliğin bir din olarak algılatılmasını hedefleyen, Allah isminin bir Haham’ın sandalyesinin altında
gizli bir imaj olarak sergilenerek aşağılanmaya çalışıldığı, Abdullah Öcalan- Abdullah Gül ve Meral Akşener izlenimi oluşturacak yüzlerin “Başkan Şaşırma Sabrımızı Taşırma” yazılı dövizin arkasında ve gençlerle birlikte yürüyüş yaparken resmedilip, gençlerin ayaklanmaya davet edildiği çizimlere yer verilmiş olduğu görülmektedir.
Parantez içinde belirtmek isterim ki Aleviliği İslamiyet dışına çıkararak, bir Anadolu dini olarak lanse etmeye çalışanlar;
komünist- sosyalist- zerdüşist- siyonist ideolojilerin etkisinde bulunan, ırksal mensubiyeti de Türk olmayan kişi ve grupların ta kendileridir. Hedef, ülkemiz nezdinde bitmekte olan Pkk’nın yerini alacak silahlı – asimetrik mücadeleyi esas alan ve geniş bir şehir yapılanması bulunan bir örgütün altyapısını hazırlamaktır. Allah’ın ismini alçaltma cüretinde bulunarak kendilerine güç devşirmeye çalışanlar ise kendileriyle büyük bir hesaplaşma yaşayacağımız adi varlıklar sürüsüdür ki bu sürüye bu imkanı veren dindar görünümlü sünepelerin, ortaya çıkan sonuçtan birebir sorumlu olduklarını da belirtmeden geçemeyeceğim.
Bu arada malum TV’lerin kaşarlı kompradörleri tarafından;
Hdp’nin, Pkk’nın silahlı mücadelesine bağlı olarak edinmiş olduğu sözde gücün övülmesi suretiyle, CHP’nin de benzer bir güç devşirmesi gerektiği yönünde gündeme getirilen üstü kapalı söylemlerin, vatana ve millete ihanet noktasında şekillenen alçaklığın somut bir görünümü olduğunu belirtirken, bu hususu gereği için ilgililerin de dikkatine sunmak isterim…
Yine bu noktada İyi parti lideri Meral Akşener’in başına gökten bir taş düşmüşcesine, HDP’nin Pkk’nın uzantısı olduğuna yönelik taktik söylemi de siyaseten dikkat çekmiş bulunmaktadır. Buradan kendisine, fırtınadan kaçmak, Cumhur İttifakını gaflete düşürmek için sergilemiş olduğu bu tavra asla inanmayacağımızı belirtirken, samimi ise zillet ittifakına şimdi rest çekmesini ve 2023 yılında zımni bir şekilde de olsa zillet ittifakı ile birlikte yer almayacağını deklare etmesini ve bu ittifaka muhalif bir siyaset içine girmesini talep ediyor ve Hodri Meydan Diyorum…Asla Yapamayacağını Da Şimdiden Belirtirken İyi Parti Nezdinde Ülkesine Gelecek Arayanlara Da Günaydın Diyorum…
İşte Yine Belirtmek İsterim Ki Bu Gelişmeler De Asla Bir İç Siyasi Dinamiğin Ürünü Değildir. Bütün Bunlar, Birbiriyle Bağlantılı Bir Hazırlığın Ürünleri Ve Bu Hazırlığın Su Yüzüne Çıkan Bölümleridir…
Her daim uyanık kalmak, Allah c.c. hazretlerine ve vatanımıza olan en kıymetli borcumuzdur...