Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Yükselişi Ve Bir Cihan Devletine Dönüşme Ufkunda İlerleyişi Karşısında Panikleyenlerin Eski Türkiye Arayışı, Kendilerini Nefessiz Bırakacak Boş Bir Hayaldir…
Zillet güruhunun arzuladığı TÜRKİYE, Amerika Birleşik Devletleri’nin itaatkar cephe ülkesi ve Avrupa Birliği’nin kapı kulu konumunda bekleyen sindirilmiş ülkedir.
Onların nazarında TÜRKİYE : iradesi , inancı ve hakimiyet perspektifi iğdiş edilmiş bir ülke olmalı ve her daim siyonizmin ve batının hizmetkarı, ticari pazarı ve emir eri olmalıdır.
Zillet güruhunun AMACI ; batının gönüllü uşağı olarak ve icat ettikleri düzmece kavramların arkasına sığınarak yönlendirdikleri, darbe ve dikta rejimleriyle hizaya çektikleri eski Türkiye’yi yeniden ihdas etmektir.
Kendi içine kapanmış, parlamenter sistemin kıskacında debelenen, erken seçim ve hükümet kurma safsatasında yönetim bilinci kaybettirilmiş, stratejik hiçbir girişimi ve hedefi bulunmayan, ordusu dahil tüm devlet birimleri milli irade üzerinde birer vesayet odağına dönüşmüş, istihbarat servislerine kadar yabancı devlet ajanlarının kontrolüne girmiş, ekonomisi yabancı güç merkezleri ve onların yerli temsilcileri tarafından topaç muamelesiyle kontrol edilen,
Müslüman ve Türk olmanın baskı altında utanılacak bir kimlik unsuru haline getirildiği, ahlaksızlığın ve inançsızlığın modern ve batılı olma etiketiyle niteliksiz beyinlere satıldığı, hiçbir küresel siyaset argümanına sahip olmayan, siyasetini stratejik müttefik yaftalı ABD yandaşlığına göre şekillendiren, IMF’in boynuna taktığı tasmanın ipleriyle istenildiği yöne çekilen, Müslüman ve Türk kimliğine göre değil, batının düşünce biçimine göre yaşamı şekillendirilen, medyası ;
algı operasyonlarının ve beyin yıkama faaliyetinin odağı haline gelmiş, yargılamanın adilliğini değerlendirme yetkisini aşağılık bir birliğin sözde İnsan Hakları Mahkemesi’ne terk etmiş, İsrail yardakçılığı iliklerine kadar işlemiş korkak ve kişiliksiz yöneticilerle doldurulmuş, kuruyunca sulanan- uzayınca budanan, var olduğun ilk andan itibaren “ruhu kokuşmuş bir zihniyet” tarafından idare edilen ESKİ TÜRKİYE ÖZLEMİ , hem küresel düşmanlarımızı hem de onların içimizdeki işbirlikçilerini sarmış bulunmaktadır.
Türkiye’nin ; Irak ve Suriye’yi , Balkanları, Kafkasları, orta ve güney Asya’yı, orta ve kuzey Afrika’yı kontrol noktasında büyük adımlar atmaya başlaması, bir enerji üssü haline dönüşmesi, ticaret yollarını kontrol etme stratejileri geliştirmesi, İngiltere ve Rusya ile küresel düzenin dengesini bozacak ilişkiler ağı kurmaya başlaması, askeri – siyasi ve ekonomik kapasitesini dünyanın ilk 5 gücünden biri olmaya imkan verecek bir perspektifte hızla geliştirmekte oluşu ; Amerika Birleşik Devletlerini, Avrupa Birliği’ni, İsrail’i ve karakter yoksunu dinsiz Arap milliyetçilerini ciddi biçimde endişelendirmekte ve çeşitli platformlarda ortak hareket etmeye zorlamaktadır…
İçimizdeki zillet güruhu ise ; biz bu tiyatronun bir parçasıyız, biz yabancıların çıkarları ile kendi çıkarlarını birleştirmiş gafilleriz, biz vatan hainiyiz, milletini satan dönmeleriz diyememekte, bunu bastırmak için ;
“Erdoğan bir diktatördür, Türkiye’de medya ve hukuk baskı altındadır, Türkiye’nin Libya’da- Suriye’de- Irak’da ne işi var !
Selahattin Demirtaş masumdur ve hemen serbest bırakılmalıdır , erken seçime gidilmelidir, parlamenter sisteme dönülmelidir, Türkiye SİHA çöplüğüne döndü, Kanal İstanbul yapılmamalıdır, Nükleer santraller gereksizdir,
Hava limanları- yüksek hızlı trenler- otoyollar – şehir hastaneleri gereksiz yatırımlardır, Türkiye saman ithal eder konuma gelmiştir, IMF’den borç alınmalı, Stand- by anlaşması imzalanmalıdır, ekonomimiz batmaktadır, Dolar 15 lira olacak, Pyd’liler vatanını savunan savaşçılardır, Esed bir kahramandır, İhvancı Mursi’nin öldürülmesi nedeniyle darbeci - katil Sisi'nin yönettiği Mısır ile ilişkiler bozulmamalıdır, İsrail’le işbirliği yapmalıyız, Türkiye teröristlere silah veriyor, Türkiye Azerbaycan’a Suriyeli savaşçı gönderdi, çevre katliamı yapılıyor, tank-palet fabrikasını Katar’a sattılar, Katar Türkiye’yi satın alıyor ” gibi akla hayale gelmeyen her türlü fitne unsuru söylem sahaya sürülmektedir.
Bu düşünce biçimi bunları, UYUŞTURUCU TİCARETİNDEN VE ORGAN TACİRLERİNDEN vergi alınmasını gündeme getirebilecek kadar da sapıttırmış, beyinlerini dumura uğratmıştır.…
YILLARDIR, TERÖRE KARŞITLIK EDEBİYATI YAPANLAR ;
hükümet PKK terörünü bitirmek için barışçıl bir zemin aradığında, milliyetçiliğin doruğuna çıkarak vatanseverlik sloganları atanlar şimdi ; Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin sözde hukuk mahsulü dandik kararının içeriğini bile okumadan hükümeti, hukukun yüzkarası, ahlaksız ve siyasi içerikli bir kararı TIPIŞ TIPIŞ uygulamaya yönlendirmekten utanmadan zevk alıp , terör örgütü PKK//PYD//YPG//SDG yapılanmasının ülkemizdeki kaşarlı temsilcileriyle ittifak yapıp ;
Kendilerine Mustafa Kemal’in itleri diyenlerle, sırtımızı Pkk//Pyd/Ypg/Ypj’ye yasladık söylemlerini dile getirenlerle ve terörist Apo’nun heykelini dikme naraları atan Selahattin Demirtaş’ın eş başkanı olduğu partiyle müttefiklik ilişkisi kurmakta bir beis de görmemektedir. Hatta milletvekillerini terörist cenazelerine göndermek, FETÖ mensuplarından danışman devşirmek, IMF yetkilileriyle otel odalarında basılmak, kirli seçim ittifaklarına girmek, Türkiye’yi bölme planlarının yapıldığı Anayasa çalışmaları yapmak, yabancı devletlere adi bir yabancı dil telaffuzuyla Türkiye’yi şikayet etmek de bunlar için sıradan hale gelen uygulamalardır.
En son olarak da hakimin başındaki BÖŞÖRTÜSÜ ile Kuran’ın Arapça okunması, faşist zihniyetin temsilcilerine yine batmış görünmektedir. Umarım battığı gibi kanatmıştır da…
Ey kendisini Müslüman- Türk olarak tanımlayamayan düşünce biçimlerinin sahipleri ! sizlerin düşüncelerinizi değiştirmenizi talep etmiyoruz ancak destek verdiğiniz ve vatana ihanet çizgisinde bir siyaset üzerine kendini konumlandırmış partilerinizi ve desteğinizi sorgulayarak, sizleri Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bir cihan devletine uzanan kutlu geleceğine destek olmaya davet ediyoruz.
BU GELECEĞE İNANMAYARAK EBEDİYYEN FİTNE VE AŞAĞILIK KOMPLEKSİ İÇİNDE SÜRÜNECEĞİNİZE , İNANARAK MÜCADELE ETMEYİ BAŞARINIZ…
TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ’NİN HİÇBİR ŞEREFLİ VATANDAŞI, BÖYLE BİR ZİLLETİ VE BÖYLE KOKUŞMUŞ BİR ZİHNİYETİ DESTEKLEMEK DURUMUNDA KALMA ACZİYETİNİ HAK ETMEMEKTEDİR. Yedi değil sekiz düvele karşı mücadele ettiğimiz, gelişmek ve büyümek için gece gündüz çalıştığımız, her stratejik mevzimizde tarihi kazanımlar elde ettiğimiz, ülkemizi yıkmak için her gün yeni planların yapıldığı ve birlik ve beraberliğe ihtiyaç duyduğumuz bu dönemde, her olayı içimizdeki işbirlikçileri ortaya çıkaracak bir turnusol kağıdı olarak kullanarak, HER İCRAATI VE SÖYLEMİ ;
Yalan, taciz tecavüz, ihanet, gaflet, satılmışlık, aşağılık kompleksi, zavallılık, tükenmişlik, uşaklık, fikirsizlik, eylemsizlik, acziyet ve saygısızlık kokanları tespit ederek, onları siyaseten desteklemekten vazgeçiniz. Bunu yapma noktasında beyninizde beliren, ezberletilmiş, gerçeklikten uzak ve sizleri fikren saplantılı bireyler haline getiren fikriyatı da bir tarafa bırakınız… Bizler neden bu partilere oy veriyoruz diye bir daha ve bir daha düşününüz. Siz de onlar gibiyseniz peygamber de gelse size bir etkisi olmayacaktır.
Ancak bu anlamsız saplantının tarafı değilim diyorsanız, ya gelin birlikte mücadele edelim ya da bu zillet güruhuna destek veren kişiler olmaktan kendinizi kurtarmayı başarınız…
Bilinmelidir ki ;
Şehitlerden elli milyon bekçisi olan,
Aşılmaz bir kayadır bu ebedi vatan…