Bu İttifakı Çöküşe Götürecek Pasif Stratejinin Analizi…
Zillet İttifakı’nın Siyasi Açmaçları Ve Bu İttifakı Çöküşe Götürecek Pasif Stratejinin Analizi…
Bilindiği üzere CUMHURİYET HALK PARTİSİ ; İyi Parti’nin ve HDP’nin gölgeli katılımıyla bir ittifak oluşturarak, bu ittifaktan kaynaklanan güçle, Cumhur İttifakı’na karşı başarılı olma stratejisine yaslanmış bulunmaktadır. Elbette bu noktada ; Saadet Partisi’nden, FETÖ yandaşlarından , yeni dönemin FETÖ’sünü oluşturacak oluşumlardan, ismi var kendi yok partilerden ve marjinal sol oluşumlardan alınan destekleri de unutmamak gerekmektedir.
Bulunduğumuz an itibariyle Cumhuriyet Halk Partisi, ana partner olarak HDP ile İyi Parti arasında bir tercih yapma noktasına ulaşmış görünmektedir. Cumhuriyet Halk Partisi’nin, HDP’yi ana partner olarak belirlemesi durumunda, hep aynı partiye oy vermeye kendisini kanalize etmiş CHP SEÇMENİNİN BİR BÖLÜMÜNÜ , İyi Parti’ye kaptırması muhtemel görünmektedir.
Çünkü İYİ PARTİNİN SİYASİ KONUMU ; Milliyetçi sol ile 1990’lı yılların merkez sağ tabanının bir bölümünü elde etmeye çalışan bir yaklaşıma sahip bulunmaktadır. Dolayısıyla Cumhuriyet Halk Partisi’nin HDP politikasından rahatsız olan CHP seçmeninin, DSP ve Vatan Partisi’ni de etkili bir alternatif olarak görememeleri ve sair oluşumların da etkili bir siyasi güç ortaya koyamamaları nedeniyle gidecekleri adres, uzun süredir faaliyette bulunan ve örgütlenmesini tamamlamış olan İyi Parti olacak gibi durmaktadır. BU DURUM İSE CHP YÖNETİMİNİN İŞİNE GELMEMEKTEDİR.
CHP’nin, İyi Parti ile ittifak oluşturması durumunda ise HDP seçmenin bir bölümünün bu birliktelikten rahatsız olacağını ve ittifaka destek vermeyeceğini söyleyebilmek mümkündür. Sadece görüntüye baktığımızda son dönemlerde bu hususta HDP ile İyi Parti arasında bir karşıtlığın oluştuğu da tespit edilebilmektedir.
Burada SORULMASI GEREKEN SORULAR ;
• Meral AKŞENER , Türk Milleti’nin gözünü boyamak için oynuyor mu ?
• Yoksa yeni bir siyasi güç merkezi oluşturarak kendisini ve partisini hem zillet ittifakı hem de Cumhur İttifakı açısından değerli kılmaya mı çalışıyor ? sorusu olmalıdır.
Belirtmek isterim ki Meral Akşener bu noktada zor bir durumla karşı karşıyadır. Aslında sahip olduğu bağlantılar, bu noktada hem CHP ile hem de HDP ile rahatlıkla çalışmasına imkan vermekte ve hatta kendisini bu yönde faaliyette bulunmaya da zorlamaktadır. Ancak İyi Parti içerisinden Meral AKŞENER’e yönelik olarak yükselen muhalif yaklaşımlar ve Cumhur İttifakından yükselen eleştiriler, onun kesin bir tavır almasını da engellemektedir.
İyi Parti, HDP’nin siyasi zeminine dayanan bir oluşumun içinde bulunduğu bir ittifaka dahil olacak olursa, siyasi varlığını ve oy potansiyelini büyük ölçüde kaybedeceğinin de farkındadır. MERAL AKŞENER’İN EN BÜYÜK KORKUSU, BÜYÜK DEVLET ADAMI SAYIN BAHÇELİ KARŞISINDA YENİK DÜŞTÜĞÜNÜ GÖRMEKTİR Kİ BU DURUM SİYASİ MUVAZENESİNİ DE BOZMAKTADIR...
HDP’nin kapatılması durumu ise boşta kalan HDP oylarının, CHP nezdinde temsiline olanak sağladığı için CHP’nin işine gelecek ve bu durumdan yararlanma arzusu, Kemal Kılıçdaroğlu’nu ve yandaşlarını İyi Partiye karşı kibirli politikalar noktasında kamçılayacaktır.
Bu arada CHP ile İyi Parti’nin bir ittifak oluşturacak şekilde yakınlaşması projesinin dayanağının, İÇ SİYASET DİNAMİKLERİ OLMADIĞINI da göz önüne aldığımızda, İyi Parti ile CHP’nin 2023 Başkanlık Seçimleri öncesinde mutlaka bir yakınlaşma içine gireceğini ve bu hususta küresel güç merkezleri tarafından zorlanarak teşvik edileceklerini de görmek gerekmektedir…
Bu durum karşısında SORULMASI GEREKEN SORU ; zillet partilerinin günümüzdeki karşıtlıkların nedeninin ne olduğu ve şuan alınan siyasi pozisyonların, seçim öncesi dönemde nasıl bir handikap oluşturmaya muktedir olacağıdır.
Bu bağlamda bir değerlendirme yaptığımızda, başbakan olmaya çok meraklı olan Meral AKŞENER’in, gizliden gizliye zillet ittifakının adayı olma arzusunu taşıdığını söyleyebilmek mümkün hale gelmektedir. Zaten kendisinin MHP’den koparken, eline tutuşturulan argüman da Başbakan olacağı söyleminden başka bir şey değildir.
Dandik parlamenter sistem düşüncesinin peşinde hararetle koşmasının en önemli nedeni de bu arzusunu yaşatma hayaline olan bağlılığından başka bir şey değildir.
İşte bu gerçeklik karşısında E. İmamoğlu’nun ; kendini ön plana çıkaracak bir yaklaşımla ve kendisinin çok kıvrak biri olduğunu, hem HDP seçmeninden hem de İyi Parti seçmeninden oy devşirebilecek kapasitenin kendisinde bulunduğunu ortaya koyan bir stratejiyi sahnelemeye başlaması, Meral Akşener’i kızdırmış görünmektedir. Yani CHP ile İyi Parti arasında da bir yol ayrımı oluşmuştur. Ancak bu yol ayrımının ne kadar derinleştirileceği de çok önemlidir.
Tüm bu siyasi altyapıdan hareketle, Meral Akşener’i parti içinden zorlayacak yaklaşımlara önem verilmesi, İyi Parti ile CHP ve HDP arasındaki karşıtlıkların büyütülmesi cihetinde bir strateji üzerinden politika geliştirilmesi gereği bulunmaktadır.
Diğer taraftan HDP’nin ve CHP’nin politik zemininin, Zillet İttifakı çatısı altında birleşmeyecek siyasi oluşumlarla parçalanması politikasını sahaya sürmenin de çok değerli sonuçlar üreteceğini görmek gerekmektedir. Bir nevi kısasa kısas uygulamak gerekmektedir ki kısasta hayat vardır…
Küresel güçler ve yerli işbirlikçileri gizliden gizliye çalışıyor olsalar da faaliyetleri ne gözümüzden ne de takibimizden kaçmamaktadır.
Türk Milleti ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti aleyhine düşmanlık politikası güdenler ve onların işbirlikçisi konumundaki sapkınlar, aradıkları belayı mutlaka bulacaklar, Büyük Türk Milleti’nin ve kutlu devletimizin hesap soran yüzüyle de tanışacaklardır…