Müslüman Ülkeleri Ne Zaman Uyanacak?
Aşağıdaki fotoğraflara iyi bakın, bunlar, bir halkın çaresizliğini gösteren acı örnekler.
Afganistan'da Taliban'ın ülkeyi ele geçirmesinden sonra on binlerce kişi Kabil Havalimanı'na akın etti. Hepsinin tek amacı var, bir uçağa binip ülkeden kaçabilmek.
Dünyada hangi bölgelerde sorun yaşanıyor, nerede kaos var bir bakın. Nerede demokrasi, insan hakları sorunu var, bir bakın. Nerede kan, gözyaşı hiç eksik olmuyor, bir bakın. Göreceğiniz şey tablo şu; Müslüman coğrafyası inim inim inliyor.
Evet, tüm Müslüman ülkelerde hep bir huzursuzluk, mutsuzluk, geleceğe dair bir güvensizlik hakim. Petrol zengini Körfez ülkeleri hariç Müslüman ülkelerin birçoğunda ya ağır bir ekonomik buhran, ya bir iş karışıklık ya da savaş var.
Irak, Suriye, Libya, Yemen, Tunus, Mısır, Afganistan, Somali, Sudan'da milyonlarca Müslüman perişan halde.
Ya mezhep savaşları var, ya da kardeş kardeşi öldürüyor. Tamam bu ülkeleri ABD ve batı dünyası karıştırdı, dışarıdan müdahaleyle bu hale geldiler. Ancak bu müdahalelere zemin hazırlayanlar bu ülkelerin başındaki yöneticilerdi. Ülkeleri işgale uğrarken halkları buna sessiz kaldı, hatta bazıları destekledi.
Bütün bunlara rağmen ne zaman bir sorun yaşansa bu ülkelerdeki insanlar hep ötekileştirdikleri, eleştirdikleri Batı'ya, Avrupa'ya ve ABD'ye kaçmaya çalışıyor. Neden? Çünkü bu ülkelerde kendi ülkelerinde bulamadıkları demokrasi var, insan haklarına saygı var, huzur var, iş, aş var.
Müslüman dünyası artık sorunlarının çözümünde başka ülkelerden medet ummamalıdır. Kendi sorunlarını kendileri çözmelidir, bunun da ilk şartı, baskıya boyun eğmemek, hakkını aramak, sorgulamak, birlik olmaktan, liyakatli, dürüst, çalmayan, hak eden kişilere oy vermekten geçiyor.