Saka-Sak-İskit-Toharlar-Toharis- Tokar Yaylalarına -19
Araştırmacı-Yazar Ali YILDIZ
İnsanlık tarihi, bilinen halklar bahsinde aslında Sakalardan daha eskiye gidememektedir.
Bazı tarihçiler Gog-Magog, bazı dini metinler Yecüc Mecüc adlandırması ile yarı efsanevi bir halktan bahsederler. Etkileri, yaşayışları, savaşçılıkları, kılık kıyafetleri, yaşadıkları coğrafya bakımından ele alındığında bunlar Sakalardan başkası değildir. Araplar bunu Yecüc-Mecüc olarak adlandırmış ve korkulacak savaşçı yabani, barbar insanlar olarak tarif etmişlerdir. Kurt gibi uludukları, insan yedikleri çiğ süt içtikleri, atın şah damarından kan emdikleri, çiğ et yedikleri, bir dudağının yerde bir dudağının gökte olduğu korkunç yaratıklar. Doğrusu insan düşmanını ancak böyle tarif eder.
Gog-Magog savunmasına tenezzül etmiyoruz. Çünkü onlar evet tarihte düşmanlarına korku veren Türklermiş. Ne yapalım yanı şimdi Gogların boynuna kravat mı takalım? Neyse o. Ne yaptıysa kabul.
Bu Yecüc-Mecüc tarifi Attila ve Cengiz Kağan zamanında daha da revaç bulmuştur. Ne yapmalı ki bu algı değiştirilemez. Bu böyle gider..
İbrahim Hakkı Konyalı Yecüc- Mecüc denilen kavmin Türklerin atası olduğunu kabul eder. Ben de aynı kanaatteyim ama onların Yecüc-Mecüc veya Gog Magog dediklerinin Sakalar olduğunu bildiğim için.
Yahudilerle Akraba Mıyız?
Ne var ki birçok kavim de Türklerin kendi atalarının bir kolu olduğunu yani onların soyundan türediğini, dolayısı ile en eski kavmin Türkler olmayıp, kendi ataları olduğunu yazıp çizmişlerdir.
Yahudiler de bu iddia sahiplerindendir.
Tevrat efsanelerine göre Nuh’un üç oğlu Ham, Sam, Yafes’dir.
Bu efsanelere göre Türkler Nuh oğlu Yafes soyundandır. Hatta bunun için bir soyağacı bile türetmişlerdir. Buna göre Noah(Nuh),oğlu Japhet(Yafes), onun oğlu Gomer, onun oğlu Togarmah sıralamasını yaparlar.
Togarmah Türklere verilen bir ad olduğu gibi, onlara göre Türklerin atasıdır.
Şimdi atayı bulduklarına göre sıra çocuklara gelecek değil mi?
Onu da halletmişler Kutsal Kitap’ta.
Togarma’dan doğanlar:
Uygur, Tiros(Tirler), Avar, Hun, Zarna(Tarniakh), Kozar(Hazar, Sanar, Bulgar, Sabir.
Bunun şemasını yapmışlar. Kevin Alan Brook-ki kendisi de bir Yahudi’dir- Hazar Yahudileri kitabında böyle yazıyor. Bilim dünyasında muteber kitaplardandır. Bakın böylece Türkler Yahudi çocuğu oluveriyorlar. Eh, biz de Nuh’u peygamber olarak kabul ettiğimize göre ne var bunda, oluversin efendim, oluverelim değil mi?
Oğuz’un çocukları böylece kulvar değiştirip Yahudi oldular. Maşallah. Buna bizim kerli ferli tarihçilerimiz de itibar etmişler uydurma şecereler hazırlamışlardır. Bu şecerelerin içinde mesela Açina’nın (Asena) adı yoktur.
Yazar kitabın bir yerinde “Hazarlar, kağanlığın babadan oğula geçtiğine ve Asena soyundan geldiklerine inanırlardı” diyor. Evet, ama bu efsanevi Asena şemada neden yok?
Osman Nedim Tuna çalışmalarından, Türklerin M.Ö. 3500 yıllarında Anadolu topraklarının en azından doğusunda yaşadığını, böylece günümüzden 5500 yıl önce Sümerlerle aynı dil köküne mensup halkın Doğu Anadolu’daki varlığını görebiliyoruz.
Peki, Tevrat kaç yaşında bilen var mı?
Biraz cinlik edelim:
Kutsal Kitap Tevrat’ın kronolojisine göre İsrail oğulları muhtemelen M.Ö. 1513'te Mısır'dan çıktı. Bunun için Musa bu kitabı M.Ö. 1513’te Sina Çölü’nde yazıp tamamladı. Musa Tanrı'dan haberler aldığını belirtir (Şemot / Çıkış 17:14). Tanrı'nın peygamberlere ilham ettiğine inanan insanlar, Bereşit kitabının Tanrı'nın yönlendirmesiyle kaleme alındığını kabul ederler. Musa yaratılış hakkındaki bilgileri yalnız bu şekilde alabildi.
Veya Tevrat Tanrı tarafından Musa’ya M.Ö.1513’te indirildi. Hangisini kabul ederseniz edin.
Peki. M.Ö.3500 nireeee, M.Ö. 1513 nireee?
Ama kafa karıştıran kısmı şu; kendilerine göre insanlığın seçkin ırkı olan İsrail oğulları kendi şecerelerine Türkleri neden ve nasıl dâhil eder?
Buna ihtiyaçları mı vardı?
Yoksa Tevrat Türklerin çok güçlü oldukları bir zamanda mı yazıldı ve bu yüzden Togarma kitaba dâhil edildi?
Bence her iki ihtimali de düşünmek gerek.
Birincisi; bu yazıların başlarında 8. olarak paylaştığım yazıda “İskitlere (Saka) savaş ilan eden ilk kişi M.Ö.1878-1839 yılları arasında (orta krallık dönemi) Mısır kralı olan Seostris’tir “ diye yazmıştık.
Yani bu çağlarda Firavunların yönettiği Mısır’ı tehdit eden bir Saka gücü varmış. Varmış ki, Seostris adındaki Firavun tehditlere karşı Sakalara savaş açmaya karar vermiş.
İşin püf noktası başka..
Devleti Roma tarafından yıkılan Yahudiler o sırada Mısır’da esir.
Yani Mısır, Yahudilerin düşmanı.
Öyleyse Yahudilere bu düşmanı alt edecek olan ve kendi kanlarından gelen bir dost lazım.
Yoksa bile; bulacak, icat edecek, buna ihtiyacı var. Onu da Sakalar olarak görüp kutsal kitaplarına yazmışlar.
İşte Kutsal Kitap’taki Togarma’nın sırrı bu.
Yoksa Türklerin Yafesle-mafesle ne işi olur, onların Atası Oğuz.
Orta Çağ Yahudileri bu Togarma iddiasını kanıtlamaya çalışmışlardır. Togarmah’ın oğlu Kozar(Hazar), Peçenek, Bulgar, Avar ve daha 9 kardeşi olduğunu efsanevi tarihlerinde yazdılar.
Orta Çağ’da Neden?
Çünkü Yahudiler, orta çağda 10. yüzyıl Türklüğün yeniden parlamakta olduğu, Balkanlardan Orta Asya’ya, Hindistan’dan Sibirya’ya doğru uzanan bir coğrafyanın tümünü kapladığının farkına varmışlardı. Osmanlıda bunun mükâfatını göreceklerdir.
Ama biz buradan başka bir yere doğru gideceğiz.
Togarma’dan Toharlara.
Yahudilerin Togarma dedikleri ve günümüzde de Orta Asya’da perakendeler halinde yaşayan Toharlar vardır. Doğu Türkistan-Turfan kazılarında bunların çok eski kitapları yazıları ve etnografik malzemesi de bulunmuş, hepsi Berlin, Leningrad, Paris, Londra, ve Amerikan müzelerindedir.
Toharlar Sakaların Güney doğu koludur. Bugünkü Afganistan ve Hindistan’ın kuzeyi, Özbekistan’ın güney doğusu, Doğu Türkistan’ın batı bölgesi Toharistan diye adlandırılmıştır. 19. Yüzyıl sonu ile 20. yüzyıl başlarında bu bölgelerde yapılan kazılar bilim dünyasına yepyeni ufuklar açarken, sonlandırılan kazılarda ortaya çıkan tarihi malzemenin nasıl yağmalandığını da Ligetti, Bilinmeyen İç Asya kitabında ayrıntıları ile anlatır. Biz de ondan alıntılayarak, Altay’da Yanan Güneş kitabımızda bu kültür yağmasını da anlattık. Aynı yıllarda Anadolu’daki Hitit, İyon, Luvi, Truva, Grek, Roma, Bizans, Likya eserleri de devletten alınmış fermanlarla yağmalanmaktaydı. Bergama Tapınağı hala Almanya’da unutmayalım.
Toharca veya Tohar dilleri, Dil, Tarım Havzası'nın (günümüz Sincan-Doğu Türkistan) kuzeyindeki vaha kentlerinde ve Lop Çölü'nde bulunmuş M.S. 6. yüzyıldan 8. yüzyıla kadar uzanan el yazmalarıyla bilinmektedir. Saka dilini Hind-Avrupa’ya mal edenler, Toharları da aynı kategoriye alarak bizi asla yanıltmamışlardır. Bu konuda kimse ellerine su dökemez. Dökemez de bizdeki tembelliğe ve ilgisizliğe ne demek lazım?
Tohar’dan Yunanistan’daki Sakalı Filozof Toharis’e
Felsefe denince Yunanlılar akla gelir. Bu tam doğru olmasa da tartışacak değiliz. Bu başka bir konu.
Ancak Yunan Felsefesi diye adlandırılan sürecin içinde en az Grekler kadar başka kavimlerden, milletlerden özellikle Anadolu’dan insanlar vardır. Bilindiği gibi batı Anadolu’nun eski adı İyonya’dır ve bu coğrafi bir terimdir, etnik terim değildir. Burada birçok halklar oturur. Karyalılar, Lidyalılar, Etrüskler, Truvalılar, İyonlar Yunan değildir. Bu coğrafi ad sonradan aradaki yakınlık dolayısı ile Yunanistan’a geçmiş ve Yunanlılar tarafından sahiplenilmiştir.
Prof. Dr. Mehmet Bayraktar Yunanistan’da Saka Türkü Üç Filozof adıyla oldukça iddialı bir eser yazmıştır. Bu eserde Filozof Toharis uzun uzun anlatılır. Öncelikle filozofun adı ve etnik kimliği üzerinde mukayeseli analizler yapılmıştır.
Tohar sözcüğünün Okçu anlamına geldiği ve bu unvanın ismini bilmediğimiz filozofa Yunanlılar tarafından verildiği ifade edilmektedir.
Tohar ana sözcüğün sonundaki “is” eki sözcüğün Grekçe gramer gereği aldığı eklerdendir. Herhalde bu haliyle Filozof Toharis’in(Tohar-Tokar) okçuluğu öne çıkarılmıştır. Çünkü Yunan ordusunda ve şehirlerinde çok sayıda doktor, katip, demirci, Saka Türkü asker vardı ve bunlar at üzerinde hem öne, hem arkaya harika ok kullanırlardı.
Toroslarda Toharis İzleri, Tokar Yaylaları
Saka Türkü Filozof Toharis-Tohar-Tokar adı Anadolu’da yaşamaya devam etmektedir. Tabii ki Tokar adının aşağıda yazacağım yerlere Anadolu’yu Türkleştiren Horasan Yörükleri tarafından taşındığı bellidir. Ve Horasan Yörüklerle beraber Toharların(Tokar) da birlikte yaşadığı Türk coğrafyasıydı. Toroslardan iki örnekle bağlayalım.
1-Anamur Yörüklerinin ve Gazipaşa Şeyfe Köyü Sazak Yörüklerinin Kaş Pazarında çıktıkları bir yaylaları vardır. Adı TOKAR Yaylasıdır.
2- Yazının çok başlarında Alanya’da Saka Irmağı olduğunu yazmıştık ya. Şimdi bir de yine Alanya yaylalarında Koç Davut derbendini geçtikten sonra Kaş yaylası, arkasından Seki Yaylası ve yanıbaşında TOKAR yaylasına varılır.
Bu yaylaları 2006-2007 yıllarında Gazipaşa Tarihi kitabımızı hazırlarken gezip fotoğraflamıştım.
Bir daha nasip olur mu bilmiyorum.
Saka izlerini adım adım takip edeceğiz.
Adım adım değil de gıdım gıdım oluyor..
Diğer Bölümleri' de Okumak İteyebilirsiniz...