Teknoloji öylesine gelişti ki, öğretmenin ve öğrenmenin bin bir yolu var; ama yüreğin sızısını, yüreği ayazlarda kalmış çocukların hüznünü gideremiyor teknoloji. Bu yürek sızısını, yürek üşümesini gidermek de öğretmene düşüyor.
Yıllar yılı öğretmeni baştan ayağa akıl olarak tanımladık, oysa öğretmen baştan ayağa sevgidir, sevgi olmalıdır. Sevgisi olmayanın aklı ve sevgiyle sunulmayan bilgi robotlar yetiştirir.
ÇELİĞİN SERTLİĞİ VE SOĞUKLUĞU DEĞİL;
İNSANIN YUMUŞAKLIĞI VE SICAKLIĞIDIR ÖĞRETMEN VE ASALINDA BU SICAKTA ISINMAK İÇİN OKULA KOŞAR ÇOCUKLAR.
“Çocukların üşüdükleri anlaşılıyor yaşadıklarımdan” diyor İSMET ÖZEL. Ne yaşadıklarından üşümeli çocuklar öğretmenlerin ne de onlara sunduğu yaşamdan. Çocuklara sıcacık hayatlar sunmalı öğretmen; ama önce kendisi taşımalı sıcaklığı yüreğinde.
SEVMEK ATEŞİNDE YANMAYI GÖZE ALAMAYAN KİMSEYİ SEVEMEZ ÇÜNKÜ.
Ateşlere atlamayı göze almaktır, ateşlerde yanan gencecik yürekleri, ayazlardan kurtulmak için bekleyenleri görmek demektir öğretmenlik. Çünkü öğretmen görmezse, görmek için yola çıkmazsa genç yürekleri; onlar kendilerini göstermenin bir yolunu buluyorlar. Buluyorlar ama bu yol asice, hırçınca bir yol oluyor.
HERKES GİBİ GÖRÜLMEKTEN HOŞLANIYOR GENÇ, HERKES GİBİ FARK EDİLMEKTEN. Haylazlığı, yaramazlığı bundan.
ÖĞRETMEN GÖREN GÖZ; SARIP SARMALAYAN , KORUYUP KOLLAYAN, HER DAİM SICAK KOCAMAN BİR YÜREKTİR. I
şığını yoluna, sıcaklığını yollarına serpmelidir öğretmen çocukların. Yani YUNUS gibi sevmeli , AŞIK VEYSEL gibi görmelidir öğretmen. Gönül gözü açık, gönül telleri titrek olmalıdır öğretmenin. Bilmek kolay, söylemek kolaydır. Gencecik yüreklerin feryadını duymak, onların yürek sızılarına ortak olmak zordur ve işte öğretmenlik de budur.
Feryatlarını duymazsak ve göremezsek yüzlerine sinmiş hüznü elimizden kayıp gidiyor gençler. Onlar elimizden kayıp giderken biz en akıllı cümleyi patlatıyoruz arkalarından: “ADAM OLMAZ BUNLAR.” Bir yürek taşıdığımızı unutuyor, gönül gözümüze kalın perdeler çekiyoruz. Biz bunları unuttukça gençler fark edilecekleri yerlere doğru koşuyorlar dolu dizgin. Ama gittikleri yer fena, acımasız ve hoyrat.
İşte sırf bu yüzden; acımasızlığın ve hoyratlığın egemen olduğu, fenalıkların kol gezdiği bir dünyadan korumak için görmeliyiz onları . Şarkılarına iştirak etmeliyiz , hikayelerimize ortak etmeliyiz onları.
GÖREBİLDİĞİ VE DUYABİLDİĞİ KADAR FETHEDER GENCİN YÜREĞİNİ ÖĞRETMEN VE YÜREĞİNİ FETHEDEMEDİĞİMİZ ÇOCUKLARIN AKLINI FETHETMEMİZ İMKANSIZDIR.