Abd Karadeniz’de Fitne, Meral Ablaları İse Seçim Peşinde ?
Amerika Birleşik Devletleri’nin güdümlü füze destroyeri USS Donald Cook 25 Ocak 2021 tarihi itibariyle Karadeniz’deki kışkırtma ve tahrik görevine başlamış bulunmaktadır. Ancak herkes ve özellikle fitne medyası köpürte köpürte Rusya’nın bu duruma karşı aldığı önlemlerden bahsediyor olsa da analiz edilmesi gereken ve sorgulanması gereken husus, ABD’nin bu girişiminin nedeni olmalıdır...
Amerika Birleşik devletlerinin, ortada hiçbir anlamlı neden olmamasına ve ülkesi nezdinde çözmesi gereken birçok önemli sorun bulunmasına rağmen, Karadeniz’e bir güdümlü füze destroyeri göndermesinin nedenini, Türkiye ile Rusya ilişkilerini bozmaya matuf bir girişimde bulunmak olarak ifade edebilmek mümkündür.
Bu girişim neticesinde Amerika Birleşik Devletleri, NATO ülkelerinin savaş gemilerinin Karadeniz’de bulunmasını Türkiye’nin de desteklediği izlenimini vererek, Rusya’nın Türkiye’yi karşı cephede tanımlamasını sağlamak istemektedir. Bu hedeflemenin gerçek amacı ise Türkiye ile Rusya arasında açık veya zımni bir ittifakın doğmasını engellemek ve ayrıca Libya ve Suriye gibi ülkelerde Türkiye- Rusya yakınlaşmasını ortadan kaldırarak ABD etkinliğini tesis etmenin önünü açmaktır.
Bu uygulama ise Türkiye ve Rusya’yı ayrı ayrı alt etmenin daha kolay olduğu stratejisine dayandığı gibi Türkiye ve/veya Rusya ile yakın ilişki kurmak isteyen Avrupa ülkelerine göz dağı vererek hizaya sokma amacına da hizmet etmektedir. Birbirini gölgeleyen ve üst üste binen bu taktik yaklaşımlarla ulaşılmak istenen gerçek hedef ise İPEK YOLU HAKİMİYETİNİ, HERHANGİ BİR ÜLKENİN BASKISINI VE BOZUCU YÖNDE GELİŞEN BİR STRATEJİSİNİ HİSSETMEDEN, PROJE SAHİPLERİ LEHİNE TESİS EDEBİLMEKTİR.
Ancak belirtmek isterim ki ABD’nin bu tuzağına ne Rusya ne de Türkiye düşmeyecektir. ABD, gerilim oluşturarak Türkiye’yi tarafını seçmeye zorlamak isterken, kendisine de biat ettirmeye çalışmaktadır.
Aslında bu noktada Rusya’nın Türkiye ile danışıklı dövüş içerecek şekilde göstermelik bir sertliğe bürünerek, Montrö Boğazlar Sözleşmesi’ni tartışmaya açması ve bu tartışma sonucunda Karadeniz’e kıyısı olmayan ülkelerin savaş gemilerinin bu denize girmesinin yasaklanması cihetinde bir gelişimin, Türkiye’nin aktif desteği ve Ukrayna’nın da ikna edilmek suretiyle sağlanması güzel bir karşılık olurdu.
Aksi takdirde I.Dünya savaşında Almanların Goben ( Midilli ) ve Bersleau ( Yavuz ) isimli gemilerinin, Rus gemilerine ve Sivastapol’a saldırarak Devlet-i Aliyye’nin savaşa girmesine sebebiyet vermesi gibi bir durumun benzerini yaşayabilmek hiç de imkansız değildir.
Bu arada kendisine Cumhuriyet tarihinde ilk kez bir vizyon, bir duruş ve küresel bir hedef koyan Türkiye Cumhuriyeti Devleti, tüm küresel güç merkezlerine karşı Afrika’dan Kafkasya’ya değin mücadele verirken, kendisini ülkücü zanneden Meral Hanım ;
Demirtaş sempatizanı, Hdp destekçisi İyi bir kafayla olsa gerek analiz yaparak, nasıl uydurduğu belli olmayan bir tarih olan 21 Haziran 2021 günü erken seçim olması gerekir şeklinde bir söylem ortaya koymaktadır. Bir partinin başkanın, meramını ben seçim istiyorum diye ortaya koyabilmesi mümkündür ancak “Gördüğüm kadarıyla 2021 Haziran gibi seçim olabilir.
Erdoğan kışı sevmez. Haziranda seçim bekliyorum, olması da gerekir.” şeklindeki bir söylemin ; küresel destekçilerine ve içimizdeki işbirlikçi güruha biz Haziran için uygunuz siz de siyasetinizi ona göre geliştirin , Haziran’da yapılacak bir seçim için en geç Nisan ayı gibi sonuç almamız gerekmektedir demek olduğu, karanlığı delen gözlerimizden ve fısıltıları duyan kulaklarımızdan kaçmamaktadır.
Hızla eriyen ve güç kaybetmeye başlamış olan Zillet İttifakı, ancak bir seçim söylemiyle ve uluslararası baskılardan yararlanılarak toparlanmak ve ayakta tutulmak istenilmektedir.
Yurtta Sulh ile Başkan olamadınız mı Meral Hanım ? O zaman sür eşeğini Demirtaş’a özgürlük türküsü ittifakına da boyunu görelim…
YIKILASIN, YOK OLASIN ZİLLET İTTİFAKI , ENKAZINI GÖRELİM… SANA İTTİFAK DİYENİN, MİLLİ DİYENİN YÜZÜNE TÜKÜRELİM…