Toprağı nadasa bırakmak!
Dün sabah arabayla Ankara'dan Mardin'e doğru yola çıktım. Pandemi nedeni ile mecburi seyahatlerimi arabayla yapıyorum.
1000 km ve 10 saat süren yolculuk bana çok şey öğretiyor.
Buğday hasadı her yerde ya yeni bitmiş yada devam ediyordu. Aklımda Sürgülü emin ellerden alıp başka emin ellere teslim etmenin haklı keyfi vardı.
Sorgül @nathalie_suda ve ekibinin müthiş ve lezzetli sunumları ile harika ekmeklere, lavaşlara dönüşmüştü.
İç Anadolu’yu geçerken görüntüsü ile büyüleyen düşündükçe içimi sızlatan ayçiçeği tarlaları gördüm.
Kurak bozkırda suyu en çok seven ayçiçeklerinin ne isi vardı. Çok enerji ve su harcanarak üretilen ayçiçekleri, çiftçisine kazandırmadığı gibi yakın vadede su kaynaklarının verimsizleşmesine de neden oluyor.
Hava kararırken Urfa'ya girdik. Ankara'dan Urfa'ya hatta Mardin'e kadar renkler hep sarı ve sıcakken Urfa'ya vardığımızda her yeri alevler sardı.
Haziran sonuna kadar devam eden buğday hasadından sonra tarlalar ikinci ürüne hazırlanıyordu.
İlk okul bilgilerim geldi aklıma yine! Sıradan bir devlet okulunda okurken hayatla ilgili ne çok bilgi edinmişiz aslında!
"Toprağı nadasa bırakmak!"
Yıllar içinde ezberimiz ne çabuk bozulmuş. Tarlalar mutlaka bir yıl dinlendirilmesi gerekirdi. Ya da tarla ikiye bölünür. Bir kısmı bu yıl ekildiyse diğer yarısı gelecek yıl ekilirdi. Ürün mutlaka çeşitlendirilirdi. İki yıl üst üste aynı ürün aynı yere ekilmezdi.
Bırakın nadasa bırakmayı simdi buğday hasadından sonra tarlalar alelacele yakılarak ikinci ürüne hazırlanıyor. Yakılan anızlar her yerde alev alev!
Üstelik ekimine hazırlık yapılan ikinci ürün ne diye sorarsanız burası daha vahim! Mısır!
Yarın size anız yakılmasını anlatacağım…