İsrail, Amerika Birleşik Devletleri ve bazı Avrupa ülkeleri tarafından, Irak topraklarını kullanmak suretiyle Türkiye’ye yönelik saldırılar yapmak üzere teşkilatlandırılan, korunan ve desteklenen PKK, Irak topraklarında ciddi güç kaybetmiş ve kendisini Suriye ile ilişkilendirecek biçimde güneybatı istikametine doğru çekilmek zorunda kalmıştır.
Pkk’nın yıllarca yerleşmiş olduğu bölgelerdeki gücünü kaybederek geri çekilmek zorunda kalması, örgütün dağıldığını ve silinmek üzere olduğunu gösteren en büyük delil olarak da karşımızda durmaktadır. Ancak bu durum sindirilememiş olduğundan, Pkk ile Irak Kürt Bölgesel yönetimi arasında devam eden ve çatışmalara sebebiyet veren bir gerilim de gözlenmektedir.
Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’ne karşı önemli karşıtlıklara sahip olan Irak yönetimi de PKK ile Irak Kürt Bölgesel Yönetimi arasında devam eden bu gerilimden ziyadesiyle memnundur. Bu durumdan memnun olan diğer bir devlet de kendisini göstermeden sinsice planlar yapan İran’dır.
Irak yönetimi, PKK’nın Sincar’dan çıkarılmasını sağlamadığı gibi Pkk militanlarını, İran güdümündeki Şii milislerden kurulu Haşdi Şabi bünyesinde koruma altına da almış bulunmaktadır.
Kısaca PKK militanları, Irak yönetiminin paralı askeri konumuna getirilmiş bulunmaktadır.
Irak yönetiminin, Irak’ı işgal etmiş olan Amerika Birleşik Devletleri güdümündeki bir devlet olduğu ve ABD tarafından da İran nüfuzuna terk edildiği düşünülürse, bu devletin ; yine ABD’nin kurduğu ve beslediği ve İran tarafından desteklenen PKK’ya yönelik olarak etkili bir tavır içine girmesinin, PKK’nın tasfiyesi istenmediği sürece mümkün olmadığını da görmek gerekmektedir.
Net ve açık olarak belirtmek gerekirse, Pkk’ya karşı tavır aldığını söyleyen Irak yönetimi de İran da yalan söylemekte ve Türkiye’yi aldatmaya matuf çalışmalar içine girmektedir.
Bu bağlamda Irak yönetiminin PKK’nın Sincar’dan tasfiyesi edildiği söylemini içeren tutumu kesinlikle bir aldatmaca olduğu gibi Irak Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin’in ve Başbakan Mustafa Kazımi’nin Türkiye’ye yönelik ziyaretleri de bir göz boyama ve Türkiye’nin muhtemel faaliyetlerine karşı bir ön alma çabasından ibarettir.
Ayrıca Pkk ile Irak Kürt Bölgesel yönetimi ya da diğer bir deyişle Kürdistan Demokrat Partisi ( KDP ) arasındaki bu gerilimin, ABD kontrolündeki Pyd//Ypg//Sdg yapılanması tarafından kontrol edilen bölgede de etkisini göstermeye başladığı iddia edilmektedir. Zira KDP’den yana tavır koyan Suriye Kürt Ulusal Meclisi’nin ( ENKS ) ofislerinin, PKK’dan yana tavır koyan PYD//YPG//SDG yapılanması tarafından saldırıya muhatap olduğu ve ENKS ile birlik oluşturmak için yapılan görüşmelerin de sekteye uğradığı izlenimi ortaya çıkmış bulunmaktadır.
Burada sorulması gereken soru ; "bu yaşananlar gerçek midir yoksa bir tiyatronun oynanmasından ibaret midir ? " şeklinde olmalıdır. Şahsen ben, IKBY yönetimi ve ENKS ile Pkk//Pyd//Ypg//Sdg yapılanması arasında gerçek bir çatışmanın ve gerilimin olduğunu düşünmüyorum. Ortaya konan gösteriler, CIA ve Mossad ajanları güdümünde oynanan bir oyundan ve sahtekarlıktan başka bir şey değildir. İran da bu oyunda iyi figüranlık yapmaktadır.
Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nin, DEAŞ ile mücadele Komisyonu’na çağrıda bulunması da Irak hükümeti ile PKK konusunda işbirliği çabaları sergilemesi de Türkiye’yi bir operasyona başvurmaması noktasında oyalama ve zaman kazanma taktiğinden başka bir şey değildir.
Bu arada Türkiye’nin Irak Kürt Bölgesel Yönetimi ( IKBY) ile birlikte yapabileceği bazı şeylerin olduğunu söyleyebilmek de olanaklı değildir.
IKBY’nin yakın geçmişte, İsrail yönlendirmesinde sergilediği tam bağımsızlığa ve toprak genişletmeye yönelik tavrının, bu kadar kısa sürede ortadan kalktığını söylemek mümkün olmadığı gibi o gün yaşananların, Türkiye’nin tavrını tespit için yapılan bir test olduğunu ve Irak hükümeti kullanılarak bu tavrın şekillenmesinin engellendiğini düşündüren izlenimlerin olduğunu da önemle belirtmek isterim.
Zira Pkk’dan ya da Irak hükümetinden rahatsız olan IKBY’nin, kontrol ettiği toprakların yarısını fiilen egemenliği altına almış ve sabit askeri üstlerle bölgeye yerleşmiş Türkiye’den rahatsız olmaması aklen kabul edilebilir değildir...
Kanaatimce tüm bölgesel aktörler, Yeni ABD yönetiminin bölgede atacağı adımları beklemekte ve çok yönlü oynayarak gerçek rengini belli etmemeye, kıvırmak ve gerektiğinde U dönüşü yapmak için kendine alan açmaya çalışmaktadır.
Unutulmamalıdır ki çakalların dansı, KURT MEYDANA ÇIKANA KADARDIR. ELBET BİZİM DE DOĞUNUN VE BATININ HÜKÜMDARI "KUT" SAHİBİ ATALARIMIZDAN VE TARİHİN DERİNLİKLERİNDEN SÜZÜLÜP GELEN BİR BOZKURT PLANIMIZ VARDIR...
AYRICA BİZ SİSLİ HAVAYI DA ÇOK SEVERİZ...
MİSAK-I MİLLİ YANİ MİLLİ YEMİN İLE BELİRLENEN SINIRLARIMIZ DA ORTADADIR…
EMPERYALİSTLERİN KALEMİNDEN TÜREYEN IRAK VE SURİYE GİBİ DEVLETLERİN, TOPRAK BÜTÜNLÜĞÜNE SAYGI DUYMA SAFSATASI SÖYLEMLERİNE DE KARNIMIZ TOKDUR…
KADİM KÜRESEL DÜŞMANLARIMIZ, İÇİMİZDEKİ İTTİHATÇI ARTIKLARI, MANDACILAR VE İŞBİRLİKÇİLER İSTEMESE VE HER FIRSATTA YALANDAN MANDA DERİSİ GİBİ OLMUŞ YÜZLERİYLE VE UTANMA DUYGUSUNDAN YOKSUN SÖYLEMLERİYLE KARŞIMIZA ÇIKIP FİTNE ÜRETMEYE DEVAM ETSELER DE BÜYÜK TÜRKİYE HEDEFİNE ULAŞMAYI BAŞARACAĞIZ…