loader
Şehri Terk Etmeli...

Şehri Terk Etmeli...

Arkamdan ağlamayacak bir şehir için ağlamaya değmez. Sokaklarını dolduran telaşlı kalabalıklarında kayboluyoruz şehrin. Polis kayıtlarında suçlu ya da masum, nüfus kayıtlarında...

Şehri Terk Etmeli...Şehri Terk Etmeli...
Zeyyat ŞAHİN 
 
Şehre bir yağmur yağsa, gök delinse ve ben, beni benden çalan, ruhuma azaplar salan bu şehri terk etsem. Ve terk etsem zihnimdeki bütün şehirleri. Yağmurlu bir şafak vakti, bitmez yağmurların yurdu dağlara doğru rüzgâr kanatlı rahvan bir tayın sırtında uçsam.
 
Şehrin kulaklarımı sağır eden anlamsız uğultusundan yoruldum. Kulağım dağların sesinde, gözüm dağların insanı deli eden görüntüsünde. Ve gönlüm çiçekli badem ağaçlarının yurt tuttuğu dağlara yaslanmış, dağlara bakan bir küçük köyün hasretiyle harap. 
 
Dağlara tutkun ama şehre mahkûm edilmiş olmanın azabı içindeyim. İçime attığım hasretlerim içinden çıkılmaz hale getirdiği bu hayat ve içime sindiremediğim bu şehir öldürecek beni. 
 
Ve üstelik ben asla bir şehirde ölmek istemiyorum. Ölülerine bile zulmeden bir şehirde başlamak istemiyorum son yolculuğuma. Doğduğum dağlarda ölmek, dağlı gırtlaklarıyla ve içleri yanarak söyledikleri ağıtlarıyla gitmek istiyorum kadınların.
 
Arkamdan ağlamayacak bir şehir için ağlamaya değmez. Sokaklarını dolduran telaşlı kalabalıklarında kayboluyoruz şehrin. Polis kayıtlarında suçlu ya da masum, nüfus kayıtlarında sadece bir sayıyız. Şehir, Tepegöz hikâyesindeki tek gözlü canavar. Bir bir uyutuyor bizi. 
 
Şehri Terk Etmeli...Sırası gelenlerin karşısına geçip arsız kahkahalar atıyor ve yutuyor. Sırasını bekleyenlerse kendilerini de bekleyen faciayı bir tek gözyaşı bile dökmeden en soğuk halleriyle izliyorlar. Gözyaşı dökerlerse, ağlarlarsa güçlerini kaybedip yok olacaklarından korkuyorlar şehrin hengâmesinde. 
 
Oysa şehirde olmak zaten yok olmaktır. Ve bilmiyorlar ki gözyaşımız gücümüzdür, direncimizdir. Canavardan kurtulmanın tek yolu sulu sepken gözyaşlarıyla birbirimize sarılmak ve direnmektir.
 
Şehir büyüdükçe ve yükseldikçe binalar insan küçülüyor. Ve daha da fenası gönül gözü görmez, kendi dışında olup bitenlere karşı yüreği sızlamaz oluyor insanın. Oysa dağlar ne kadar yüce olursa olsun insanın yüceliğine engel olmaz. Çünkü bilir insan dağların ayazında ve gecelerin karanlığında var olmanın insan kalmak ve en insani taraflarıyla yol almak olduğunu hayatta. 
 
Yalnız kendisi için değil başkaları için de ağlayabilmekle mümkündür insan kalmak ve yok olmamak. Şehirleri kuranlar ve şehirlerin nimetleriyle kuduranlar korkarlar gözyaşından. Sanki başkaları için ağlamaktan vazgeçmek şehre girişin ön koşuludur ve sanki hırpani şehirlerde hoyrat bir hayat için gizli bir anlaşma imzalanmıştır.
 
Ve küremizi bir uçuruma doğru küreyen küreselleşmecilerin bizi şehirlere doğru sürüp dağları ıssız bizi yalnız ve savunmasız bıraktıklarının farkında değil misiniz? Birbirimiz için ağlamayı öğrenirsek onları e olup bitenleri fark edeceğimizden korktuklarını görmüyor musunuz?
 
Dağlar bizim hasretimizle ıpıssız biz dağların hasretiyle yapayalnızız. Şehre yağmurlar yağmalı, gök delinmeli ve biz yağmurların yurdu dağlara doğru koşmalıyız dolu dizgin. Dağlara koşmak hayatın özüne yani insanın kendisine koşmaktır.
 
Foto: Zeyyat ŞAHİN


Gazipaşa Haberler Not:
Eğer sizde mesleki haberinizin yada tarifinizin web sitemizde yayınlanmasını istiyorsanız; "Haberini Yada Tarifini Paylaş" sayfamızdaki kriterlere uygun bir şekilde uygun içeriklerinizi bize gönderebilirsiniz. Gazipaşa Haberleri internet sitesinde yayınlanan yazı, haber, röportaj, fotoğraf, resim, sesli veya görüntülü şair içeriklerle ilgili telif hakları www.gazipasahaberler.com 'a aittir. Bu içeriklerin iktibas hakkı saklıdır. İzinsiz ve "kaynak gösterilse" dahi iktibas olunamaz; hiçbir surette kopyalanamaz ve başka bir yerde yeniden yayıma konulamaz.


  • Facebook'ta paylaş

Bu Habere Yorum Yap

Benzer Haberler