Meb Ve Kapısı
Ali Yıldız
Bu bakanlığın yapı taşları 1838 İngiliz ticaret antlaşması ile döşendi.
İngiliz Dışişleri bakanı Palmerston Akdeniz ticaretini İngiliz mallarına uygun hale getirmek için Mustafa Reşit Paşayı ayarladı ve bu antlaşma imzalandı.
Amaç sanayisi ve sermayesi olmayan, haliyle kitlesel üretimi de olmayan Osmanlıyı, İngiliz mallarının açık pazarı haline getirmekti.
Bu antlaşma İngiliz mallarına üstünlük sağlamakla kalmayıp, aynı zamanda Levanten denilen ve Türk olmayan Osmanlı tebası zenginleri de İngiliz mallarının distribütörü, temsilcisi haline getirmeyi ve bu yolla Osmanlı pazarını kontrol etmeyi amaçlıyordu.
Öyle ki bu levantenler vasıtası ile sadece kıyafet değişikliğinden(fes,setre ceket pantolon, İngiliz kumaşı, asılırsan İngiliz ipiyle asıl, redingot) milyarlar İngiliz tüccarlarına akıtıldı.
Levantenler güçlendirildi ve siyasete müdahaleye de başladı.
Bu yeter miydi? Hayır..
"Katibime kolalı da gömlek ne güzel yakışır"
"Üsküdara gider iken aldı da bir yağmur,
Katibimin setresi uzun eteği çamur"
Ticaretin kontrol altına alınmasıyla batılı tüketim kalıplarına uygun adam yetiştirilmesi aşamasına geçildi.
Bunun için yeni açılmaya başlanan resmi eiğitim kurumları da düzenlenmeli ve batılı tüketim kalıplarına uygun eğitim programları hazırlanmalı, her kademede eğitim alacakların kafaları buna göre dizayn edilmeli, beyinleri yıkanmalıydı.
İŞTE BİZDE TEDRİSAT, EĞİTİM ÖĞRETİM İŞLERİ BÖYLE BAŞLATILDI.
Yani bugünkü MEB atası bu İngiliz projesine dayanır.
Bu projeyi değiştirmek isteyenler de oldu tabii.
Birisi Mithat Paşa idi.
Ama onun da beyni, sıkıştığında İngiliz elçiliğine sığınacak kadar sığdı.
Abdülhamit devri okullaşmanın hızlandığı bir dönem olarak anlatılır, doğrudur.
Ancak o binalar yaptı okullar açtı ama beyinleri ve kafaları değiştirecek bir program ortaya koyamadı, İngiliz planı onun zamanında da tıkır tıkır işledi.
Sonraki zamanlarda Atatürk etrafındaki bürokrat ve bakanlarla bir değişim için çaba gösterdi ama onun da ömrü bu planı tersine çevirmeye yetmedi.
Bugün o İngiliz planı Anglo Amerikan planı olarak kesintisiz sürdürülmektedir.
Yani kapısına dayandığınız yapının içi İngiliz kafasıdır.
Bu konuda herkes kendi hesabını vermeli, kendi tüketim tarzını bir kerecik kontrol etmelidir.
O zaman görülecektir ki, 180 yıl önceki tuzağın içindeyiz.
Üniversite, lise, orta öğretim bu planın parçaları olma kısır döngüsü içindedir.
Dün böyleydi, bugün daha beter.
Bu sebeple kilitli kapılar size ardına kadar açılmış olsaydı bile sonuç değişmeyecekti. Sadece kapı açıldığı için biraz tatmin olacaktınız ve biraz gazınız alınmış olacaktı.
Mülakat, KPS, üniversite giriş sınavı bunların hepsi 180 yıl önceki planın kılık değiştirmiş versiyonlarıdır.
Türkiyeyi Türkler idare etmeden bu plan değişmez.
Türkçü bir plan ortaya koyacak cesareti olmayanlar, bugün kapıda kalırlar, yarın kendilerini kapıda bırakanların yerine geçtiklerinde, onlar da başkalarını kapıda bırakırlar.
Yaptıklarını da adalet eşitlik sanırlar.
Bunun da örnekleri var ama lafı uzatmayayım.
Milli bir meslek eğitimi olmadan üretim, üretim olmadan değişim olmaz.
Bugünkü siyaset muhalif muvafık İngiliz tüketim programının parçasıdır.
Milli eğitim ancak bir devrimle düzelir ama o devrimi yapacak yürek ister.
Hoşça kalın...