Saka- Sak- İskit- Kızılderili- Şaman- Kam- Türk-24
Araştırmacı-Yazar / Ali YILDIZ
Sakaların en eski Türk kavmi olduğu ve onlardan daha derine inilemediği savını hatırlatarak başlayalım.
Günümüzde Yakut- Saha-Saka Türklerinin atalarının bundan 40.000 yıl önce buzul çağında kuzey doğu Asya’dan Bering boğazını geçerek kuzey Amerika’ya ulaştıkları ve Amerikan Yerlisi olarak bilinen Kızılderililerin bu kavmin bakiyesi oldukları günümüz genologları tarafından ortaya konulmuştur.
Hatta günümüz Kızılderililerin genleri ile halen Kazakistan’da yaşayan bir grup insanın genlerinin % 100 aynı olduğu ileri sürülmektedir.
Bu bizi yine Sakaların çoğunlukla yaşadıkları coğrafyaya bağlı olarak daha derinlere doğru bir yolculuğa çıkarmaktadır.
Çin coğrafyasının kuzey batısında yer alan ve M.Ö. 1116-247 yılları arasında Çin’i idare eden bir Çu (Chou) kavmi vardır. Bilim dünyası bunların Türk olduğunu kabul ediyor. Bu Çu kavmi(Türkler) Çin’e yeni bir düzen getirmişlerdir. Daha önceleri Çin’de Şang adlı bir kavim hükümran imiş.
Bu Şang’ların da kendi öz dillerinin(egemenliği altındaki diğerleri hariç) Türk olduğu kabul görmektedir. Şanglar zamanında(M.Ö.1450-1117) dünyayı idare eden büyük ilah Sandi inancı var iken, onların yerine geçen Çu’lar bu inancı değiştirmiş ve yerine Türklerde kadimden beri var olan çift krallık sistemini yerleştirmişlerdir. Çu’ların da Türkistan’dan gelmiş olmaları daha fazla ilgimizi çekmektedir.
Çu’lar Çin’e atı getiren kavim olarak kabul edilir. Bizim ilgimizi çeken şey de budur. Çünkü Türkistan’ın kan terleyen Fergana atları, KANATLI ATLAR, gölden doğan atları(Gölükler) Ahal Teke Atları, Huttal atları meşhurdur.
Çu’lar, Çin’e yeni devletçilik sistemini de getirmişlerdir.(bknz. ZVT.UTTG.S.14 vd.)
Bu sitemde natüralizm ve kahramanlık (alplik) kültü hâkim olup, yönetimde iki etkili kişi vardır. Birisi İnancı temsil eder, diğeri devlet işlerini yönetir.
Bu ikili sistemde sihirbazlığın Şang-lardan kalmış olduğu kabul edilir.
Şang-Şaman- Kam
Bu Şang kelimesi de bizi başka bir şeyi düşündürmeye sevk etti.
Sihirbazlık, müneccimlik, kamlık, şamanlık, baksılık üzerinde biraz duralım.
ALTAYDA YANAN IŞIK kitabımızda Şamanlık, Kamlık konusunu özel bir ek bilgi olarak paylaşmıştık.
Özetle o kitapta Jean Paul Rox’tan alıntılayarak Şaman sözcüğünün doğrusunun Kam olduğunu, fakat bu kavramı Türklerden alan Tunguzların bir kolu olan Yüşetlerin, sözcüğün başındaki “K” harfini kendi dillerinde okuyarak , “Ş” ye çevirdiklerini ve Şan-man(Kam kişi) olarak telaffuz ettikleri bu sözcüğü onlardan duyan Rus bilim adamının Tunguzca sözcüğü aynen alarak dünyaya yaydığını yazmıştık.
Çünkü Şaman konusunda ilk yazılı kaynak o bilim adamı idi.(Bknz. Altay’da Yanan Işık. S.214 vd./ Roux Türklerin ve Moğolların Dini. S.65,66)
Ancak Zeki Velidi Togan’ın Umumi Türk tarihine Giriş kitabının 14. Sayfasında bize verdiği bilgi, konuyu yeniden düşünmemiz ve soru sormamızı gerektirdi.
Acaba Şang’larda var olup, bir sonraki Çu’lara geçen bu sihirbazın adı, Şang’lardan alındığına izafeten önce Çu’lar (daha sonra Şu’lar) ve müteakip Türkler tarafından tekrar mı edilmişti?
Eğer öyle ise ağırlık olarak Türlerde kam olarak söylenen söz, başka Türk kökenli kavimlerde Şang olarak devam mı etti? Bir kısmı Şang-man(Şaman) bir diğer kısmı Kam mı dedi?
Bu da bize salt gerçeğin daha derinlerde olduğunu, yüz yıl önce konulmuş teşhislerin her an değişebileceğini düşündürmektedir.
Naturel inancın Amerikan yerlisi Kızılderililerde aynen var olduğu, ağırlık olarak da sihirbaz, büyücü, şifacı olarak bilindiği gerçeğini de bir kenara yazarsak, Şaman- Kızılderili -Saka Türkleri üzerinde daha kapsamlı araştırmalar yapılması ihtiyacı ortaya çıkmaktadır.