loader

Allah, Gerçekten Vardır ...

Av. Sedat ÇETİNKAYA
Yazar:Av. Sedat ÇETİNKAYA
Bu yazı

Allah, Gerçekten Vardır ...
 
İçinde bulunduğumuz ve bizlere pek büyük gelen hatta çoğumuzun kavramakta bile zorlandığı bu devasa evrenin, onun sadece OL emrine istinaden tüm detayları ve kuralları ile varlık kazanmış bir yapı olduğunu düşündüğümüzde, mutlak kudrete sahip olan yüce bir varlıkla karşı karşıya olduğumuzun farkına varmamız gerekmektedir.
 
O yüce varlık için ise madde ile temsil edilen şeylerin değil, MANA İLE ÖLÇÜLEN ŞEYLERİN bir değeri bulunmaktadır. Allah c.c. hazretlerinin insanı yaratmasındaki SIR ; insanda tezahür eden his, fiil ve düşüncelerin, Rabbimiz tarafından görülmek istenmesidir.
 
Rabbimizin bizden beklediği ; BİLİNME ve KULLUK BİLİNCİYLE KENDİSİNE İTAAT EDİLME ARZUSU ise, yaratılışımızdan sonra şekillenen ve kamil insana ulaşma yolunda bir tekamülü de içeren imtihan sürecimizle ilgili bir durumdur ve bu durum, meselenin bizi ilgilendiren bölümüne taalluk etmektedir.
 
Büyük resmi okumaktan önemli ölçüde uzak kalan insanoğlu, düştüğü en büyük yanılgılardan biri olan “KISIR ALANLARA HAPSOLMA YAKLAŞIMI” nedeniyle ; 
 
evreni ve kendisini yaratan, tüm eksikliklerden münezzeh olan, herşeyi bilen ve hakimiyeti herşeyi kapsayan sonsuz kudret sahibi Rabbinin, insanlığa son bir uyarı olarak göndermiş olduğu 
 
İSLAM DİNİ DIŞINDAKİ İNANÇLARIN PEŞİNDE KOŞMAKTA ; 
 
tarihin derinliklerinde kalmış, hükümleri yenilenmiş dinlerin mensubu olmayı, bir GELENEKSELCİLİK dahilinde sürdürme yanlışından kendini kurtaramamaktadır. Çünkü bu kişiler, SORGULAMAYI ve OBJEKTİF KRİTERLER DAHİLİNDE DÜŞÜNMEYİ unutmuşlar, bir nedenle kendilerini belirli düşünce ve yaşam kalıpların içine hapsetmişlerdir.
 
Aynı durum, gelenekselci bir yaklaşımla İslam dinine mensup olma açısından da geçerliliğini korumaktadır. İslam dinine inandığını ifade eden insanların çok büyük bölümü de inandığı diniyle ilgili olarak hiçbir bilgiye sahip olmadığı gibi inanç esaslarını kavramaktan da uzak bulunmaktadır. 
 
Bu durum, bu hal üzere yaşamlarını sürdüren kişileri, İslam dinini yüksek bir bilinç ile yaşamaktan uzaklaştırmakta ve dünya yaşamına birlik ruhu üzerinden bakmalarını da engellemektedir. İŞTE BU NİTELİKSİZLİK , sadece örnek olarak verecek olursak ; 
 
• Yaklaşmakta olan yılbaşı gecesini kutlama zihniyetinin rahatlıkla ve çeşitli gerekçelerle kabullenilmesine sebebiyet verebilmekte,
 
• Noel baba kıyafetleriyle yapılan kutlamalara, gösterilere ya da propagandalara alkış tutulmasını olağan kılabilmekte, 
 
• Evinin ortasında ya da çeşitli meydanlarda çam ağacı süslenmesi suretiyle Hristiyanlar gibi kutlama yapılmasını mümkün kılabilmekte,
 
• İçki içme, uyuşturucu kullanma, zina , sapkınlık, çıplaklık, ahlaksızlık gibi faaliyetlerin, yılbaşı gecesi rahatlıkla gözardı edilebilmesine neden olabilmekte,
 
• Allah’tan isteme iradesi yerine geçerek imanı zedeleyecek piyango çekilişlerinden medet ummak biçimde şekillenen ve milyonlarca insanın katılımıyla milyonlarca insanın hakkının birbirine geçtiği bir kumar aracı, dinen meşru addedilebilmekte, 
 
• Ve bunlara ilişkin uyarı yapanlar, da geri kafalı, yobaz, dünya gerçeklerini anlamaktan uzak ya da dini anlayamamış kişiler olarak addedilebilmektedir.
 
İşte sadece yılbaşı gecesi açısından birkaç tane örneği ortaya koyduğum bu durum, yaşamımızın hemen hemen her alanını sarmış bulunmaktadır. İnsanlar öyle bir çelişki içindedir ki bu çelişkiyi bilenler dahi, içinde bulundukları FARKINDALIĞA ALDIRIŞ ETMEDEN günah işlemekte bir beis görmemektedir. 
 
ÇÜNKÜ KİŞİLERİN İNANCINA HAKİM OLMASI GEREKEN YÜKSEK BİLİNÇ HALİ BULUNMAMAKTADIR.  
 
Bu yüksek bilinç olmadığı müddetçe de kendisini sadece ama sadece geleneksel bir yaklaşımdan hareketle Müslüman addedenlerin, İslam dinini yaşayabilmesi ve evrene bu bilinçle bakarak, kutlu bir dava çerçevesinde ortaya konan mücadeleye katkı sunabilmesi mümkün bulunmamaktadır. 
 
Bu tür bir Müslüman karşımıza ; komünist- ateist- sol yaklaşımlı bir siyasi hareketin temsilcisi olarak çıkabileceği gibi , siyonist cephenin kadim ve hararetli bir temsilcisi ya da batının uşağı rolüne soyunmuş bir zavallı olarak da çıkabilir. Bu bağlamda, bu tür kişilerin kendisi için Müslüman tabirini kullanmasının, ilmen ve fikren kabul edilebilir ve korunabilir bir anlamı olmadığını da önemle belirtmek isterim.
 
BU TARZDA BİR MÜSLÜMANDAN ; Müslüman- Türk’ün cihan hakimiyeti mefkuresi ve İslam Birliği gibi kavramlara destek vermesini bekleyebilmek de olanaklı değildir. Hele hele ümmet gibi bir kavrama tabi olmak ; onların üzerlerinde taşıma ihtimali bulunmayan, utanılacak bir elbise gibidir. 
 
ONLARA GÖRE hacca gidilmesi , Arap’lara para kazandırmak anlamına gelen ve okul yaptırmak gibi alternatif faaliyetlerle ikame edilmesi gereken bir ibadet, kurban kesilmesi ise külliyen bir katliamdır ve Allah’ın böyle bir ibadet ortaya koyabilmesi de mümkün değildir ve zaten böyle bir ibadeti emredecek ilahın, onların Rabbi olması da mümkün değildir. 
 
Ayrıca günümüzde vergi ödendiğinden, zekat verilmesi de artık uygulanırlığı kalmamış bir durumdur. Kadınların başörtüsü takması ve tesettür ise Kuran-ı Kerimde bulunmayan bir Arap adetinden başka bir şey değildir. Elbette Allah’ın insanların aç kalmasına da ihtiyacı olmadığından, oruç tutmanın da bir anlamı yoktur zira onlar zaten çok temiz kalpli insanlardır. 
 
Diğer taraftan onlara göre insanlara Allah’ın emirlerini bildiren kim olursa olsun, laikliğe aykırı davranmamakla yükümlüdür ve örneğin bir Diyanet İşleri Başkanı’nın dahi cinsel sapkınlık için uyarıda bulunması ya da bir açılışta dua edebilmesi mümkün değildir. Ayrıca onlara göre Allah’ın öyle her şeye karışan bir varlık olması ya da gelecekte olacakları bilmesi de olanaklı değildir ve zaten gelecekte olan olayları bilmesinin, imtihan iddiasıyla açıklanabilmesi de düşünülemez. 
 
Hatta onlara göre ölümden sonra bir yaşam da yoktur zira insanın çürümüş, yok olmuş bedenin yeniden yaratılması, bilimsel açıdan mümkün olmayan bir durumdur. Ve işte, inancımıza ilişkin olarak içinde bulunduğumuz ve niteliksizlik olarak tanımlanabilecek bu hal nedeniyle, düştüğü çukurda debelenen sözde müslümanlardan BU VE BENZERİ DURUMLARIN SADIR OLDUĞUNU GÖREBİLMEK VE DUYABİLMEK MÜMKÜN HALE GELMEKTE ; İMAN, KAYBETMEYE HAZIRLANDIĞIMIZ BİR BOZUK PARA GİBİ PARMAKLARIMIZ ARASINDA DOLAŞARAK GEZİNTİYE ÇIKMAKTADIR.
 
İŞTE BEN BURADAN TÜM İNSANLIĞA,  ÖYLE BİR ALLAH VARKI,  O ALLAH ; HERŞEYİ YARATAN, İLMİ VE ADALETİYLE HERŞEYİ KUŞATAN, BİZE DAİR HERŞEYİ BİLEN VE BİZLERİ HESABA ÇEKECEĞİNİ AÇIKÇA İLAN ETMİŞ BİR ALLAHTIR DİYE SESLENİYORUM… VE BELİRTMEK İSTERİM Kİ ONUN KUDRETİNİN VE İRADESİNİN ÖNÜNDE DURABİLECEK HİÇBİR ŞEY DE YOKTUR. 
 
ALLAH CELLE CELALÜHÜ  HAZRETLERİNDEN KORKMAYANLAR ; İMANSIZ RUHLAR, KİBİRLİ CAHİLLER VE İFLAH OLMAZ GAFİLLERDİR… 
 
ALLAH GERÇEKTEN VARDIR VE ONU HAKKIYLA BİLENLERİN, CANLARINI FEDA ETMEKTEN DAHİ ÇEKİNMEYECEĞİ YEGANE SEVDASIDIR...





Gazipaşa Haberler Not:
Eğer sizde mesleki haberinizin yada tarifinizin web sitemizde yayınlanmasını istiyorsanız; "Haberini Yada Tarifini Paylaş" sayfamızdaki kriterlere uygun bir şekilde uygun içeriklerinizi bize gönderebilirsiniz. Gazipaşa Haberleri internet sitesinde yayınlanan yazı, haber, röportaj, fotoğraf, resim, sesli veya görüntülü şair içeriklerle ilgili telif hakları www.gazipasahaberler.com 'a aittir. Bu içeriklerin iktibas hakkı saklıdır. İzinsiz ve "kaynak gösterilse" dahi iktibas olunamaz; hiçbir surette kopyalanamaz ve başka bir yerde yeniden yayıma konulamaz.