loader
Küresel Güç'te Dinamikler Ve İç Siyasete Etkileri...

Küresel Güç'te Dinamikler Ve İç Siyasete Etkileri...

Tarihi geçmişi itibariyle, dünyanın büyük bölümü üzerinde çok yönlü etki oluşturabilecek kapasiteye sahip bir devlet olduğunu, Avrupa’nın, doğalgaz ihtiyacını karşılayan en önemli merkez..

Küresel Güç'te Dinamikler Ve İç Siyasete EtkileriUluslararası Siyaset Alanında Türkiye’yi Küresel Bir Güce Dönüştürecek Olan Dinamikler Ve İç Siyasete Etkileri…
Av. Sedat Çetinkaya
 
Öncelikle, Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile ilgili analizleri doğru bir noktaya oturtabilmek için, ülkemizin küresel strateji tahtasındaki yerini çok yönlü olarak ortaya koyma gereğinin bulunduğunu belirtmek isterim. Bu bağlamda ayrıntıları bir tarafa bırakıp kabaca bir durum tespiti yaptığımızda, TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ’nin;
 
1. Tarihi geçmişi itibariyle, dünyanın büyük bölümü üzerinde çok yönlü etki oluşturabilecek kapasiteye sahip bir devlet olduğunu, 
 
2. Avrupa’nın, doğalgaz ihtiyacını karşılayan en önemli merkez olarak ortaya çıktığını, 
 
3. Doksan milyona yaklaşan genç nüfusuyla önemli bir üretim ve ihracat merkezi olarak yükselmekte olduğunu,
 
4. Kıtalararasında bulunan eşsiz coğrafi konumu, sahip olduğu limanlar – havaalanları- demiryolu ve karayolu ağıyla dünyanın en önemli lojistik merkezlerinden biri olma kapasitesine sahip olduğunu,
 
5. İstanbul ve Çanakkale boğazı ile dünya’nın en önemli su yollarından birisine sahip olduğunu,
 
6. Konvansiyonel açıdan, dünyanın ; savaşma kabiliyeti, direnme gücü ve saldırı kapasitesi en güçlü ordularından birisine sahip olduğunu,
 
7. Türk Devletler Birliği Teşkilatı’nı, 21 nci yüzyılın en büyük gücü haline getirmek için mücadele eden ileri bir dış politika perspektifine sahip olduğunu, 
 
8. Balkanlar , Karadeniz, Ortadoğu ve Afrika coğrafyasında artan bir etkiye malik olduğunu,
 
9. Kısa sürede dünyanın ilk 10 ekonomisinden biri olma yolunda hızla ilerlemekte olduğunu,
 
10.  Akdeniz’in en büyük gücü olarak varlığını ortaya koyduğunu,
 
11. Bölgesinde kurulan tüm ittifakları karşılayabilecek ve dağıtabilecek siyasi ve askeri güç kapasitesine sahip olduğunu,
 
12. Avrupa’da bulunan Türk ve Müslüman nüfus ile Avrupa devletlerini etkileyebilecek bir imkana kavuşmuş olduğunu,
 
13. Gerçek bir askeri güçten yoksun olan Avrupa açısından, hem bir tehdit hem de bir müttefik (!) olma durumunu elinde tuttuğunu,
 
14. İsrail’i tehdit edebilecek ya da varlığını ortadan kaldırabilecek tek devlet olduğunu, 
 
15. İpek yolu projesinin merkezinde bulunan ve bu projeyi önemli ölçüde akamete uğratabilecek ya da kontrolü altına alabilecek en büyük güç olduğunu, 
 
16. İslam dünyasının siyasi ve ekonomik çekim merkezi olarak hızla yükselmekte olduğunu,
 
17. Tüm küresel güçlerin ve bölge devletlerinin, kendi politikalarını belirlerken siyasi yaklaşımını dikkate almak durumunda olduğu bir devlet haline geldiğini,
 
18. Gıda başta olmak üzere , hemen hemen her açıdan kendisine yetebilecek bir üretim ve depolama kapasitesine sahip olduğunu, 
 
19. İleri teknoloji içeren silah üretimi konusunda hem kendi ihtiyaçlarını hem de kendisinden talepte bulunacak dost ve müttefiklerinin ihtiyaçlarını karşılayacak seviyeye ve standartlara ulaşmış olduğunu,
 
20. Dünya üzerinde etkili olmak isteyen her ülkenin, ilişkilerini iyi tutmak ya da ortaya koyduğu etkileri, büyük bedeller ödeyerek aşmayı denemek durumunda olduğunu,
 
21. Küresel güçler açısından da geçerli olmak üzere kolayca tehdit edilebilme noktasından uzaklaşmış, tehdit edebilme potansiyeline yaklaşmış olduğunu SÖYLEYEBİLMEK MÜMKÜNDÜR...
 
İşte Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin sahip olduğu bu güç, küresel ölçekte siyasi – askeri ve ekonomik planlar yapan ülkelerin ve güç merkezlerinin, asla gözardı edemeyeceği bir büyüklüğe tekabül etmektedir. Bu durum karşısında ya bizimle siyasi, ekonomik ve askeri olarak savaşarak, bizi geçmişte olduğu gibi kendilerine tabi olan ve kendilerine hizmet eden bir ülke haline getirecekler ya bizimle anlaşacaklar ya giderek şiddetlenecek mücadelenin sonucuna katlanacaklar ya da mağlup olduklarını kabul ederek gerileyeceklerdir.
 
Ülkemiz açısından hayati öneme sahip olan ve başkanlık sisteminin ülkemize özgü bir şekli olan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne saldırmalarının temelinde de parçalı siyasi yelpazede istedikleri hükümeti çıkarmalarına olanak veren Parlamenter sisteme dönmek istemelerinin altında da Türkiye’yi ele geçirme planları yatmaktadır. 
 
Biliniz ki siyaset alanında kim Parlamenter Sisteme övgüler diziyorsa, Türkiye’yi ele geçirmek isteyen dış mihrakların ülkemizdeki yardakçılarından biri ile karşı karşıyasınız demektir... Zaten ülkemizdeki işbirlikçi muhalefet kesiminin politikaları tek tek irdelendiğinde, Türkiye'nin büyük bir güç olarak ortaya çıkmasına zemin teşkil eden bir faktöre darbe vurmak hedefine matuf olarak şekillendirildiklerini görebilmek mümkündür. 
 
Küresel güçlerin Türkiye’ye olan ihtiyacı arttıkça ve Türkiye’ye yönelik düşmanlık politikası işlerini zorlaştırdıkça sahte bir yaklaşımla da olsa bize yaklaşmaya çalışacak ve bizimle anlaşmak isteyeceklerdir. Bu yaklaşıma aynı onlar gibi sahte bir yaklaşımla yeşil ışık yakıyor görünmemiz durumunda ortaya çıkacak ilk etki, ülkemizdeki muhalefetin ve bu muhalefeti besleyen odakların siyaset tarzında ortaya çıkacaktır. 
 
Bu bağlamda içimizdeki işbirlikçilerin hepsinin geri çekildiğini, ortamın süt limana döndüğünü, diktatör diye saldırdıkları Sayın Erdoğan’ı övdüklerini ve hatta birbirlerinin boğazını sıkmaya başladıklarını görebilmek mümkün hale gelecektir. Kanaatimce 2023 seçimleri sonrasına kadar konjonktür gereğince izlenmesi gereken politika, küreselcilerle anlaşmış olduğumuz izlenimini veren, bize zaman kazandıracak olan ancak özellikle Rusya’ya karşı dengeyi ihmal etmeyeceğimiz, zaman zaman ağırlığımızı ve yumuşak gücümüzü ortaya koyacağımız ve bizi tuzağa çekmelerine müsaade etmeyeceğimiz bir politika olmalıdır… 
 
Bu bağlamda birkaç yıl içinde artacak ekonomik gücümüz, askeri kapasitemiz ve devletlerarası ilişkilerden doğan gücümüz, bize çok daha etkili politikalar takip etmenin önünü açacaktır.
 
Özellikle tüm grift siyasi pozisyonlara rağmen, Ukrayna ile Rusya arasında çıkması muhtemelen savaşı önlemek, Suriye’de ABD aleyhine genişleyecek bir askeri süreci şekillendirmek, Libya’da tek güç olarak barışı sağlamak, Rusya’nın etkisini kırarak Balkanlar’daki gücümüzü arttırmak, İran doğalgazına alternatif olarak Türkmenistan ve Karadeniz gazını da dolaşıma sokmak, kardeş devletimiz Azerbaycan’ın Zengezur Koridorunu açmasını sağlamak, altın rezervlerimizi arttırmak, 
 
artan dış ticaret hacmine rağmen cari fazla veren bir ülke haline gelmek, donanmamızı ve hava kuvvetlerimizi daha da güçlendirmek, Türk Devletler Birliği’ni askeri açıdan etkin bir savunma şemsiyesi içine alacak stratejiler geliştirerek bu hususta etkin sonuçlar almak, Güney Azerbaycan’ın bağımsızlığını destekleyecek kol faaliyetlerini şekillendirmek, Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin tanınmasını sağlayacak politikaları sahaya sürmek, Yunanistan’ı baskı altına alıp hataya zorlayarak efendilerince tokatlanmasını sağlamak kısa vadeli hedeflerimiz olmalıdır...
 
Köprüden sorunsuzca geçmek için bize ihtiyacı olan efendilerini, köprü sahibi olarak hizaya getirip şartlarımızı kabul ettirdiğimizde, konsantremizi bozmak için etrafımıza saldıkları köpekleri, kendiliğinden susacak, süt dökmüş kedi gibi yalanacaklardır…
 
 
 


Gazipaşa Haberler Not:
Eğer sizde mesleki haberinizin yada tarifinizin web sitemizde yayınlanmasını istiyorsanız; "Haberini Yada Tarifini Paylaş" sayfamızdaki kriterlere uygun bir şekilde uygun içeriklerinizi bize gönderebilirsiniz. Gazipaşa Haberleri internet sitesinde yayınlanan yazı, haber, röportaj, fotoğraf, resim, sesli veya görüntülü şair içeriklerle ilgili telif hakları www.gazipasahaberler.com 'a aittir. Bu içeriklerin iktibas hakkı saklıdır. İzinsiz ve "kaynak gösterilse" dahi iktibas olunamaz; hiçbir surette kopyalanamaz ve başka bir yerde yeniden yayıma konulamaz.


  • Facebook'ta paylaş

Bu Habere Yorum Yap

Benzer Haberler