loader

Dünyanın Yeni Bir Düzende Şekillenme İhtimali...

Av. Sedat ÇETİNKAYA
Yazar:Av. Sedat ÇETİNKAYA
Bu yazı

Dünya’nın, Büyük Bir Savaşa Girmeden Yeni Bir Düzende Şekillenme İhtimali…
 
Dünya üzerinde hepsi tanınmamış olsa da varlığını ilan etmiş 236 ülke bulunmaktadır. Bu ülkelere elekten geçirilmiş bir değerlendirme ile baktığımızda ;
 
ABD, İngiltere, Rusya, Almanya, Çin, Fransa, Japonya, Hindistan ve Türkiye bölgesel ve küresel hakimiyet iddiası taşıyabilecek ülkeler olarak ön plana çıkmaktadır. Bu ülkelerin ise hakimiyet iddialarını destekleyen ve sınırlandıran yönleri bulunduğu gibi , çıkar ilişkisi doğrultusunda gerçekleştirecekleri ittifaklarla kendilerine yer edinebilme ve ufuk açabilme olanakları da bulunmaktadır.
 
Geride bıraktığımız 100 yıl boyunca ; askeri kapasitesi, oluşturmuş olduğu NATO ittifakı çerçevesinde tesis ettiği ve genişlettiği hakimiyeti, küresel sermayeye sahip olan güçlere ev sahipliği yapıyor olması , küresel rezerv para olan Dolar’a sahip oluşu, enerji ve ticaret yollarını kontrol ediyor olması ve ismi "Dünya" ile başlayan tüm kurumların gayrıresmi sahibi olması gibi nedenlerle Amerika Birleşik Devletleri, dünyanın gerçek anlamda hakimi konumunda bulunmaktaydı.
 
Rusya ise ABD’nin bu hakimiyeti kurmasına olanak sağlayan görünürde bir düşman ancak belirli sınırlar dahilinde anlaşılmış gizli bir müttefikti. Elbette bu durumun Rusya’ya sağlamış olduğu bir gücün ve bu güce bağlı olarak oluşan hakimiyet alanlarının olduğunu da gözden kaçırmamak gerekir.
 
Ancak Rusya’nın dağılma sürecine girmesi ve Çin’in de belirli ölçüler ve kurallar dahilinde dış dünyaya açılmaya karar vermesi ve ABD üzerinde yerleşik küresel güçlerin bir bölümünün, alternatifler üzerine yatırım yaparak bir süre sonra ABD devlet yapılanması ve bu yapılanmaya destek veren güçlerle çatışma içine girmesi, dünya üzerindeki kırılmanın ana eksenini oluşturmuş bulunmaktadır.
 
Diğer taraftan, bu kırılma üzerinden oluşturulan İpek yolu projesi ve bu projeye bağlı olarak ABD’nin egemenliğini sarsacak şekilde geliştirilmesi öngörülen yeni dünya düzeni, ilişkilerin daha da gerilmesine ve karşılıklı düşmanlıkların ilan edilmesine neden olmuş bulunmaktadır.
 
ABD kendi çevresindeki ülkeleri, safını belirlemeye davet etmiş ancak birçoğundan beklediği ilgiyi ve karşılığı bulamamıştır.
 

Dünyanın Yeni Bir Düzende Şekillenme İhtimali...

Bu bağlamda İngiltere ikili oynarken, ABD işgali altındaki Almanya çıkarları doğrultusunda olabildiğince ihtiyatlı hareket etmeyi seçmiş, Japonya Çin düşmanlığı ile ABD’den intikam alma arasında nötr durumda kalmış, Fransa Rothschild ailesinin ülke üzerindeki etkisi nedeniyle gitgeller arasında kendisine tam bir yer belirleyememiş, Rusya Çin hakimiyetini kabullenmek ile ABD ve kendisinin kurduğu düzen arasında zamana yayılan bir politikaya sığınmış, Hindistan ise Pakistan ve Çin karşıtlığının kendisini ABD’ye yaklaştıran pozisyonu ile İpek yolu projesinin ve Shangay işbirliği örgütü üyeliğinin kendisine sağladığı avantajların çekim alanı içinde politika belirlemeye çalışır bir konumda kalmıştır.
 
Bu arada ABD ise agresif bir politika tarzı benimseyerek ; Çin’in enerji tedariği sürecini baltalayacak, Avrupa Birliği ülkelerini kendisine tabi olmaya zorlayacak, Rusya ile imzalanan çeşitli anlaşmalardan çekilme, düşmanlık olarak addedilebilecek füze ve askeri birlik kaydırmaları, tatbikatlar ve ambargolar gibi karşıtlığı körükleyen uygulamalar ile NATO ittifakına bağlı olma sürecini güçlendirecek , ABD ile ticareti değerli kılacak, küresel yatırma yönelmiş ABD vatandaşlarını ülke içinde üretime yönlendirecek, küresel sahaya yayılmış bulunan Doları ABD’ye toplayacak ve kısaca küresel hakimiyetini güçlendirecek bir stratejiye doğru yönelmiştir.
 
Bu arada 20.yüzyıl boyunca önemsiz, sıradan, rahatlıkla kontrol edilebilir ve emir eri konumunda bulunan bir ülke olan Türkiye, tarifi imkansız bir şekilde ortaya çıkmış ve bununla da kalmayarak tüm küresel dengelerin odağına demir bir yumruk, keskin ve ihtişamlı elmas bir parça olarak oturmuştur.
 
Bu öyle güçlü ve değerli bir ortaya çıkıştır ki Türkiye olmadan hiçbir uzun vadeli denklem kurulamayacağı gibi kurulan hiçbir denklemin huzurlu bir şekilde çalışabilmesi de mümkün değildir. Ayrıca bu noktada ortaya çıkan diğer bir sorun ise Türkiye’nin tüm bu güç dengelerinin arasından sıyrılarak, kendi güç dengesini dayatma ihtimalinin bulunmasıdır ki bu durumun tüm küresel güçleri alttan alta korkutmakta olduğunu da görmek gerekmektedir.
 
Bu bağlamda Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ve hükümetinin varlığına, iç huzurumuzun ve düzenimizin sekteye uğramasına , ekonomik açıdan gerilememize, büyük bir güç olarak ortaya çıkmamızın engellenmesine, ülkemize yönelik olarak uygulamaya konulan gizli ve açık ambargoların varlık kazanmasına neden olan tüm faaliyetlerin dayanağının bu gizli korku olduğunu ve bu faaliyetleri yürütenlerin Türkiye’nin yükselmesinden rahatsızlık duyan küresel güçler ile onların yerli işbirlikçileri ve başka bir tanımlamaya gerek olmaksızın net bir ifade ile vatan hainleri olduğunu da önemle belirtmek isterim.
 
Bir süre sonra tek başına dünyanın ilk dört ( ABD- Çin- Rusya – Türkiye ) askeri gücünden biri ve ilk beş ( Çin- ABD- Japonya-Türkiye- Almanya) ekonomisinden biri haline gelecek olan Türkiye’nin, gerek genetik köklerini paylaştığı kardeşleri ve gerekse dini , tarihi ve kültürel yakınlığı bulunan coğrafyalarla geniş çaplı bir perspektif dahilinde oluşturacağı ilişkiler ve ittifaklar ile içinde bulunduğumuz an itibariyle tahmin bile edilemeyen bir küresel güce evrileceği, gören gözler nezdinde tartışmasız bir gerçekliği ifade etmektedir.
 
Bu siyasi altyapı dahilinde daha fazla ayrıntıya inmeden genel bir değerlendirme ile yetindiğimde ;
dünyadaki küresel para baronları dahil olmak üzere şimdilik birbirini tehdit ediyor olsalar da hiçbir devletin diğeri ile gerçek anlamda savaşmayı göze alamayacağını, bir birlik de oluşturamayacaklarını ancak tüm gözlerin Türkiye’nin bulunduğu coğrafyaya yöneleceğini ve Türkiye’nin gelişmesini engelleme çabasının birçok küresel gücün en önemli hedefi haline geleceğini belirtmek isterim.
 
Bu hususa ilişkin gelişmelerin dinamiğini teşkil edecek olan husus ise ;
Türkiye’nin bölge hakimiyetini sağlamasını müteakip ortaya koyacağı sert politika ve figüranların sahadan çekilmesini sağlamasıyla aracısız olarak gelişecek Türkiye- İsrail karşıtlığı olacaktır. Elbette bu karşıtlık, bazı küresel güçler tarafından kendi toprakları dışında varlık gösterebileceği ve Türkiye’nin yükselişini sınırlamayı hedefleyebilecekleri bir fırsat gibi görülecektir. Geçmişte hep yedi düvelle mücadele eden Türk Milleti’nin, 8 düvelle savaşması da çok fazla bir değişime neden olmayacak ve Allah’ın yeryüzündeki aslanı hükmündeki Müslüman- Türk milleti ; kadim düşmanlarını, savaş tarihinin barut ve kan kokan sayfaları içine gömerek gerçek liderin kim olduğunu tüm insanlığa bir kez daha gösterecektir.
 
BÖYLECE ;
Doğu ve Batı hakimiyetimizi simgeleyen çift başlı kartalımız, Türk’ün mavi güneşi Tarık’ın ışığı altında yükselecek ve kıyamet gününe değin ihtişamla dalgalanacaktır
 





Gazipaşa Haberler Not:
Eğer sizde mesleki haberinizin yada tarifinizin web sitemizde yayınlanmasını istiyorsanız; "Haberini Yada Tarifini Paylaş" sayfamızdaki kriterlere uygun bir şekilde uygun içeriklerinizi bize gönderebilirsiniz. Gazipaşa Haberleri internet sitesinde yayınlanan yazı, haber, röportaj, fotoğraf, resim, sesli veya görüntülü şair içeriklerle ilgili telif hakları www.gazipasahaberler.com 'a aittir. Bu içeriklerin iktibas hakkı saklıdır. İzinsiz ve "kaynak gösterilse" dahi iktibas olunamaz; hiçbir surette kopyalanamaz ve başka bir yerde yeniden yayıma konulamaz.