loader
Türk Dış Politikasının En Derin Stratejik Temelleri …

Türk Dış Politikasının En Derin Stratejik Temelleri …

İnsanlığın uluslararası ilişkileri analiz ederken anlayamadığı şey, artık karşımızda devletlerin ve bu devletlerin çıkarlarının değil ; küresel şirketlerin bu şirket..

Yaklaşan Tehlikelerin Işığında, Türk Dış Politikasının En Derin Stratejik Temelleri …Yaklaşan Tehlikelerin Işığında, Türk Dış Politikasının En Derin Stratejik Temelleri …
 
İnsanlık tarihi boyunca dünya üzerinde yaşanan güç mücadelesinde, geride bıraktığımız 100 yıllık süreç dışında, devletlerin mutlak anlamda etkin olduğu bir süreç yaşanmış bulunmaktadır. Ancak bu durum, KÜRESEL ŞİRKETLERİN ; parayı, para yönetimini esas alan yapıları ele geçirip, üretimi- teknolojiyi ve algıyı yönetebilir hale gelmesiyle büyük ölçüde değişmiş ve devletler bu küresel şirketlerin kontrolünde hareket eder hale gelmişlerdir. 
 
Çünkü devlet yönetimlerini belirleyen sistem olan demokrasi uygulaması, fanus içinde şekillenmediği sürece, büyük bir güce sahip olan küresel şirketlere,  istedikleri kişileri yönetici olarak seçtirme imkanı bahşetmiştir. Bu şirketler, arzularını yerine getirmeyen ülke yöneticilerinin bulunduğu koltuklarda uzun süre kalmalarına da izin vermemişlerdir. 
 
BUNU YAPARKEN ; finans sistemi, üretim sektörü, medya, sivil toplum örgütleri gibi alanlar üzerinden gerçekleştirdikleri baskıyı kullandıkları gibi yönetime karşı darbe, terör hareketleri, bölücülük faaliyetleri ve yeni öğrendikleri bir yöntem olan kaos gibi uygulamalardan da faydalanmışlardır. İŞTE ŞİMDİ HERKES BİRİLERİNİN NEDEN HEP ; DEMOKRASİ, İNSAN HAKLARI, HUKUK DEVLETİ, SİVİL TOPLUM ÖRGÜTÜ, FİKİR ÖZGÜRLÜĞÜ, PARLAMENTER SİSTEM, ÖZERK MERKEZ BANKASI, SENDİKA, ÖZGÜR BASIN GİBİ KAVRAMLARDAN DEM VURDUĞUNU ANLAMALIDIR… 
 
İnsanlığın uluslararası ilişkileri analiz ederken anlayamadığı şey, artık karşımızda devletlerin ve bu devletlerin çıkarlarının değil ; küresel şirketlerin bu şirketlerin çıkarlarının bulunduğudur. İşin en tehlikeli noktası da bu şirketlerin gerçek sahiplerinin, dünyada tanrıcılık oynamayı hedefleyen ve kendilerini üstün bir ırkın temsilcisi olarak niteleyen paganlar olmasıdır. Yani kısaca belirtmek gerekirse, işimiz zordur ve onlara, BİZDEN ÜSTÜN OLMADIKLARINI KANITLAMAMIZ gerekmektedir. Aksi takdirde insanlık olarak içinde bulunduğumuz aymazlıkla ; beyinleri ele geçirilmiş, herşeyi kontrol edilen insansı varlıklar olarak onlara hizmet eden kölelere dönüşme ihtimalimizin bulunduğunu üzülerek belirtmek isterim. 
 
Bildiğiniz üzere ABD- İngiltere ve Avustralya arasında AUKUS adı altında yeni bir güvenlik işbirliği oluşturulmuş bulunulmaktadır. Aslında güvenlik demek, siyasi ve stratejik işbirliği demektir. İşte bu noktada İngiltere’nin bir oyalama sürecinden sonra neden Avrupa Birliği’nden çıktığını ve hatta Türkiye ile neden yakınlaşma eğilimleri ortaya koyduğunu, İngiltere kraliçesi’nin desteğini almış N.Paşinyan aracılığıyla neden bir kriz ürettiklerini de ortaya koymaktadır. 
 
Gelişmeler, ancak derinleri gören gözlerin gördüğü gerçekler üzerindeki gölgelemelerin bir bölümünün kaldırıldığını ve kartların daha açık oynanır hale geldiğini işaret etmektedir.
Dünya’nın dine karşı en uzak ülkesi Çin Halk Cumhuriyeti’ni son 30 yılda yapmış oldukları yatırımlarla ekonomik bir güç haline getiren ve İpek Yolu projesi’nin sahibi olarak konumlandıran küresel güçler, dünyanın diğer bölümünde de ABD- İngiltere ve avanesi arasında bir birlik oluşturmayı ve bu iki yapı arasında oluşturulacak göstermelik bir kutuplaştırmayla da geçiş dönemini yönetmeyi planladığını ifşa etmektedir… 
 
Bu arada Avrupa, FRANSA üzerinden geliştirilecek politikalarla korkuya , silahlanmaya ve en sonunda da parçalanmaya sevk edilecek gibi görünmektedir. Küreselcilerin, ABD ve İngiltere üzerinden ve özellikle de NATO örgütlenmesinin faaliyetlerini kullanarak,  Rusya- Avrupa ilişkilerini germek ve en sonunda da Avrupa ile Rusya’yı savaştırmak üzerine bir plan yaptıklarını düşünmekteyim. ABD’nin geçmişte yaptığı birçok anlaşmadan çekilmesi, Ukrayna’yı bahane ederek ve Karadeniz’i kullanarak Rusya’yı kışkırtması, Almanya’yı Rus gazını kullanmama noktasında baskı altına alması, hep bu stratejinin ürünleri olarak karşımıza çıkmaktadır. 
 
Benzer bir plan, Alman derin siyaset stratejisinin Rusya tehlikesine karşı Türkiye ile birlikte hareket etmeye yakın oluşu ve Türkiye- Rusya ittifakı olasılığı düşünülerek , Türkiye- Rusya arasında da oluşturulmak isteniyor gibi görünmektedir. Yakın geçmişte Ermenistan- Azerbaycan çatışması ve İdlib’de yaşananlar düşünüldüğünde, Türkiye- Rusya çatışmasının öncelikli olarak istendiği anlaşılmaktadır. Bu çatışma kullanılarak da Birinci ve İkinci Dünya Savaşları’nın bir karması tertiplenerek, Türkiye ile Rusya’nın yanında Avrupa’nın da bir yıkım yaşaması, İpek yolunun önündeki tüm engellerin ortadan kaldırılarak, tüm sahanın bir ÇİN İSTİLASINA hazır hale getirilmesi amaçlanmaktadır...
 
Herkes tarafından çok iyi bilinmelidir ki küreselcilerin planlarına darbe vuran ve onları paniğe sevkeden dünya üzerindeki tek ülke, Sayın RECEP TAYYİP ERDOĞAN YÖNETİMİNDEKİ TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ’dir. Yine herkes bilmelidir ki Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin onlar için oluşturduğu risk ortadan kalktığında, İNSANLIK DÜŞÜRÜLMÜŞ DEMEKTİR. Bu durumda tüm dünyanın köle haline gelmesi ise sadece bir zaman meselesinden ibarettir.
 
ONLARIN HAYALİ ; anglo- sakson devletler birliği ve avanesiyle, küreselci-ateist Çin arasında pay edilmiş bir dünyanın ortasından, BÜYÜK İSRAİL'İ yeşertmektir. Dünya üzerinde görüp görülebilecek tüm ara politikaların amacı da bu gerçekliğe hizmet etmekten başka bir şey değildir...
 
Ben, gerçekleri tüm çıplaklığıyla ortaya koymak için böyle bir kara resim çiziyor gibi olsam da o küreselci paganlar ve bizim kadim geçmişten bu tarafa tanıdığımız HANLI'ların ateist askerleri, Müslüman- Türk milletinin oluşturduğu seti geçemeyeceklerdir…
 
ORDULARIMIZ, birgün ; Mescid-i Aksa’da Allahü Ekber nidaları altında şükür namazı kılıyor olacağı gibi, Altay’lardan yükselen kurt ulumaları eşliğinde Çin Seddi üzerine tevhid sancağını çekiyor, Batı Roma’nın kalbine Fatih’in saplayamadığı mızrağı, en az onun kadar sınır tanımaz bir komutanla saplıyor olacaktır… 
 
Lakin gelecek ufkundan günümüze doğru geri çekilirsek, İdlib üzerinden gerçekleştirilmeye çalışılan bir provokasyonun adım adım yaklaşmakta olduğunu da görmek gerekmektedir. Harekete geçmek için Türkiye’nin 2023 seçimleri ile oluşacak durumunu görmek isteyenlerin, bu seçimlerinin sonucunu tesadüflere bırakacağını düşünmek de hayalci bir yaklaşımdan ibaret kalacaktır.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti, İran'ın da sürece katılmasıyla büyük mücadelelere sahne olacak GÜNEY CEPHESİ’ni şimdiden oluşturmalı, karşısında belirecek düşman kim olursa olsun ; onu, binlerce yıldır Allah adına sahip olduğu topraklara gömmek için adı konulmamış bir hazırlık içinde bulunmalıdır...
 
Bizim en büyük zaafımız, gaflet içinde bulunmamız ; karşı tarafın en büyük zaafı ise kendisine karşı koyan güçlere karşı canla başla savaşacak şahadete koşan bir orduya sahip olmamalarıdır.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti, büyük mücadelelere uzanan yolda küçük çatışmalarla mücadele azmini bilerken, Balkanlar’da- Afrika’da- Ortadoğu’da- Kafkasya’da – Güney Azerbaycan’da- Afganistan’da- Türkistan’da güçlenmeyi ve büyük bir birliğin temellerini yükseltmeyi de başarmalıdır. Bu başarı için, 2023 seçimlerinden güçlenerek çıkmayı başarmak zorunda olduğumuzu da içimizdeki küreselci artıklarından kurtulmamız gerektiğini de unutmamalıyız…
 
Düşmanlarımız, 2023 yılında Sayın Erdoğan’ı düşürmek için akla hayale gelmeyen ve özellikle de hane halkı ekonomisini ilgilendiren konularda her türlü fitneyi sahneye koymaktan geri durmayacaklar, şaha kalkan ve atılım üzerine atılım yapmak isteyen Türkiye ekonomisini bir süre daha dizginlemek için her türlü baltalamayı yapmaktan geri kalmayacaklardır. Ve işin acı tarafı da tıpkı Merkez Bankası başkanlığı yapan nice işbirlikçinin durumunda olduğu gibi Covid 19 aşısı aşığı bir bakan ve avanesinin de buna çanak tutuyor olmasıdır.
 
İnsan nesli ve Din-i Mübin-i İslam’ın geleceği için mücadele etmek isteyen tüm insanlar, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kaldıracağı sancak altında toplanmaktan başka çare olmadığını eninde sonunda idrak edeceklerdir. 
 
SİZ, bu idrake ulaşanlardan mı yoksa binbir bahane üreterek, küreselci paganların kölesi olmaya aday olan gafillerden misiniz ? 
 
İşte insanların, bağımsızlığına ve egemenliğine ne kadar düşkün olduğunu önümüzdeki süreçte yakından görecek ve Türk Milleti’nin kendisini neden Bozkurt ile tanımladığını da o zaman çok daha iyi anlayacağız…
 


Gazipaşa Haberler Not:
Eğer sizde mesleki haberinizin yada tarifinizin web sitemizde yayınlanmasını istiyorsanız; "Haberini Yada Tarifini Paylaş" sayfamızdaki kriterlere uygun bir şekilde uygun içeriklerinizi bize gönderebilirsiniz. Gazipaşa Haberleri internet sitesinde yayınlanan yazı, haber, röportaj, fotoğraf, resim, sesli veya görüntülü şair içeriklerle ilgili telif hakları www.gazipasahaberler.com 'a aittir. Bu içeriklerin iktibas hakkı saklıdır. İzinsiz ve "kaynak gösterilse" dahi iktibas olunamaz; hiçbir surette kopyalanamaz ve başka bir yerde yeniden yayıma konulamaz.


  • Facebook'ta paylaş

Bu Habere Yorum Yap

Benzer Haberler