Saka-Massaget-Türk-34
Ali Yıldız
Sakalar hakkında yazanlar Sakaların Massagetlerle yaptıkları kavga sonunda batıya göçtüklerini, vardıkları yerde de Kimmerlerle savaşıp onları batıya ittiklerini yazar. Burada bahsi geçen her üç kavim de Türk’tür. Ne yazık ki tarih Türk’ün Türk’le kavgası ile doludur. Bu ayrı bir konu.
Yukarıda Massagetler ve Sakalarla anılan Alp Er Tunga-Zülkarneyn-Efrasyab üçlemesinden söz etmiştik.
Kendi tarihimize ait bilgileri başka kaynaklardan öğrenince kafamız karışıp, bu üçlemenin hangisi gerçek, hangisi efsane onları anlamakta güçlük çekiyoruz. Neyse ki eleştirilse bile hissiyatımız bize bazı ipuçları veriyor.
Zülkarneyn çift boynuzlu( doğuya ve batıya hükmeden ), Efrasyab Acemlere göre kötü adam, Alp Er Tunga ise kahraman. Bu çelişkili tarifler içinden önce tarihi şahsiyet olarak Alp Er Tunga adı üzerinde duracağız.
Massaget ismi, Yunan tarihi eserlerinde, M.Ö. VIII-III yüzyıllarda Hazar denizinin doğusu, Aral Denizi etrafları, Amuderya ve Sirderya’nın aşağı mecrasında yaşamış göçebe ve başka Türk kabileleri için kullanılan genel bir isimdir. Massagetler hakkında bilim dünyasında farklı görüşler mevcuttur. Bazı bilginler, Massagetler terimi ‘Mas’, ‘Saka’ ve ‘Ta’ sözcüklerinin birleşmesiyle, Sakaların büyük oluşumunu anlatmaktadır derler. Başka bir teze göre, bu söz, ‘Mazagetler’ – Ulu Getler anlamını verir. Massagetler, Çin kaynaklarında ifade edilen Yüeciler ile aynı halktır.
Arkeolog S. Tolstov da bu fikre katılmıştır. O, Sirdeya’nın aşağı kenarındaki arkeolojik kalıntıları Massagetlere ait olduğunu savunmuştur. Massagetler konfederasyonuna, Apasiaklar, Sakaravullar, Sak Amyurgiler, Derbikler, Toharlar (Dehler), Asiler (Yatiyler, Asianlar, Wusunlar, Yaksartlar), Otasilar (Aygasiler, Aygallar) girmiştir. Yani bir bakıma Massagetler Saka, Sakalar Massaget olup içiçe yanyana yaşıyorlardı.
Heradot’un yazdığına göre, Massagetler, göçebedirler. Onlar ayakta ve at üzerinde savaş yaparlar, atların göğüslerine örme zırh takmışlardır(Tıpkı Sakaları tarif ettiği gibi). Daha çok yay, mızrak, balta gibi silahlarını kullanmışlardır. Massagetlerin tüm cihaz ve silahları bakır ve altından yapılmıştır. Onlar gümüş ve demirden de faydalanmışlardır. Ama bakır ve altın bu ülkede çoktur.(İskit altınları da çok meşhurdur)
M.Ö 530 yılı Haziran’da Massagetler prensesi Tomris ile olan savaşta Ahamenişler Devletinin kurucusu II. Kiros helak olmuştur. Yunan coğrafyacısı ve tarihçisi Strabon’un (M.Ö 64 -M.S 24) bilgilerine göre, Massagetler güneşe tapmışlar ve ona atlarını kurban kesmişlerdir.
Massagetler konfederasyonu Eski Harezm devletinin esas harbi gücünü teşkil etmiştir. Bu durum özellikle M.Ö IV. yüzyılda Makedonyalı İskender’in Orta Asya’ya saldırdığı dönemde apaçık görülmüştür. ( https://www.altayli.net )
Saka Türkleri, Alp Er Tunga’nın kağanlığı döneminde en güzel günlerini yaşadılar. Onun yönetimindeki Sakalar, Asya’nın batısında ve doğusunda çekinilen en büyük güç haline geldi. Kendisini İran yayılmasını engellemeye adamıştı. İranlılar, Sakalar gerçeği ortaya çıkana kadar Anadolu’da, Azerbaycan’da, Orta Asya’da çok rahat hareket ediyorlardı. Sakalar, İranlıların bu yayılmacı politikasına karşı bir büyük set oldular.
M.Ö 539 yılında Pers hükümdarı Kirus ( Küros ) Babil’i zapt etmek ve büyük bir törenle şehre girmek suretiyle Babil Devleti’ni krallığına katmıştır. Kirus ömrünün son yıllarını İran’ın kuzeydoğusunda oturan bozkır kavimleri ve en çok Sakalarla savaşmakla geçirmiştir. Nitekim, tarihçi Heredot, Sakalar’ın askeri gücünün, M.Ö. 625 yılında, Zile yakınlarında hile ile yok edilmesine kadar, bütün Anadolu Sakaların egemenliği altındaydı, diyor.( Pers orduları Alp Er Tunga’nın peşine düştü ve onu M.Ö.624 yılında Azerbaycan’da hile ile öldürdüler.)
Sakalar Alp Er Tunga’yı unutmadı. Ona destanlar yazdı, ağıtlar yaktılar. Sözlü destanları ağızdan ağıza dolaşırken nihayet Kaşgarlı Mahmut onun akılda kalan bir kısmını Divan’ü-Lügat-İt Türk eserine aldı ve onun sayesinde biz de haberdar olduk.
Efsanelerle karışmış olmakla beraber, MÖ. VI. Yüzyılda Hazar denizinin doğusunda yaşamakta olan Massagetler’de (İran yazıtlarındaki Sakalar, İskitler ) kocasının ölümü üzerine tahta Tomris adlı karısı geçmiştir. Tomris hatun aynı zamanda Alp Er Tunga’nın da torunudur. Pers kıralı Kiros, bir kadın tara¬fından idare edilen bu ulusu hemen yenmek istemiş, ancak bundan önce Tomris’e evlenme teklifinde bulunmuştur.
Bu teklifi kabul ederse, bir daha Tomris’ in ülkesine saldırmayacağını vaat etmiştir. Amacı Tomris Hatun’un evlilik yoluyla mirasına konmak ve Sakaların ülkesini hile ile zapt etmektir.
Kiros’un gerçek niyetini anlayan Tomris, onun bu teklifini red¬detmiş; bunun üzerine Kiros, büyük bir ordu toplayarak tekrar Saka topraklarına girmiştir. Bu orduda savaş için eğitilmiş yüzlerce köpek de vardı. Tomris Hatun artık kaçmanın yarar sağlamayacağını anlayıp uygun bir alan seçip Kiros’un ordusunu beklemeye başlar. İki ordu aralarında birkaç kilometre kalacak bir biçimde mevzilenir.
Güneş battığı için savaşa tutuşmazlar ancak gece ( Büyük ) Kiros bir hile düşünmüş ve iki ordunun arasında bir çadır kurdurmuştur ve içinde güzel kızlar ve yiyecekler ve şarap bulunan çadıra ansızın saldırı düzenleyen Tomris Hatun’un oğlu ve beraberindeki kuvvetler, içerideki birkaç Pers’i öldürüp eğlenceye dalmışlardır.
Ancak birkaç saat sonra bir baskın düzenleyen Pers kuvvetleri çadırı basıp Tomris Hatun’un oğlu da olmak üzere içerideki Sakaları öldürürler. Tomris çok sevdiği oğlunun ölümüne üzülür. Yemin ederek şöyle söyler: Kana susamış Kirus! Sen oğlumu mertlikle değil hile ile öldürdün.
Ama güneşe yemin ederim ki seni kanla doyuracağım! İki ordunun verdiği bir meydan savaşında Tomris’in oğlu ve askerlerinden bir kısmı ölünce, Tomris, Kiros’a şu mesajı gön¬dermiştir ; “ Olanlardan gururlanma, cesaret ile değil hile ile kazandın.
Oğlumun ölüsünü bana geri ver ve ordularıma et¬tiğin hakarete rağmen, cezalanmadan ülkemden çık git. Eğer böyle yapmazsan, Massagetler’in güneş tanrısı üzerine yemin ederim ki, ne kadar haris olursan ol, seninle başa çıkacağım”. Kiros bu tehdide kulak asmayınca, Tomris askerlerinin başına geçmiş ve Persler’e hücum etmiştir.
Müthiş bir savaştan sonra Persler yenilmişler ve Herodot’a göre Kiros öldürülmüş, Ksenofon’a göre ise kaçmayı başarmıştır. Savaş dar bir boğazda yapılmış, Saka ordusuna komuta eden Tomris ve askerleri büyük başarı kazanmışlardır. Bu savaşta “turan taktiği” ya da “kurt oyunu” adı verilen bozkır savaş taktiği ustaca uygulanmıştır.
Sakalar, Persleri bozguna uğratır. Ölenler arasında Pers kralı ” Büyük Kiros ” da vardır. Tomris Hatun sözünde durur ve Büyük Kiros’un kesik başını kan dolu bir tulumun içine atar ve Kiros’ a son sözleri : “Hayatında kan içmeye doymamıştın, şimdi seni, kanla doyuruyorum!” olur. (İlhami Durmuş. İskitler)
Biz hissiyat olarak Türkler tarafından en eski önderleri Oğuz Han’ın Zülkarneyn olduğu, aynı zamanda Zülkarneyn’in Efrasyab olduğu inancının devam ettirildiğini dikkate alarak deriz ki; burada bahsedilen kahraman Alp Er Tunga’dan binlerce yıl önce Aryanların-Acemlerin beyinlerine korku salmış ve Türklerin hissiyatına temel olmuş bir Alp Er Tunga vardı ve O, Oğuz Han’dır.
Alp Er Tunga-Oğuz Han ve Oğuz Han-Alp Er Tunga görüşümüzde ısrarcıyız.