Fatiha Suresi’nin Öngördüğü Bilinç Seviyesi…
Av. Sedat Çetinkaya
İnsan’ın, Yüce Allah’ın, insan için oluşturmuş olduğu imtihan sürecinde gerçek anlamda bir düşmanı bulunmaktadır ki o düşmanın adı da ŞEYTAN’dır.
İNSAN, yüksek bir bilinç seviyesinde hareket etmediği sürece, görmediği ve evrensel gerçeklik noktasında kendisinden çok daha fazla bilgiye sahip olan bu varlığa karşı zayıflık gösteren bir yapıya sahip bulunmaktadır.
İşte bu nedenle insanın yapması gereken ilk şey, Şeytan’dan ve onun şahsına yönelik olarak oluşturmakta olduğu fitnelerin şerrinden, yüce yaratıcıya sığınmaktır.
Bu sığınma durumundan sonra insanın ulaşması gereken ikinci bilinç seviyesini, her şeye Rahman ve Rahim olan yüce Allah’ın izni ve ismiyle başlamak oluşturmaktadır ki BU DURUM, tüm yaratılmışlar nezdinde Allah’ın hükmüyle hareket edildiğinin ilan edilmesi gibi büyük bir manayı içerdiği gibi sahip olunan tasarruf yetkisini ve Allah’ı yüceltme iradesini de ortaya koymaktadır.
Ulaşılması gereken üçüncü bilinç noktasında insan, Yüce Rabbinin kendisini var etmesinden başlamak üzere ; yaradılışı, kendisi için takdir edilen ve edilmeyen şeyler, beklentileri, kendisi için ortaya konulacak adalet terazisi ve hülasa varlığına dolan herşey için tüm benliğiyle Rabbine hamdetme seviyesine erişmektedir.
Gönülden gelen ve tüm benliği saran bu hamd ile, teşekkür edilen ALLAH ise ; bildiğimiz ve bilmediğimiz tüm alemlerin yaratıcısı, sahibi ve hükümranı olan, tüm yarattıklarını sonsuz merhametiyle kuşatan, koruyan ve onları şefkatiyle saran ; insanların ve cinlerin fiillerinden dolayı hesaba çekileceği, yalanlanıp inkar edilen ilahi emirlerin gerçekliğinin şüpheye yer bırakmayacak bir şekilde ortaya konulacağı mahşer meydanında yaşanacak günün sahibi olan varlıktır.
İnsanın bu bilinç noktasını kavraması ise yolunu şaşırmaması ve her daim ihtiyatla hareket etmesi için kendisine verilen bir HARİTA gibidir. Köprünün başı ve sonu insana gösterilmiş, yanlış hareket etmesi durumunda düşeceği yer de menzile erişmesi durumunda varlığını sürdüreceği mekan da bilgisine sunulmuştur…
İşte bu bilince ulaşmış olan insanın sahip olması gereken bir başka haslet ise, sadece ama sadece Allah’a ibadet eden ve ondan yardım dileyen bir insan olması biçiminde ortaya çıkmaktadır. Böylece insan, DÜŞÜNCE DÜNYASININ VE YAŞAMININ MERKEZİNE Allah’ı koyarak, şirkten uzak kalmayı hedefleyen ve sadece Allah’ın hoşnutluğunu kazanmayı öngören bir bakış açısıyla hareket etme idrakine ulaşmaktadır.
Bu bağlamda, “sadece Allah’a ibadet etmek” beyanının, sadece DİNEN ÖNGÖRÜLEN İBADETLERİ YAPMAK biçiminde anlaşılamayacağını da önemle ifade etmek isterim. Zira DIŞLAMA İÇEREN bu beyan, Allah’ın dışında hiçbir varlığa ya da kavrama, ALLAH’A AİT BİR VASFA İLİŞKİN OLARAK HÜKÜMRANLIK HAKKI TANIMAMAK DEMEKTİR…
Anlayanlar için bu söz, çok değerli bir sözdür ve herkes bilmelidir ki bu yaklaşıma aykırı düşünce ve hareket tarzıyla imanını kaybeden maalesef milyonlarca insan bulunmaktadır. Benzer bir durum, sadece Allah’tan yardım istemek konusu için de geçerli bulunmaktadır.
İman sahibi bir insan, ne isterse istesin, önce kaderin hükmü elinde bulunan, mutlak kudret sahibi, herşeyin yaratıcısı ve TÜM EKSİKLİKLERDEN MÜNEZZEH olan Allah’tan istemesi gerektiğini bilmeli, yaşam alanına ilişkin tali taleplerinin karşılanması noktasında ortaya koyduğu istemlerin ve bu istemlere verilen cevapların, Allah’ın hükmü doğrultusunda şekillendiği bilincini kaybetmemelidir. Aksi takdirde insanın yaşamının sahte ilahlarla dolması ve insanın iman nuru üzerinden yükselen duruşunun kaybolması an meselesidir…
Ancak insanın ulaşacağı bu yüksek bilinç seviyesine rağmen, EKSİK ETMEMESİ GEREKEN ŞEY ise ; esirgeyen ve bağışlayan yüce Rabbine sığınması, ona kendisini yanlışa düşürmemesi, delalet ve sapkınlık içinde bırakmaması, tüm eksikliklerinden ve hatalarından dolayı affetmesi ve kendisini, nimetler lütfettiği kişilerin safına dahil etmesi için her daim DUA etmesidir.
Yüce Allah bizlere, içinde bulunduğumuz fani dünyayı, Fatiha suresinin gösterdiği ufuk dahilinde yaşamayı nasip eylesin…
Unutmamamız gereken tek şey, bu dünyanın bizim için açık bir imtihan olduğu ve yaşamımızın tamamının batıla ve şeytana karşı yürüttüğümüz bir mücadeleden ibaret olduğudur. İçimize çektiğimiz nefesten, verdiğimiz oya kadar herşey ; şahsımızın ve ümmetin mücadelesine hizmet ettiği müddetçe kıymetlidir…
Sonsuz ve nihayetsiz ilmiyle bizi kuşatan, bize yol gösteren, bizi kurtuluşa yönlendiren, Aziz ve Hakim olan Rabbimizin şanı ne büyüktür…