Oyun Kurarken Oyuna Düşmek Nasıl Olur Öğreteceğiz…
Av. Sedat Çetinkaya
Geçmiş yüzyılın en büyük sömürge imparatorluğu olan Amerika Birleşik Devletleri, onu bu konuma taşıyan küresel çeteyi oluşturan paganların, kendilerine yeni merkez olarak Çin’i seçmiş olmaları nedeniyle ÇÖKÜŞ DÖNEMİ’NE girmiş bulunmaktadır.
Artık Amerika Birleşik Devletleri, kendisine en büyük küresel güç imkanını bahşeden olanakları teker teker kaybedecek, bu süreçte yaşayacağı ekonomik ve toplumsal kriz nedeniyle büyük sıkıntılar yaşayarak içe kapanacak, küresel güç olma iddiasını karşılayabilecek stratejik açılımları ortaya koyma gücünden de yoksun kalacaktır.
Amerika Birleşik Devletleri’nin durumu, perde arkasındaki gerçek sahipleri tarafından tasfiye edilmeye çalışılan bir holding’in, içinin boşaltılarak hukuka uygun şekilde iflas ettirilmesi öncesindeki durumu gibidir…Elbette durumun farkında olmadan bu sürece direnmeye çalışan, holdingi kurtarmaya ve eski haline getirmeye çalışanlar da bulunmaktadır. Ancak onların faaliyetlerinin, süreci engelleyemeye yetecek gücü ve kapasitesi bulunmamaktadır. Geri dönüş ve çöküş süreci başlamış, karizma da düzeltilemeyecek şekilde çizilmiştir…
Herkes şunu anlamalıdır ki küreselcilerin, ABD’nin yumuşak şekilde tasfiyesi için zamana ihtiyacı vardır ve J.Biden gibi düşük profilli bir başkanın onlara kazandıracağı tek şey de bu ZAMANDIR.
Küreselcilerin Türkiye ile ilgili en büyük sıkıntısı, Türkiye’nin kendilerine engel teşkil edecek bir tutum içine girmesi ve bunu gerçekleştirmek için KENDİ GÜÇ MERKEZİNİ OLUŞTURMASI KORKUSUDUR. Panik içinde ortaya koydukları tüm girişimlere ve saldırılara rağmen, Türkiye onların kontrol edemediği bir güçtür ancak Türkiye’nin üzerine gitmeleri de onlar için hiç kolay değildir. Çünkü taraflar geri dönülemez yollara girdiklerinde, dünya için büyük bir kaos’un ve çatışmanın fitili de ateşlenmiş olacaktır.
İşte SAYIN ERDOĞAN’IN SİYASİ STRATEJİSİ VE GÜCÜ , tam bu noktada kendini göstermektedir.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni temsilen sayın Erdoğan, sözle ve bazı yaklaşımlarla uzlaşmacı bir tavır ortaya koyuyor gibi davranarak, ülkemize küresel güce dönüşme öncesinde gerekli olan çok kıymetli bir zamanı kazandırmaya çalıştığı gibi Türkiye’nin karşı konulamaz bir güce dönüşmesi için gerekli siyasi ve stratejik açılımları da tüm engelleme girişimlerine rağmen adım adım gerçekleştirmektedir.
Bu bağlamda Türkiye, tarihi mirasının uzandığı tüm genetik kodları harekete geçirmekte, teşkilatlanmasını tamamlamaya, askeri-siyasi ve ekonomik açıdan kendisini yükseltecek altyapıyı hazırlamaya ve çeşitli siyasi ve stratejik mahiyeti haiz işbirliklerini tesis etmeye çalışmaktadır.
Bu büyük ufuktan habersiz yaşayan gafiller, avanaklar ve işbirlikçiler sürüsü ise günlük çekişmelerin , saplantıların, yetersiz beyinlerinin ürettiği niteliksiz fikirlerin ve küçük hesapların peşinde ömür tüketmektedirler. Emin olunuz ki onlar ne bu dünyada ne de ahir hayatlarında şerefli ve kapasiteli bir yaşama ulaşamayacaklardır.
J.Biden’ın seçilmesiyle Sayın Erdoğan’ı yönetimden düşürmek için pisliğinde boncuk bulmuş çocuk gibi sevinerek harekete geçen zavallıları bekleyen tek şey ise HÜSRAN’dır.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Başkanına, “CUMHURBAŞKANLIĞI KOLTUĞUNU İŞGAL EDEN ZAT” diye hitap eden bir kişinin, kendisine DHKP-C militanı diye hitap eden Başkan Erdoğan hakkında yapacağı suç duyurusunda , sayın Erdoğan’a dava açacak savcıyı ve ceza verecek hakimi görmek için merakla beklediğimi de ifade etmek isterim. Asıl ben buradan bu şahıs hakkında Cumhurbaşkanı’na işgalci diye hitap etmesi nedeniyle CUMHURİYET SAVCILARINI VE TÜM DUYARLI VATANDAŞLARIMIZI HUKUKEN HAREKETE GEÇMEYE DAVET EDİYORUM…
Birileri, Müslüman- Türk milletine karşı oyun kuran efendileri gibi OYUN KURARKEN, OYUNA DÜŞMEK NASIL OLUR ÖĞRENECEKLERDİR…
Bu vatanı seven, Allah’a inanan, Türk milletine mensup olan ve İslam inancına sahip herkes ama herkes, çok yüksek bir bilinçle bu mücadele içindeki yerini belirlemeli ve TÜM ÇEVRESİNİ BU BİLİNÇ DOĞRULTUSUNDA ORGANİZE ETMELİDİR.
İplerin atılacağı, mücadelenin keskinleşeceği günler yaklaşmaktadır.
Ya atalarımızın yolunda ve HAK uğrunda mücadele eden şeref-inanç ve ülkü sahibi insanların tarafını seçeceğiz ya da medeniyetsizlerin türettiği dandik kavramların peşine düşmüş, küresel güçlere peşkeş çekilmiş, şeytana yenilmiş, kimliksiz ve kişiliksiz bir zihniyetin oluşturduğu pislik çukurunda debelenerek, zilletin bir parçası olmayı tercih edeceğiz…
Unutmayınız ki bizim içimizden en kötü yönetici, karşımızdaki işbirlikçilerin en iyi yöneticisinden sonsuz defa iyidir. Bu, BASİT VE NİTELİKSİZ BİR SEÇİM DEĞİL , BİR SAF BELİRLEME MÜCADELESİDİR ve safını yanlış belirleyenlerin, kendini bizimle birlikte tanımlayabilmeleri ise mümkün değildir.
BİZ KİM MİYİZ ? diye soracak olursanız ; önce Müslüman sonra da Allah’ın yeryüzündeki kılıcı- ordusu ve halifesi konumundaki Türk’leriz… İşte bu noktada "AMA- LAKİN-FAKAT" diye başlayan bir cümle kuracak olan varsa, onunla maddi - manevi ve fikri bağı bulunmayan, hatta onunla kan uyuşmazlığı bulunan bir MİLLET ve ÜMMETİZ…