Yazar:
Zeyyat ŞAHİN
En ölümcül tutkudur şehir tutkusu. Ve en zor ölümdür şehirde ölüm. Bütün yaşanmayalar ve yaşanamayanlar aklımızdayken ölürüz şehirde. Yani “gözlerimiz açık” gideriz eskilerin deyişiyle. Küçük kasabaların ve köylerin her şeyi yaşadığına inanan ve ölümü, çok özlediği birini bekler gibi bekleyen insanı bulmak zordur şehirlerde.
Eksik yaşamaların ve erken ölümlerin yurdudur şehir. Bu yüzden Cemal SÜREYA’nın deyişiyle: “Her ölüm erken ölümdür” şehirde, her ölüm beklenmeyen ölümdür. Şehrin doymayan iştahı şehir insanının ruhunu da istila etmiştir. Bir doymamışlık, bir eksik kalmışlık halidir şehirde insan baştan ayağa. Ve elbet, bunca eksiklik içindeyken ölmek daha da eksilmektir.
Ve kimse türkü söyleyerek beklemez şehirde ölmeyi. Oysa, küçük kasabalar ve köyler Mevlanaca karşılar ölümü. Yani, en sevgiliye kavuşmanın, en sevgilinin yurduna hicret etmenin adıdır oralarda ölüm.