Evlere Aşk, Aşka Şiir Gerek
Ev aşkını, aşk şiirini kaybetti. Belki de bu yüzden mekan sözcüğü dilimizde bu kadar sık kullanılır oldu. Aşkı eksik ev olsa olsa bir mekandır çünkü. Mekanı eve dönüştüren aşk, aşkı evde tutan da şiirdir.
Önce şiir aşkı terk etti. Aşkından deliye dönenler ve delirince şiire sığınanlar ortalıktan çekildi. Şiir defterlerinin yerini “hazır mesaj” kitapçıkları aldı. Sevgisini başkasının ağzıyla, başkasının sözüyle söylemeye başlayınca insanoğlu aşk gücendi buna böylece aşk da hayatı ve evleri terk etti.
Şimdi aşksız evlerde yaşıyoruz. Aşı bol, aşkı az evler bunlar. Aş peşinde koşmakla, aşk peşinden koşmak arasındaki ince çizgi kayboldu. Aşkı, aşa değiştik. Oysa ikisi de gerekliydi. Biri olmadan diğerinin tadı tuzu olmuyordu.
Tadımız tuzumuz kaçtı. Sokakları, mutsuzluğu yüzünden okunan, adımları onları evlere götürmek istemeyen adamlar doldurdu. Aşk evleri terk edince, evin sokaktan farkı kalmadı. Evlere ayazlar doldu.
Behçet Necatigil evlerin şairiydi, Edip Cansever otellerin. Biz Edip Cansever’i daha fazla sever olduk.
Ev aşkını kaybetti. Aşkını kaybeden ev çocuklarını tutamazdı elbet. Evle sokak arasında fark kalmayınca, sokaklara döküldü çocuklar. Ve çoğu dönmedi geri. Onlara sokak çocukları dedik hep bir ağızdan. Oysa onlar; sokağın değil, aşkını kaybetmiş evlerin, şiirini kaybetmiş aşkların çocuklarıydı.
Evlere aşk, aşka şiir gerek. Aşk evi şiir aşkı terk edince çocukların saflığı ve gülümsemesi kayboldu. Artık kaybedecek başka hiçbir şey kalmadı.
Evlere aşk gerek; aşk da aşkını kaybetmeden, evlerimizin ve yüreklerimin kapısını kocaman açmalıyız. Aşkları evlere çağırmalıyız yeniden.
Eve aşkını, aşka şiirini geri vermeliyiz.
Zeyyat Şahin