Saka- Sakavu- Sagay- Sakalı- Saganiyan- Osman Turan- Türk
Araştırmacı-Yazar / Ali YILDIZ
Bir Selçuklu Komutanı ÇAVLI SAKAVU.
Büyük Selçuklu Sultanı Melikşah’ın ölümünden(1092) sonra saltanat çekişmeleri oldu. Saltanat iddiacıları tarafından gerçekleştirilen birçok kavga ve ölümlerden sonra Sultan Berkyaruk duruma hâkim oldu. Bu sırada I. Haçlı Seferine katılan batılı kuvvetler Anadolu üzerinden Antakya ve Suriye’ye geçmiş olduğundan dikkati dağılan Berkyaruk, bazı vilayetleri tarafını tutan komutan veya beylere ıkta ederek(bölgeyi merkezi hükümete bağlı kalmak ve gelirinden pay almak kaydı ile vergi, asayiş ve idari bakımdan tek elden yöneten) dengeyi sağlamaya çalışıyordu.
Bu beylerden biri de Musul taraflarını ıkta ettiği Çökürmüş idi. Ama bu tedbirler de yetmedi. Gence valiliğine tayin ettiği kardeşi Mehmet Tapar’ın saltanat iddiası ve isyanı ile karşılaştı. İki kardeşin arka arkaya yaptığı birkaç savaştan sonra iktidar savaşını Berkyaruk kaybetti. Saltanat Mehmet Tapar’a kaldı.(1104)
Bahsettiğmiz Büyük Selçuklu Devletidir. Çünkü Küçük Asya’da artık yeni bir Anadolu Selçukludevleti kurulmuş (Türkiye) adıyla kendini Büyük Selçukludan ayırmıştı. Büyük Selçuklu sadece Suriye, Irak, İran ve Azerbaycan’da kalmıştı.
Tapar, bu savaşlarda kendisini tutan kumandanlara çeşitli vilayetlerin idaresini ıkta ederek vaziyeti idare etti.
Bu sırada o isyanlara katılmamış bir bey sırada bekliyordu. Bu ÇAVLI SAKAVU adında bir Türkmen beyi idi. Çavlı daha önce Hûzistân ile Fars arasındaki bölgeyi istilâ etmiş ve senelerce orada kal¬mıştı. Bölgedeki kaleleri tamir edip müstahkem bir hale getirmiş ancak halka çok kötü muamele etmiş, ellerini ve burunlarını kesmiş, gözlerine de mil çekmişti. Kötülükler yapmış bir adam..
Sultan Mehmet Tapar tahta geçince Çavlı Sakavu ondan korktu. Sultan, Emir Mevdûd b. Altuntekin'i Çavh'nın üzerine gönderdi, fakat Çavlı ondan ka¬çıp bir yere kapandı. Mevdûd onu sekiz ay muhasara etti, sonunda Çavlı, Sultan Mehmet’e: «Ben Mevdûd'a teslim olmam; eğer başka birini gönderirsen gelirim.» diye haber gönderdi. Sultan da Emîri-i âhur'la yüzüğü (ve¬ya mührü)nü gönderdi.
Çavlı bunun üzerine saklandığı yerden inip İsfa¬han'da Sultanın hizmetine girdi ve oradan istediği şekilde ilgi gördü. Sul¬tan ona işgal, Haçlıların işgal ettikleri yerleri geri almak üzere Suriye üzerine yürüme¬sini emretti ve bunun karşılığında Musul, Diyarbekir ve el-Cezîre'nin tamamını ona ıkta etti.
Çavlı Bağdâd'a gelip 1 Rebiyül-evvel (31 Ekim 11O6)e kadar orada kaldı, sonra Musul'a yönelip yolunu el-Bevâzic'e çevirdi, orayı zapt edip dört gün boyunca yağmaladı. Hâlbuki baştan kendisine ıkta edilen bölge ahalisine emân(güven) verip kendilerini himaye edeceğine yemin etmişti. Burayı ele geçirdikten sonra Erbil'e gitti.
Çökürmüş'e gelince, Sakavu ÇavIı'nın kendi şehirlerine yürüdüğünü haber alınca asker toplamak için (çevredeki emirlere) mektup yazdı. Biz üzerinde duracağımız isme ulaştığımız için bu uzun konuyu burada keselim. (İbn-ül Esir. El-Kamil Fit-Tarih. Trk. Trc. C.10, S.275 vd.)
Bizim burada dikkat çektiğimiz SAKAVU ÇAVLI veya ÇAVLI SAKAVİ adıdır. Çavlı bir komutandır. Adının başına veya sonuna aldığı mensubiyet sıfatı onun ait olduğu kabile soy veya yer adı Sakavu’dur. Sakavu veya Sakavi, SAKALI demektir. Bu Türk beyi kim bilir adı Saka olan bir kentten miydi, yoksa adı Saka olan bir oymaktan mıydı?
Tarihçilerin iddiasına göre uzun yüzyıllar önce tarih kayıtlarından çıkmış olan SAKA adı Selçuklular döneminde yine karşımızda durmaktadır.
OSMAN TURAN’DAN SAKALAR
Osman Turan Selçuklular Tarihi ve Türk İslam Medeniyeti eserinin I. Bölümü Selçukların Menşei Başlığı altında Selçuk isminin kökeninden bahseder. Selçuk kelimesinin bazı yazılış ve okunuş şekillerini verirken( Selçuk-Salçuk) bir de SALÇIK kelimesinin de varlığından söz ederek, bunun Türk lehçelerinde KOYBAL-SAGAY mücadelesi manasına geldiğini anlatır.
Koybal ve Sagay kelimeleri Hakasya’da Abakan Türklerinden iki boydur. Yani günümüzde Güney Sibirya- akasya Abakan Türkleri arasında da Sagay-Saka adı boy adı olarak devam etmekte hatta Koybal’larla çekişmektedir. (O.Turan Selçuklular Tarihi ve Türk İslam Medeniyeti. S.30)
(Günümüzde "Hakas" genel adıyla tanıdığımız birlik, çeşitli boylardan müteşekkildir: Kaçin (Haaş, Haas), SAGAY, Kızıl, KOYBAL, Beltir, Şor vb... boyların başta gelenleridir)
.
Güney Sibirya bölgesinde yaşayan Abakan Türkleri (Sagaylar-Sakalar)’dan derlenmiş “Ay Mökö, Puka Deke, Han Mergen”; Yukarı Abakan’da “Taştıp” bölgesinden derlenen “Altın Tayçı, Altın Pırkan, Han Tögös”; Is Nehri’nde yaşayan Sagaylar’dan derlenen “Han Mergen, Ay Tolızı, Kara Par”; Askıs ağzında Sagaylar’dan derlenen “Tarba Kinşi” destanlar vardır. Merhum Osman Turan’nın eserinde nereden nerelere atıflar yapıldığını gördükçe aramızdan ayrılırken kim bilir daha nice bilgilerin onunla birlikte gittiğini düşünmeden edemiyoruz.
Osman Turan’la devam edelim.
Aynı eserin Yeni Bir Oğuz İstilası başlığı altında şöyle bir pasaj görmekteyiz.
“Kara-Hıtay’ların saldırısına uğrayarak onların hâkimiyetine giren göçebe Karluklar, eski kabilevi düşmanları kabul ettikleri Oğuzları yurtlarından sürüp çıkardılar.
Oğuzların son bakiyeleri de Türkistan’dan batıya doğru çekildiler.
Kara-Hıtay ve Karluk baskısına uğrayan Oğuzlar BELH havalisinde yığılmaya başladılar.
Bununla beraber bu büyük Oğuz göçünde çok uzun zaman önce Buraya gelen Oğuzlar da vardı. Onlar Gök Türkler veya onlardan önce buraya gelen kafilelerdi ve Selçuklu göçünün dışında kalmışlardır. Eski İslam Tarihçileri bu Huttalan (atları ile meşhur Fergana bölgesi), Saganiyan ve Belh bölgedekilerine göçen bu kabilelerin uzak Türk hudutlarından buralara (Maveraünnehir) göçüp geldiklerini yazmaktadırlar”. (Turan. S.193)
Geldikleri yere adlarını da taşıyan bu Saganiyan (Sakaların çoğulu)ahalisi de çok kolay anlaşıldığı gibi Sakalardır.
Böylece kaynaklara dayanarak Sakavu, Sagay, Saganiyan sözcüklerinin kılavuzluğunda; Güney Sibirya’dan Horasan’a doğru çok eski çağlarda yaşamış(esasında devam yaşamaya devam eden) bir kavmin, bir ismin, bir milletin göç izlerine takılarak coğrafi bir gezi yapmış olduk. Tıpkı genlerin göçü gibi.
Bu göç duramayacak Hint ovalarına da inecektir.