Zillet Cephesi’nin, Söylemek İsteyip Söyleyemedikleri…
Av. Sedat Çetinkaya
İHANETİN, BİLİNEN AMA İFADE EDİLEMEYEN YÜZÜ…
Devlet-i Aliyye’yi yıkan vatan hainlerinin toplanma mecrası İttihat ve Terakki’nin, günümüzdeki temsilcisi konumunda bulunan ve görünürde altılı ancak HDP’nin de katılımıyla yedili muhalefet olarak faaliyet gösteren muhalefet cephesi, 10 maddelik “TEMEL İLKELER VE HEDEFLER” bildirisi yayımlamış ancak işbirlikçi zihniyetlerini yansıtan asıl bombayı ise ortak basın açıklamasına sakladıkları görülmüştür.
Zillet cephesinin ortaya koymuş olduğu temel ilkeler ve hedefler bildirisi, ülkemizin geleceği ve çıkarları için hiçbir anlam ifade etmediği gibi basın bildirisinde yer alan ifadelerin altında yatan zihniyet de en hafif tabiriyle ; teslimiyetçiliklerini, aşağılık komplekslerini ve hizmet ettikleri güç merkezlerini ilan etmektedir…
BİLİNÇSİZ KÖLELER TAKIMININ SÖZ KONUSU BASIN BİLDİRİSİNDE ORTAYA KONAN; “ Ukrayna-Rusya savaşının getirdiği gerilimli konjonktürde gündeme gelen NATO’nun genişlemesi konusu da ülkemizin stratejik çıkarlarının gerektirdiği çok boyutlu dış politika perspektifinden ele alınmıştır.
Türkiye’nin terörle mücadele bağlamında ortak tavır ve işbirliği konusundaki haklı talepleri sadece NATO üyeliğine baş vuran İsveç ve Finlandiya için değil halihazırda üye olan bütün NATO üyeleri ve esasen bütün BM üyeleri için de geçerlidir.
Bir taraftan bu konuda haklı taleplerimiz dile getirilirken diğer taraftan Doğu Akdeniz ve Ege’deki güç dengelerinin aleyhimize değişmesine sebep olacak ve Türkiye’nin çok boyutlu dış politika gerekliliklerine zarar verecek gerilimlerden ve maceracı söylem ve politikalardan uzak kalınmalıdır” ŞEKLİNDEKİ SÖYLEMİN GERÇEK MANASININ ;
1. TÜRKİYE , AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİ’NİN EMİR VE YÖNLENDİRMESİNDEN DIŞARI ÇIKMAMALI, HER DAİM ABD HEGEMONYASINA TABİ OLMALIDIR,
2. PKK’yı destekleyen birçok ülkeye karşı, çıkarlarımız gereği nasıl açık bir tepki ortaya konulamıyorsa, Finlandiya ve İsveç’in Nato üyeliği konusunda da aynı yaklaşım sergilenmeli ve bu ülkelerin üyeliklerine, en büyük Pkk destekçisi olan ABD ile ters düşülmeden onay verilmelidir. Bunu yapmazsanız, Doğu Akdeniz ve Ege’de, ABD-İsrail ve müttefikleri tarafından aleyhimize bir denge oluşturulacak ve Türkiye bu dengenin altında kalacaktır,
3. Mavi Vatan Doktrini, Lozan’da ve sonrasında Yunanistan’a peşkeş çekilen adaların Yunanistan tarafından silahlandırılması sorunu, Kıbrıs meselesi, Libya ve Libya ile Münhasır Ekonomik Bölge Sınırlandırma Anlaşması imzalanması meselesi gibi konularda yürütülen politikalar, maceracı politikalardır.
Bu tür politikalar, Türkiye’nin boyunu aşmaktadır. Bu politikaların peşine düşülerek ortaya konan söylem, gerilim ve faaliyetlerden uzaklaşılmalı, ABD ne emrediyorsa o yapılmalı, Yunanistan’ın iddia ettiği tüm haklar tanınmalı, İsrail’in aleyhine olacak bir yaklaşım içine girilmemeli, Mısır diktatörlüğü’nün katil yönetimi ile hiçbir ihtirazi kayıt konulmaksızın barışılmalı, Akdeniz’de petrol – doğalgaz aramak gibi akıl dışı faaliyetler terk edilmeli, hele hele Türkiye’nin çıkarları söyleminin arkasına sığınılarak her türlü mücadeleye hazır olmak gibi maceracı yaklaşımlardan uzak durulmalıdır ŞEKLİNDE ORTAYA KONULABİLMESİ MÜMKÜN BULUNMAKTADIR.
Diğer taraftan AYNI BASIN BİLDİRİSİNİN DEVAMINDA ;
“Son Milli Güvenlik Kurulu toplantısı sonrasında gündeme gelen muhtemel sınır ötesi operasyon konusu da toplantımızda değerlendirilmiştir. Terörle mücadele ve sınır güvenliği konusunda gerekli tedbirlerin alınması ülkemizin hakkı, iktidarın ise sorumluluğudur. Ancak milli güvenliği ilgilendiren konular, olağanüstü bir sürece girildiği intibaı verilerek önümüzdeki seçim sürecini de etkileyecek şekilde iç siyasette malzeme olarak kullanılmasına karşı ortak bir tavır geliştirme konusunda da kararlıyız. İlgili devlet kurumlarının, muhalefet partilerini olası operasyonun gerekçeleri, süresi, kapsamı ve hedefleri konusunda bilgilendirmeleri şarttır.” ŞEKLİNDE ORTAYA KONAN SİYASET GERÇEĞİNİN İSE ;
1. Suriye ve Irak’a yapılacak askeri harekatlar noktasında sanki olağanüstü bir durum varmış gibi bir gerçek dışı bir algı oluşturulmaktadır. Milli güvenliğimizi tehdit eden böyle olağanüstü bir durum yoktur. Zaten iktidar, yapacağı harekatların gerekçesini izah etmek zorunda olmasına rağmen, bizi bilgilendirme zahmetine dahi girmemektedir. Pyd//Ypg//Sdg yapılanması zaten ülkemiz için bir sorun değildir. Bu yapıdan ülkemize yönelik olarak herhangi bir tehdit de gelmemektedir. Onların tek yaptığı, ABD’nin sınırsız desteği altında kendilerini ve vatanlarını savunmaktır,
2. Ayrıca Amerika Birleşik Devletleri ve batılı müttefiklerimizin, Suriye üzerinden Türkiye’ye yönelik herhangi bir düşmanlığı da zaten görülmüş değildir. Adamlar bizim için CIA’nın kurduğu DEAŞ gibi eli kanlı bir örgütle mücadele etmektedir. Bizim hükümetin yaptığı bildiğiniz nankörlüktür. Türkiye’yi yönetenler, operasyon ile ilgili planını bize bildirmelidir ki biz de devamlı irtibatta olduğumuz büyükelçiler vasıtasıyla tüm plan ve değerlendirmeleri dostlarımıza aktarma imkanına kavuşabildiğimiz gibi onların da bir tedbir geliştirme olanakları olabilsin,
3. Ayrıca iktidar ve özellikle kızıl sultan Abdülhamid Han’ın günümüzdeki izdüşümü Erdoğan, bu muhtemel operasyonu ; gizli ortağımız HDP ile bu operasyonu açıkça kınayamayacak ve engel olunması noktasında etkisiz kalacak olan oluşumumuz arasında bir siyasi sorun çıkarmak için yapmaktadır. Bu nedenle biz de operasyona karşıyız diyemeyeceğiz ancak Erdoğan bu operasyonu aramızda siyasi kriz çıkarmak için yapıyor diye propaganda yapacağız,
4. Ey gizli ortağımız Hdp ! sen de meseleyi büyütüp, sorumluluğu da bize yükleyip Erdoğan- Bahçeli ittifakı’nın yani Müslüman-Türk Milleti’nin ekmeğine yağ sürme !
5. Ey ABD ! sen de bize yardım et, desteğini üzerimizden esirgeme BİÇİMİNDE ANLAŞILMASI GEREĞİ BULUNMAKTADIR.
KIYMETLİ DOSTLARIM !
İşte yukarıdaki zihni tutumu ya da farklı bir ifadeyle siyasi yaklaşımı ortaya koyan zillet ittifakı cephesinin SON MESAJI İSE ; “Hergün derinleşen sorunlara son verme hedef ve iradesiyle bir araya gelen liderler olarak, iktidarın gündem mühendisliklerini boşa çıkararak, ülkemizi bu darboğazdan kurtaracak, milletimizi hak ettiği demokratik ve müreffeh Türkiye hedefine ulaştıracağız” ŞEKLİNDE VUKU BULMUŞTUR.
Aslında bu son mesajlarıyla da gündem mühendisliği uygulayanların, algı operasyonlarına başvuranların kendilerini olduğunu da , “DERVİŞİN FİKRİ NEYSE ZİKRİ DE ODUR” KABİLİNDEN İFŞA ETMİŞLERDİR.
Bu ülkede dikili ağacı bulunmayanların, en büyük icraatları heykel dikmek, reklam yapmak ve dans gösterisi düzenlemek olanların, geçmişti komünist- sosyalist devrim yapmak üzere milletimize kurşun sıkanların, ABD hizmetkarlığına köle olmuşların ; terörist sevicilere, FETÖ yandaşlarına kucak açanların ;
terörist cenazelerine koşan , teröristlerle aşk yaşayan milletvekillerine sahip olanların, ülkemize karşı kurulan tuzaklara yandaşlık yapanların, arkasını Pkk’ya Pyd'ye Ypg’ye Ypj’ye dayayanların, yurtdışından ülkemize havlayan lanetlilerden medet umanların, bu ülkenin inancı ve tarihi ile sorunu olanların ve hülasa Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin düşmanı kim varsa onunla bir bağlantısı ve birleşen bir çıkarı bulunanların, ülkemizi hak ettiği müreffeh Türkiye hedefine ulaştırabilmesinin mümkün olmadığı aklı başında ve mankurtlaşmış bir beyne sahip olmayan her insan tarafından rahatlıkla anlaşılabilir bir durumdur.
Ben de neticeten, altılı ittifakın şahsım açısından saygı değer olmayan temsilcilerine ; SAHİ, NE ZAMAN KAÇACAKSINIZ ? diye sormak istiyorum…
BÜTÜN MİLLET ÖĞRENMİŞTİR SİZİN FUHŞUNUZU… OMZUNDA NEDEN SİZİ FUZULİ ÇEKSİN… İLK SEÇİMDE, SİYASET SAHNESİNDEN VE GÜNDEMİMİZDEN SİLİNİP GİDECEKSİNİZ…