loader
İnsan Ve Olması Gereken İnsan…

İnsan Ve Olması Gereken İnsan…

Gezmek, tozmak, dünya turu atmak, eğlenmek, güzel yemekler yemek, plajlarda güneşlenmek, tertemiz sularda yüzmek, çimenler üzerinde kayıtsızca uyumak, neşe içinde bulunmak...

İnsan Ve Olması Gereken İnsan…İnsan Ve Olması Gereken İnsan…
Av. Sedat Çetinkaya
 
İnsan ; ben merkezli düşünen, egoist, kindar, kıskanç, yalancı, saldırgan, rahatına düşkün, güç sahibi olmayı seven, zalim, kibirli, doyumsuz, caka satmaktan- eleştiri ve dedikodu yapmaktan tarifsiz bir zevk alan, sorumsuz ve düşünce dünyasında akıl- zeka ve muhakemesini yeterince kullanmayan tarifi zor bir varlıktır. Aslında bu insan betimlemesi, nefsin kontrolündeki hayvani kimlik taşıyan ve hatta “esfeli safilin’e indirilerek” hayvanlardan da aşağı bir konumda tanımlanan insanın, basitçe yapılmış tanımından başka bir şey değildir…  
 
Elbette bu kadar olumsuz algı ve davranış modeli, değişik seviyelerde de olsa insanda kendini gösterince, insanın kendisine tahsis edilen ömrü heba etmesi ve kendisine tekrar çocukluğuna dönsen yeni hayatında ne yapmak isterdin sorusu sorulduğunda ;
 
• Sınırsızca oyun oynamak isterdim,
• Hiçbir şeyi kafama takmadan, hiçbir sorumluluk almadan yaşamak isterdim,
• Gezmek, tozmak, dünya turu atmak, eğlenmek, güzel yemekler yemek, plajlarda güneşlenmek, tertemiz sularda yüzmek, çimenler üzerinde kayıtsızca uyumak, neşe içinde bulunmak isterdim gibisinden sayfalar dolusu hayali sıralayabilmesi de olağan bir duruma tekabül etmektedir.
 
Oysa insanın, çok küçük bir bölümünü gördüğümüz bu devasa evrenin bir yaratıcısı olduğunu algılayabilmesi için önce evrene sonra da kendi iç dünyasını yöneten ruhuna yönelip, kendisini sınırlayan ve yönlendiren tüm algılardan, öğretilmiş ve ezberletilmiş gerçekliklerden uzaklaşarak birkaç dakika düşünmesi yeterlidir.
 
Evreni var eden bir yaratıcının varlığını algıladıktan sonra insanın, kendisinin hangi nedenle yaratılmış olduğunu düşünmesi ise olması gereken insana ulaşmak için atılacak ilk adım mahiyetini taşımaktadır.
 
Yaratıcının varlığına yönelik bir inanmışlıkla, yaratılış nedenini arayan insanın, peygamberlerin ve semavi dinlerin mahiyetini değerlendirip, son ilahi verilerin belirlediği insan formu içinde ; kendi benliğini, yaratılış nedenini ve yaşam amacını tanımlaması ise en tutarlı ve en değerli akli yaklaşım biçimine tekabül etmektedir.
 
İşte bu bağlamda kendisini, Kuran-ı Kerim ve Hz. Muhammed sallallahü aleyhi vesellem efendimizin sünneti ile belirlenen düşünce ve yaşam biçimi ile tanımlayan insana, heba edilmiş ömrünün başına dönsen nasıl bir yaşam sürmek isterdin diye sorulduğunda vermesi gereken cevabın, hem etkin ve daimi bir pişmanlığı, hem de olması gereken insanın duygu- düşünce ve yaşam biçimini tanımlaması gerekmektedir. 
 
Bu tanımlamayı müteakiben, fikren var olan gerçekliğin, yaşamaya yansıması ile de doğrulanması gereği bulunmaktadır. Zira insanın fikir dünyasında ; fedakar – merhametli- bağışlayıcı- yardımsever- ikram sahibi vb. olmasıyla bunu fiilen gerçekleştirmesi arasında çok önemli bir fark bulunmaktadır. 
 
İşte o fark da hayal edilen para ile elde olan para arasındaki fark gibidir… Birisinin sadece hayalini kurar, diğerini ise harcayabiliriz. Cennet ve Cennette sahip olacağımız imkanlar için harcayacağımız da işte amellerimizden doğan bu kazancımızdır…
 
Ancak her bilançonun olduğu gibi işin bir de borç hesabı tarafı bulunmaktadır. Bilançomuzun aktiflerinin (sevap) pasiflerinden (günah) yüksek olabilmesi yani pozitif yönlü bir bilanço olabilmesi için ise ; ya borcumuzun hiç olmaması ya da borcumuzun aktiflerimizden (sevap) daha az olması gereği bulunmaktadır. 
 
Bunu sağlamak için yapmamız gereken de hiç günah işlememek, bu mümkün olmazsa az günah işlemek, bu da mümkün olmazsa günahları sildirmek için af müessesesine başvurarak, borçları defterden sildirmeye yönelmek olmalıdır. Bağışlamayı seven, izzet ve ikram sahibi bir Rabbimiz bulunmaktadır. Yarın hesap günü geldiğinde, madem günah işlemekten geri durmayı başaramadın , af dilemeyi de mi başaramadın sualiyle karşılaşmamak ve kafamızı yerden yere vurmamak için hayatımızın her anında af dileyen bir zikri ve tavrı devam ettirme mecburiyetimiz de bulunmaktadır.
 
BİZLERİN GERÇEKTEN AKIL VE BECERİ SAHİBİ OLUP OLMADIĞIMIZ, BU DÜNYADA ELDE ETTİĞİMİZ DÜNYEVİ UNSURLARA GÖRE DEĞİL, SAHİP OLDUĞUMUZ UHREVİ DEĞERLERE GÖRE MAHŞER MEYDANINDA BELİRLENECEKTİR. 
 
DOLAYISIYLA HİÇKİMSENİN, BU DÜNYADA YAŞADIKLARINDAN DOLAYI YERİNMESİNE, ÜZÜLMESİNE, TAHAMMÜLSÜZLÜK GÖSTERMESİNE VE İSYAN ETMESİNE GEREK YOKTUR…
 
ALLAH’A VE RESULÜNE İNANMAK, İYİ BİR İNSAN OLARAK VE ALLAH’IN RIZASINI KAZANMAYA YÖNELİK OLARAK YAŞAMAK,  HER DAİM KİBRİ DIŞLAYAN BİR BAKIŞ AÇISI VE TÖVBE HALİ İÇİNDE OLMAK, CENNET NİMETİ İÇİNDE EBEDİ HAYAT SUNAN BİR YAŞAMIN ANAHTARINA SAHİP OLMAK DEMEKTİR.
 
ALLAH CELLE CELALÜHÜ HAZRETLERİ, BU GERÇEĞİ KAVRAMAYI VE EBEDİ KURTULUŞ ANAHTARINI ELDE ETMEYİ , İMTİHAN DÜNYASINDAN GEÇECEK TÜM İNSANLARA NASİP EYLESİN…
 
Antalya Gazipaşa Haberler Olarak Tavsiye Linklerimiz;
Bu Linkleri Tıklayarak Gazipaşa Restoranları ve Şifalı ve Faydalı Bitkiler Nelerdir? Haberlerimizi'de İnceleyebilirsiniz…

 



Gazipaşa Haberler Not:
Eğer sizde mesleki haberinizin yada tarifinizin web sitemizde yayınlanmasını istiyorsanız; "Haberini Yada Tarifini Paylaş" sayfamızdaki kriterlere uygun bir şekilde uygun içeriklerinizi bize gönderebilirsiniz. Gazipaşa Haberleri internet sitesinde yayınlanan yazı, haber, röportaj, fotoğraf, resim, sesli veya görüntülü şair içeriklerle ilgili telif hakları www.gazipasahaberler.com 'a aittir. Bu içeriklerin iktibas hakkı saklıdır. İzinsiz ve "kaynak gösterilse" dahi iktibas olunamaz; hiçbir surette kopyalanamaz ve başka bir yerde yeniden yayıma konulamaz.


  • Facebook'ta paylaş

Bu Habere Yorum Yap

Benzer Haberler