Küresel Siyasete İlişkin Satranç Tahtasındaki Güncel Dengeler Ve Muhtemel Hamlelere İlişkin Stratejiler…
Sedat Çetinkaya
Küreselci güç merkezlerinin güdümündeki ABD’nin kukla başkanı Joe BİDEN, ABD’nin Afganistan’dan çekilme sürecinde, ABD kamuoyu nezdinde ciddi bir eleştiri ile karşılaşmış bulunmaktadır. Elbette Joe BİDEN’ın uygulamak durumunda kaldığı bu politika, kendisi için yıpratıcı olsa da Çin’i yeni dünya düzeninin merkezi haline getirmeye çalışan efendilerinin planına uygun olarak atılmış bir siyasi adımdan başka bir şey de değildir. Yakın gelecekte ABD tarihi yazılırken, muhtemelen kendisinin bunaklığından ve ABD’nin çöküşüne neden olan politikalarından da bahsediliyor olacaktır...
Orta koridorun Türkistan hattının, Türk Devletler Birliği tarafından kontrol edilir hale gelmesi ve Türkiye ile Pakistan ve Rusya ilişkilerinin, Çin’in ve dolayısıyla küreselcilerin, GELECEĞE İLİŞKİN STRATEJİK HEDEFLERİNİ TEHDİT EDİYOR OLMASI KARŞISINDA, küreselci para baronlarının ; Tacikistan- Afganistan – İran- İsrail hattı üzerinden bir alternatif geliştirme düşüncelerinin bulunduğu da görülmektedir.
Aslında bana soracak olursanız GİZLEDİKLERİ ASIL HAT da burası olduğu gibi STRATEJİLERİNİN TEMEL HEDEFİ de bu hattın mutlak surette oluşturulmasını esas almaktadır. KÜRESELCİLER ; ÇİN- İSRAİL KARA HATTINI OLUŞTURMAK, Akdeniz’i kontrol altına almak, İsrail’e köle ordusu olarak hizmet edecek Çin’in yardımıyla Ortadoğu’yu, Büyük İsrail hegemonyasına açmak ve Afrika’yı da modern kölelerin diyarı haline getirme hayali içinde bulunmaktadır.
ABD’nin kısa süre önce, Afganistan havaalanının işletilmesini Türkiye’ye bırakma teklifi de bir GÖZ BOYAMA TAKTİĞİ’nden başka bir şey değildir. Gerçekte böyle bir şeyi kesinlikle istememektedirler. Bu teklifin hemen ardından Türkiye’deki işbirlikçi tayfasını harekete geçirerek oluşturma çalıştıkları Afganistan karşıtlığı, gören gözler nezdinde bunun en büyük delilidir. ABD, Taliban ile düşmanmış gibi görünse de aslında şuan için Taliban’ı kontrol eden güç konumunda bulunmaktadır.
Ancak TALİBAN’IN SOSYOLOJİK TEMELLERİ, bir süre sonra bu yapının ABD kontrolünden çıkma ve Türkiye ile yakınlaşma ihtimalini de barındırmaktadır. İşte kanaatimce ABD’nin asıl korkusu da bu noktada toplanmaktadır ve ABD politikaları, bu korkuyu bertaraf etmeye yönelik olarak şekillenecek gibi görünmektedir. Türkiye, gerek Pakistan’la ve gerekse Afganistan’ın komşularıyla olan ilişkileri geliştirip, Taliban üzerindeki etkisini arttırdıkça ; ABD yönetimi de Türkiye’nin önünü kesmek için faaliyetlerini arttıracaktır.
Bu bağlamda ABD’nin Irak ve Suriye’den çekilme söylemi de gerçekçi olmamakla birlikte, bu söyleme bağlı olarak şekillenecek göstermelik bir çekilmenin, Türkiye ile İran ve Rusya’yı karşı karşıya getirme ve çatışmalarını sağlama stratejisini gerçekleştirmek üzere hazırlanan bir TUZAK olduğunu şimdiden görmek gerekmektedir.
Türkiye ; ırkçı, yaşlı ve faşist zihniyetli Avrupa’yı ; mülteci kartı, enerji hatları, ticaret hacmi ve Rusya ile birlikte hareket etme yaklaşımıyla üstü örtülü de olsa askeri olarak tehdit ederek, karşısında konumlanmasını engellemektedir.
Yine Türkiye, İngiltere ile birlikte bazı açılımlara girerek, Avrupa Birliği’ne karşı alternatifsiz olmadığını ortaya koymakta ve Avrupa Birliği’ni ; Afrika- Orta ve Doğu Akdeniz ve Kıbrıs politikaları ile stratejik olarak sıkıştırmaktadır.
Türkiye’nin bu hamlelerine karşı küreselciler ; Yunanistan’ı Türkiye’nin karşısına sürmek, Ukrayna ilişkileri ve Karadeniz’de gerçekleştirilen provokasyonlar kullanılarak Türkiye-Rusya ilişkilerini germek, BAE- Bahreyn- Suudi Arabistan- Mısır- Kıbrıs Rum Kesimi- Fransa ve Yunanistan üzerinden Türkiye’yi bölgede pasifize etmeye çalışmak, Ermenistan- Azerbaycan savaşını kullanarak Türkiye ile Rusya’yı karşı karşıya getirmek ve en önemlisi de içimizdeki işbirlikçi hainlerin ürettiği yalan ve algı operasyonları ile kendilerine en büyük engel olarak gördükleri Sayın ERDOĞAN’ı düşürmeye veya 2023 seçimlerinde başarısız kılmaya çalışmak şeklindeki hamlelerle karşılık vermektedir.
Bu bağlamda Türkiye Cumhuriyeti Devleti yönetimi, kendisine diz çöktürmek için yapılan ekonomik saldırıları kırmayı da başarmıştır. İhracatımız, 207,5 milyar Doları yakaladığı gibi cari dengemiz cari fazla vereceğimiz bir sürece doğru hızla ilerlemekte, ekonomimiz tarihi büyüme rakamlarına ulaşmakta, brüt döviz rezervlerimiz 115-120 milyar Dolar bandına ulaşmış bulunmaktadır. Türkiye’ye yönelik doğrudan yatırımların artması, ekonomik nitelikli maden ve doğalgaz keşifleri, yapılan yatırımların geleceğe yönelik pozitif etkileri, silah üretimindeki devasa gelişmeler, DOĞMAKTA OLAN BÜYÜK TÜRKİYE’NİN BİRKAÇ YIL İÇİNDE HERKES TARAFINDAN GÖRÜLMESİNİ SAĞLAYACAKTIR.
Dünya’yı yeni bir sistemle hegemonyaları altına almak, yeni bir köle düzeni kurmak ve kendilerini yaratıcı yerine koyacakları bir dünya inşa etmek isteyen küreselci paganların önünde iki engel bulunmaktadır. Bunlardan birincisi Türk milletinin, ikincisi de İslam dininin varlığıdır. Küresel gerçekliklerin farkında olan bir liderin etrafında toplanmış Türk Milletinin olmadığı ve mücadele bayrağı açmadığı bir dünyada, ne ümmetin ne de din-i mübin-i İslamın selamet bulabilmesi mümkün değildir.
Sayın Erdoğan liderliğindeki Türkiye Cumhuriyeti Devleti, her alanda mutlak galibiyet elde edememiş olsa da kendisine karşı yapılan tüm hamleleri boşa çıkarmayı ve aleyhine kurulan ittifakları büyük oranda pasifize etmeyi başarmıştır. Yaşadıklarımız, eksikliklerimizi ve yetersizliklerimizi görmemizi sağlamakta, kısmi başarılarımız ise bize ihtiyacımız olan zamanı kazandırmaktadır. İçeride güçlendikçe, birliğimiz, derinliğimiz ve mücadele azmimiz arttıkça ; dünya sathında da güçlenecek daha da yenilmez bir şekle bürünecek ve düşmanlarımıza karşı korku salan bir hüviyet kazanacağız…
Ve eninde sonunda gerçek düşmanımızla savaş meydanında karşılaşacağız.
O kutlu savaş meydanına yüzü AK çıkmak ve büyük mücadeleden manen pay almak isteyenler, günümüz perspektifinde içte ve dışta ve şimdilik hazırlık süreci gerçekleştirilen mücadeledeki konumunu çok iyi belirlemelidir…
Kişiler inanç sahibi olup olmadıklarını, hak ile batıl arasındaki mücadelede bulundukları safı bu noktada belirleyeceklerdir. Batılın, küfrün, şeytani güçlerin, paranın ve dünya nimetlerinin yanında saf tutanların, inandığını söyledikleri ancak yaptıklarıyla inanmadığını ortaya koydukları inançsızlıkları için ahir hayatlarında elde edecekleri tek şey, ateşle gerçekleşecek ebedi bir terbiye ve ceza olacaktır.
Sonra Uyarmadı Demeyiniz…
Zillet ehlinin ; inançsızca, fütursuzca, hakaretamizce ve saplantıyla söylediği ve ne kadar kaşarlı bir İslam düşmanı olduğunu gösteren her şey, boyunlarına dolanan bir cehennem sarmaşığı olacaktır…
Meydan okumaya cesaret olanları ; Allah’a, resulüne, İslam’a, ümmete ve hepsinin hizmetkarı Müslüman Türk Milleti’ne ve onun müslüman liderine karşı meydan okumaya davet ediyorum ki biz durumun farkında değildik savunmasına girmeyesiniz… Sizler ne kadar fitne üretseniz de bizler size karşı yine de galip geleceğiz. Çünkü Allah’a savaş açan sizlere karşı Allah’ın yardımı, onun rızası için mücadele eden bizlerle yani ümmet-i İslam, onun sancaktarı Müslüman- Türk milleti ve kutlu bir komutanla olacaktır...
Biz Müslüman değil miyiz diyenlere de vallahi biz bilmiyoruz, hiç de göstermiyorsunuz diye cevap verirken, tüm dostlarıma sevgi ve saygılarımı sunuyor, Aziz ve Muktedir olan Yüce Allah’ın her daim yardım edenimiz olması duasıyla sözlerime son veriyorum…