Geleceği Dizayn Etmek İçin Geçmişe Bakmayı Bilmek ;
Av. Sedat Çetinkaya
Kimliğimizi Unutmamanın, Hedeflerimizi Canlı Tutmanın Ve Yoldan Sapmamanın En Basit Ancak En Etkili Yoludur…
Herkes Geçmişi Hatırlamalı ;
Aciz, zayıf, sömürü altında bulunan – egemenliği ve bağımsızlığı iğdiş edilmiş- dost görünümlü sinsi düşmanları tarafından içten ve dıştan her yönüyle kuşatılmış – büyümeye çalıştıkça budanan// ölmeye yüz tuttukça sulanan bir fidan misali cendere altına alınmış- sefalete terk edilmiş- hiçbir küresel çıkarın peşinde gidecek gücü ve iradesi bulunmayan- siyonist odakların dümen suyunda debelenen, uydurulmuş fitne tohumları üzerinden üretilmiş ayrılıklar ve terör tuzağı içinde başı döndürülüp sindirilmiş- Yahudi lobilerinin sunmuş olduğu göstermelik havuçla İsrail’in sessiz şakşakçısı haline getirilmiş – İstihbarat Teşkilatına kadar teslim alınmış-
İslam ve Müslüman düşmanlığının ayyuka çıktığı- 1923 öncesine ilişkin tarihi kasıtlı bir şekilde unutturulmuş – Türk Dünyasıyla bağları kopartılmış- algı operasyonlarının ve darbelerin süjesi haline getirilmiş- hakları gasbedilmiş insanların, yaşamakla sürünmek arasında varlığını devam ettirmeye çalıştığı- ihracatının alayı 38 milyar Dolar// Milli Geliri de 230 milyar Dolar olan – tüm altyapı mevcudiyeti itibariyle bir 3 ncü dünya ülkesinden hallice bir pozisyonda bulunan- IMF kıskacında ve borç altında inleyen- faiz ve enflasyonun onlarca yıl % 65 – 85 seviyelerinden aşağıya düşmediği- savunma sanayi adına Kırıkkale tabancısını bile lisans altında ancak üreten- dünya nezdinde hiçbir itibarı bulunmayan-
Avrupa Birliği tarafından Kapıkulu, ABD tarafından emir eri muamelesine tabi tutulan- köhnemiş, geri kalmış ve sömürü düzeninin kelpeteni konumundaki parlamenter sistemle acziyete kurban edilmiş – öğretilmiş çaresizliğin, teslimiyetçiliğin ve aşağılık kompleksinin bireylerin genetik yapılarına sirayet ettirildiği – beceriksizliğini, yetersizliğini ve teslimiyetçiliğini sulh saftalarıyla kapatmaya çalışan- dinsiz bir nesil yetiştirmek ve müslümanlar için baskı aracı kılmak için laikliğin bir sopa gibi kullanıldığı- üniversiteleri ve eğitim sistemi fitne üretmek, niteliksiz bireyler yetiştirmek için şekillendirilmiş- medyası büyük ölçüde Müslüman- Türk milletinin düşmanı işbirlikçi hainlerin tekeline terk edilmiş-
Amaçsız-Safsatalarla Yönetilen Ve İşbirlikçi Vatan Hainlerin Her Zeminde Cirit Attığı Bir Ülke Konumunda Bulunduğumuzu Da Unutmamalıdır…
Gerek Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni ve gerekse Müslüman- Türk milletini bu cendereden çıkaran, kaderin hükmünü elinde tutan Aziz ve Muktedir olan Allah’tır. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ise bu sürece ; ortaya koymuş olduğu mücadele ve bu mücadele esnasında oluşan hataları ve doğrularıyla liderlik eden kişidir. Sayın Erdoğan’ın yapmış olduğu bu değerli liderlik neticesinde ;
• Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ; borçluluk oranı makul seviyelere kadar indirilirken, Türkiye Cumhuriyeti Devleti hükümetleri tarafından ülke tarihi boyunca ve her alanda yapılmış olan yatırımların asgari 3-5 katı seviyesinde yatırımlar yapmış, milli gelir asgari 3 kat büyütülmüş ve yıllık 200 milyar Dolarlık bir ihracat rakamına ulaşmak için gün sayılır hale gelinmiştir.
• Savunma Sanayi dünyaya liderlik edebileceğimiz bir altyapı üzerinde gelişme aşamasına girmiş, ülke ihtiyaçlarımızın çok büyük bir bölümü kendi milli üretimlerimizle karşılanır hale geldiği gibi dost ülkelerin orduları da bu üretim alanından teçhiz edilmeye başlanmıştır.
• İçine kapanık Türkiye, küresel anlamda etkili olan bölgesel bir güç haline gelmiş, küresel güç olmanın şartlarını da oluşturmaya başlamıştır.
• Bir zamanlar hayal olan ve ruhunu fikir fukarası Lenin’e satmış komünistlerin, ülkücüleri alay konusu etmeye çalışırken kullandıkları Türk Devletler Birliği hayali, elle tutulur, gözle görülür bir gerçeklik haline gelmiştir.
• NATO’nun emir eri, rütbesiz askeri, ABD hurdası silahların ev sahibi konumundaki Türkiye, NATO’nun en dirayetli ve ABD’nin hegemonyasını sarsan gücü haline dönüşmüştür.
• Avrupa Birliği ise şamar oğlanımız olma yolunda hızla ilerlemektedir.
• Türkiye Cumhuriyeti Devleti, dünya ticaretinin merkezinde tarihi süreçte değdiği tüm coğrafyaları içine alacak şekilde kendi birliğini ve kutlu varlığını inşa etmeye başlamıştır.
• Yönetim sistemini kendine özgü bir başkanlık sistemine çevirmiş, siyonistlerin ve küreselci paganların, ülkeleri kontrol etmek için dizayn ettikleri parlamenter sistemden kurtularak, kutlu tarihine ve büyük geleceğine dev bir pencere açmıştır.
• Türkiye Cumhuriyeti Devleti, işbirlikçi ve zillete düşmüş hainler tarafından kendisine vurulan prangalardan tek tek kurtulmuş, tam anlamıyla doğrulabilmesi için ise önünde sadece ama sadece 2023 seçimleri kalmıştır.
İşte Bu Şartlar Altında 2023 Seçimlerine İlişkin Zaman Azaldıkça, Sayın Erdoğan’a Yönelik Saldırının Şiddeti De Artacak ;
Limitsiz Çirkefin Boyutu, Kişisel Algıları Dumura Uğratacak Şekilde Ve Bazen İnsana Acaba Dedirtecek Şekilde Yükselecektir. Abdülhamid Han’a Darbe Yapılırken, Adnan Menderes Asılırken Ya Da Düzmece Tiyatrolar Kullanılarak Sayın Erbakan’a Post- Modern Darbe Yapılırken Halk Neredeydi Diye Soranlar, Şimdi Kendisinin Nerede Olduğunu Çok İyi Değerlendirmelidir…
Unutulmamalıdır ki genele yayılan sistemli algı operasyonlarında herkesin yakalanacağı hassas bir nokta olacaktır. Kimi gıda fiyatlarının yüksekliğinden, kimi maaşların düşüklüğünden, kimi emeklilikte yaşa takıldığından, kimi af beklentisinden, kimi sağlık bakanlığının ne idüğü belirsiz politikalarından, kimi eğitim sistemindeki haksızlıktan, kimi ekonomik çıkarlarının yandaşlar (!) tarafından ortadan kaldırıldığından, kimi laiklik safsatasından, kimi Suriye’li düşmanlığından, kimi Katar muhalifliğinden, kimi Libya’da ne işimiz var zihniyetinden, kimi heykel ya da Makarios seviciliğinden, kimi çıkar uyuşmazlığından, kimi yerel parti yöneticileriyle ters düştüğünden vb. dolayı, algı operasyonuyla kurulan ağa yakalanacaktır.
Ne Mutlu Bu Fitne Ağına Yakalanmadan Yoluna Devam Edip, Kutlu Geleceğimiz İçin Mücadele Etmeyi Başarabilenlere !
(Birgün Olur, Tarih Sizi Elbet Alkışlar)
Adaletin zerre miktarı şaşmadığı gerçek hesap gününde, neyi bahane ederek nasıl hainlik ettiğimiz değil, nasıl mücadele ettiğimiz sorulacaktır…
Geçmişle bütün bağları çözmek ne ağırdır,
Hayvanların ancak, dünü, mâzisi sağırdır...